kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
24 Ekim 2008, Cuma
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Dış basında Türkiye ekonomisi

Giriş Saati : 24.10.2008 11:59
Güncelleme : 25.10.2008 00:19
Yeni Haber
Türk ekonomisinin durumu ve buna ilişkin gelişmeler yurt dışında artan bir ilgi uyandırıyor. Financial Times gazetesi, Türkiye'nin, yabancı yatırımcılara güven vermesinin önemini vurgularken, "Diğer yükselen piyasalar gibi daha risk varlıkların satışından olumsuz etkilenen Türkiye için yatırımcılara güven verilmesi, hayati önem taşıyor. Sadece bu ay lira, dolara karşı değerinin üçte birini kaybetti" dedi.

Ekonomi gazetesi Financial Times, Türkiye'de son günlerde açıklanan ekonomik önemler üzerinde durduğu haber analizinde "Türkiye, yatırımcı güvenini artırmayı hedefliyor" başlığını kullandı.

Ankara kaynaklı Delphine Strauss imzalı haberinde Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın "hükümetin mali disiplinden ayrılmayacağı konusunda yatırımcılara güven vermeye yönelik" bütçe önlemlerini açıkladığını kaydetti.

Buna karşın ekonomistlerin 2009 harcama hedeflerinin "fazla iyimser" olduğunu söylediklerine işaret eden gazete, "Diğer yükselen piyasalar gibi daha risk varlıkların satışından olumsuz etkilenen Türkiye için yatırımcılara güven verilmesi, hayati önem taşıyor. Sadece bu ay lira, dolara karşı değerinin üçte birini kaybetti" dedi.

"BAĞIMSIZ İKTİSATÇILAR DAHA AZ İYİMSER"

İngiliz gazetesi, "IMF'nin devreye girmeden" hazırlanan bütçenin, 2009 büyümesinin yüzde 4'e ulaşacağı varsayımına dayandığını belirtirken bağımsız iktisatçıların daha az iyimser olduğunu ve büyümenin ancak yüzde 3 olacağını tahmin ettiklerini yazdı.

Gelecek yıl yerel seçimle karşı karşıya olan hükümetin, IMF anlaşması geçen Mayıs'ta sona erdiğinde kısıtlamalardan kurtulmaya istekli olduğunu öne süren gazete, ancak halen "ihtiyatlı" bir anlaşma için IMF ile görüşmeler yaptığını kaydetti.

BÜTÇE IMF ANLAŞMASI İÇİN YETERLİ Mİ?

FT'ye konuşan İstanbul Analytics danışmanlık şirketinden Murat Uçer de, hazırlanan bütçenin IMF ile anlaşma yapmak için yeterli olmayacağı görüşünü dile getirirken KDV ve ithalat vergi gelirlerinin, tüketici harcamalarındaki yavaşlamaya duyarlılık göstereceğine işaret ederken borç ödemelerinin maliyetinin yükselebileceğini de söyledi.

Buna karşın tüm analistlerin karamsar olmadığını, Morgan Stanley ekonomisti Tevfik Aksoy'nun bütçenin IMF anlaşması için "kabul edilebilir bir temel" gibi göründüğünü ifade ettiğine dikkat çeken dergi, Unakıtan ve Merkez Bankası'nın, küresel krizin etkilerinin yumuşatılması için açıkladığı diğer bazı önlemlere de dikkat çekti.



THE ECONOMİST: "TÜRK EKONOMİSİNE BİR ÇAPA GEREKİYOR"

Türk ekonomisinin IMF çapasına ihtiyacın olduğu öne sürüldü. İngiliz dergisi, "Türk ekonomisi göründüğünden kırılgan olabilir" görüşünü dile getirirken IMF çapasına ihtiyacın bulunduğunu savundu.

Prestijli haftalık dergi The Economist, "Türkiye'nin ekonomisi. Çapa'ya ihtiyaç var" başlıklı analizinde "Türk ekonomisi, göründüğünden kırılgan olabilir" görüşünü dile getirdi.

2000 yıllarının başında dünya ekonomisinin zor durumda olduğu sırada Türkiye'nin özellikle "sert bir darbe" yediğini belirten dergi, o dönemdeki döviz ve bankacılık krizinin IMF'nin en büyük kurtarma operasyonlarından birinin başlatılmasına neden olduğunu kaydetti.

"Bu defa orta ve doğu Avrupa'daki yükselen piyasalar kaygı yaratıyor ancak şu ana kadar Türkiye değil" denildiği analizde nitekim Türk hükümetinin yurtdışından finansal yardım talep etmediği gibi geçen Mayıs ayında IMF ile resmi programını sona erdirdiğine dikkat çekti.

Devlet Bakanı Mehmet Şimşek'in o zaman "gururla" Türkiye'nin IMF'den "bağımsızlığı"nı ilan ettiğine dikkat çeken dergi, "Bu gururlanma anından pişmanlık duyma durumuna gelebilir" ifadesini kullandı.

İngiliz dergisi, altı yıllık bir sürede elde edilen güçlü ekonomik büyümenin Türkiye'nin Avrupa'nın altıncı büyük ekonomisi haline getirdiğine işaret ederken de bu yıllardaki bankacılık sektörü, ihracat, kamu borcunun GSYİH'ya oranı gibi alanlarda olumlu performansının altını çizerek "Ekonominin resesyona girmesi pek beklenmiyor" denildi.

"BORSA VE LİRANIN DARBE YEMESİ ŞAŞIRTICI DEĞİL"

Buna karşın "Fazla iyimser olmak yanlış olur" uyarısını da yapan dergi, ekonomik büyümenin yavaşladığını, ülkenin ihracatının yarısının, resesyonla karşı karşıya olan Avrupa'ya yapıldığını, enflasyonun iki haneye çıktığını, cari açığının katlandığını kaydeden dergi, "Türkiye, açığı kapatmak için yılda 20 milyar dolar düzeyinde seyreden yabancı yatırımlara bağımlı. Borsa ve liranın darbe yemesi şaşırtıcı değil" yorumunu yaptı.

The Economist, Türkiye'nin aynı zamanda büyük yapısal ekonomik sorunlarının olduğunu, verimliliğin düşük kaldığını, son yıllarda iyi performans gösteren otomotiv, tekstil ve beyaz eşya gibi sektörlerin, Avrupa'daki resesyon ve Çin'in artan rekabeti tehditlerine açık olduğunu yazdı.

"EN İYİ SORUN SİYASİ DESTEK"

"En büyük sorun, doğru politikaları bulmak değil kavgacı bir siyasi ortamda onlar için onay sağlamaktır" değerlendirmesini yapan dergi, şöyle devam etti:

"Teknokrat olarak Sayın Şimşek'in iyi bir orta vadeli mali stratejisi var ancak siyasi desteği konusunda kuşkuları bulunuyor. Tecrübe, Türkiye'nin güçlü bir dış çapası ile daha iyi çalıştığını gösteriyor. Bu da, ekonomik alanda 2001 yılından beri IMF, daha geniş politik alanda ise, AB'ye katılma olasılığı oldu. Maalesef, şimdilik hiç biri sağlam değil."

Mehmet Şimşek'in, IMF tarafından program sonrası izlemeye dikkat çektiği, ancak bunun da "tam bir stand-by kolaylığı kadar güçlü" olmadığı vurgulanırken şu değerlendirmesini de yaptı:

"Mayıs'ta tam bir stand-by yapma şansını kaçırdığı için hükümet için piyasaları ürkütmeden yeni bir program talep etmek zor olur. Benzer bir biçimde Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın kısa bir süre önce Türkiye'nin AB katılımına yönelik iddialı bir ulusal program yayımlamasına karşın müzakereler çok az ilerleme gösteriyor ve gelecek ay Avrupa Komisyonu'nun açıklayacağı rapor, Türkiye'de yavaşlayan reform temposunu eleştirecek. Türk kamuoyu bazen ülke için kendi başına hareket etme politikasından yana bir tavır sergiliyor ancak sağlam çapalar olmayınca, böyle bir şeyin ekonomik veya siyasi istikrarı teşvik etmesi beklenemez."

ANKA