kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
26 Ekim 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak
 
24 Saat
24 Saat
Burcu Matur (Yönetmen-Anne)

Oğlumlayken mutluydum ama huzursuzdum da...

24.10.2008
"İlk insan yaratıldığında içgüdüleri ile hareket ediyordu ve bu uzun çağlar böyle sürdü. Tıpkı hayvanlarda olduğu gibi. Bu içgüdü doğurmak yemek için avlanmak üşümemek için örtünmek. Yaşadığımız çağda üremek bir içgüdüden çok tercih meselesi. Annelik içgüdüsü adı üstünde içgüdü bence artık kuvvetli bir duygu değil.
Tanımak istemek, deneyimlemek ile gelişen bir duygu halini aldı annelik.
Bebeklerin bu kadar aciz ve anneye bağımlı olması bu kadar sevimli olmaları, mis gibi kokmaları tesadüf değil. Bunlar anneyle bebek arasındaki bağı kuvvetlendirmek için anneye yardımcı olgular. Çağımızda tercih etmek planlamak istemek anne adayları için önemli bir başlangıç. Özellikle çalışan 'kariyer yapan' hayatta beklentileri olan anne adayları için istemek şart.
İste ben böyle bir anneyim. Mutlu, oğluna âşık, zaman zaman çok zorlanan ama bir o kadar inanılmaz bir sevgiyle karşılık bulan bir anneyim. Derin'le birlikte hayatımda çok şey değişti. Daha önce hiç yasamadığım duygularla tanıştım. Özveri, Derin'im için her şeyi yapabilme isteği ve enerjisi. Sonsuz sevgi, herhalde hayatta kimse için bu yoğunlukta hissedeceğimi düşünmediğim bir duygu.
Ondan uzak olduğum anlar hep kendimi suçladım. İş hayatımda geçirdiğim zamanlar uzun süre vicdan azabı oldu bana. Oğlumlayken mutluydum ama huzursuzdum da... Onsuz yapmak istediğim şeyler vardı, ama ne onunla ne onsuz bir türlü huzuru bulamıyordum. Bu duyguyla yorulmaya başlayıp başa çıkamadığımı anladığımda bu durumu değiştirmeye karar verdim. Ve verdiğim karar, daha çok bu vicdan azabından kurtulma isteği, birçok şeyi hızlıca değiştirmeme yardımcı oldu. Oğlumla beraberken çok huzurlu ve tamamen ona aitim. Derinimden uzakta da her ne yapıyorsam o duruma konsantre ve mutluyum. İşte bu huzursuzluk duygusuyla başa çıkılamadığında anne çocuğunu suçlamaya başlıyor, hayatındaki tüm mutsuzlukların sebebi olarak görüyor ve nihayetinde ona karşı sevgisizleşiyor.
Ama şu bir gerçek ki annelik içgüdüsü ölüyor, mantık, istek ve duygusallık ön plana çıkıyor. Annelik içgüdüsü bebeğini ilk kucağına aldığı anda en kuvvetli.
Sonrası her annenin kendi iç dünyasında gelişiyor ve kendine has bir yanıt buluyor."