Küresel krize karşı vergi kalkanı açarak ilk önlemleri alan Ankara'da, olağanüstü durumlara karşı alternatif plan hazırlığı da sürüyor.
Ekonomi yönetiminde, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın,
"Hamdolsun iyiyiz" söylemine paralel biçimde,
"Her işte bir hayır vardır" görüşü hakim. Reel sektörün
"kazık fren" yapmayacağını, yeni koşullara yumuşak geçiş sağlayacağını varsayan bu tez, son 2.5 yıldaki önemli siyasi ve ekonomik olaylara bağlanıyor. Buna göre,
1- Mayıs-Haziran 2006'daki dalgalanma sonrasında Merkez Bankası'nın faiz silahı çekmesi,
2- 27 Nisan 2007 e-bildirisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 367 kararı ile başlayan duraklama,
3- 14 Mart 2008 AK Parti kapatma davasının ardından
gelişen "bekle-gör" süreci Türkiye ekonomisinin hayrına oldu. Bu gelişmeler, özel sektörün ve sade vatandaşın ihtiyatlı davranmasını sağladı. Dönemsel düzeltmelere imkân verdi. Kontrolsüz büyümeyi engelledi. Bir tür antrenman oldu .
Finansa ince ayar Krizlere karşı şerbetlendiği düşünülen ekonomiyi kısa vadede etkileyecek konu
kuşkusuz, "mevduat güvencesi" olacak. Komşumuz Yunanistan'ın mevduata sınırsız güvence vermesi ile başlayan "haksız rekabet", yurtdışı varlıkların
Türkiye'ye getirilmesini öngören yasal düzenleme ile birleşince, piyasalarda beklenti giderek arttı.
Öyle görünüyor ki önümüzdeki günlerde BDDK, Hazine, Merkez Bankası ve TMSF biraraya gelip bir iki maddelik yasa taslağı hazırlayacak. Zira Hükümet, mevcut kanundaki mevduat güvencesini arttırma yetkisinin daha esnek olmasını istiyor. Buna göre, şimdilik ihtiyaç olmasa da gelişmelerin seyrine göre "küçük bankalardan büyük bankalara, özel bankalardan kamu bankalarına mevduat kayması başlarsa güvence sınırı hemen gözden geçirilecek."
IMF'den sıkıntılı mesaj Bu arada, Ankara'da temaslarını sürdüren IMF heyetinin boş durmadığını da söylemek zorundayız.
Türkiye'yi,
"iyi sicile sahip" ülkeler arasında gösteren ve yeni kredi programından yararlanabileceğini açıklayan IMF yönetimi, kapalı kapılar ardında
ekonomi kurmaylarına ileriye yönelik keskin mesajlar vermeyi ihmal etmiyor.
Örneğin kulislerde IMF Türkiye Masası Şefi'nin, "Sayın Başbakan'ın söylemleri küresel gerçeklikle çok uyumlu değil. Kendisine eksik veya yanlış bilgi mi veriliyor?" dediği konuşuluyor. Spekülasyon gibi algılanan bu yoruma karşın
IMF'nin, 2008'in kalanında harcamaların kısılmasını talep ediyor. Ekonomideki yavaşlamaya paralel olarak gelir tahminlerinin tutmayacağını düşünüyor. Yüzde 4'lük büyümeyi iyimser buluyor. Yüzde 3 civarında bekliyor. Başbakan'ın,
Türkiye'ye özgü tolerans beklentisi ise IMF ile derhal anlaşma sağlanması ihtimalini azaltıyor.
Merkez Bankası verileri Para cephesine gelince... Döviz likiditesi temin edeceği güvencesi veren
Merkez Bankası kanadında enflasyonla ilgili olumlu senaryolar yazılıyor. Petrol fiyatlarının 70 doların altına inmesi, tarım ve işlenmiş gıda fiyatlarının aşağıya yönlü hareketi sayesinde enflasyonun 2009'da düşüşe geçeceği hesaplanıyor. Hane halklarının döviz açık pozisyonu olmaması, 110 milyar döviz tevdiat hesabı sigorta olarak görülüyor. Özel sektörün 154 milyar dolar borcuna karşılık, 84 milyar doların üstünde döviz varlığı bulunduğu söyleniyor. Ayrıca, Türk bankaları üzerinden kullanılan dış kredi tutarı ise 42 milyar dolar. Bu tutarın, firma kaynaklarının yurt dışından kredi olarak döndürüldüğü belirtiliyor. Böylece özel sektörün net dış borcu 28 milyar dolar civarında. Borcun büyük kısmını orta vadeli yapısı karar alıcıları rahatlatıyor.
İş dünyasının görüşü Son olarak patronların görüşü... Hafta sonu Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu'nun düğün davetine katılan iş dünyasının mesajları çarpıcı... Örneğin,tekstil, çimento, enerji, turizm ve perakendede 2007'de 850 milyon dolar ciroya ulaşan Eren Holding Başkanı Ahmet Eren dedi ki:
"Zonguldak'ta 1360 megawatt kömür santrali kuruyoruz. Maliyeki 1.5 milyar dolar. Krizden önce Türk bankalarından 1 milyar dolar kredi bulduk. Bugün olsa bulamayız." TAV Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın ise 6 ay sonrasına işaret etti. "Mesele istihdam kayıplarını önleme meselesi" dedi.
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi de "Kurun 1.5 YTL seviyesinde dalgalanması makul. 1.5'nin altı ve 1.7'in üstü tehlikeli. Yeni pazarlar bulabiliriz ama dünyanın her köşesi sancılı" görüşündeydi.
Yayın tarihi: 27 Ekim 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/10/27//haber,54EE55987E0E4646A139130C5DEF71B3.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.