İşte terörün panzehiri
AA
Giriş Saati : 22.10.2008 17:12
Güncelleme : 22.10.2008 21:06
Başbakan Erdoğan, iş adamlarından özellikle bu noktada hassas olmalarını isteyerek, ''Ekonomik kalkınmanın, ticaretin, yatırımın, üretimin önünde önemli bir engel teşkil eden terörün panzehiri aynı zamanda ekonomik kalkınma, ticaret, yatırım ve üretimdir'' dedi..
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Irak'ın kuzeyine yerleşen terör örgütünün sadece Türkiye'yi tehdit ettiğine inananların yanılacağını ifade ederek, ''Terör örgütü aynı zamanda uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yoluyla hem bölge, hem de Avrupa ülkelerini tehdit ediyor'' dedi.
Erdoğan, MÜSİAD tarafından düzenlenen 12. Uluslararası İş Forumu Kongresi'nin açılışında, Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu'na ABD ve Fransa'nın dolaylı olarak katılabileceğini belirterek, ''Çünkü bölgenin mutluluğu ve huzuru için 5 ülkenin birbiriyle uyumu şart'' diye konuştu.
Türkiye'nin, Balkanlar'daki sorunların giderilmesinde, Afganistan'da, Lübnan'da, Irak'ta, İsrail ve Filistin arasında, İsrail ve Suriye arasında inisiyatif yüklendiğini anlatan Erdoğan, aynı şekilde küresel ölçekte her türlü sorunun içinde yer alan Türkiye'nin, aynı şekilde İran'la ilişkilerinde de yine bir barış çerçevesi içinde elinden gelen gayreti gösterdiğini söyledi.
Konuşmasında terör sorununa dikkati çekmek istediğini ifade eden Erdoğan, terörün bugün tüm dünyada barışa, huzura, istikrara yönelik ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurguladı.
Küreselleşen dünyada artık terörün yerelliğinden bahsetmenin mümkün olmadığını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Terör örgütleri bugün için bazı ülkelere doğrudan tehdit oluşturmayabilirler, ancak önlemler alınmazsa dünya üzerindeki hiçbir ülkenin de terörün etki alanının dışında kalması mümkün olmayacaktır. Küreselleşme ile birlikte artık terör kavramının da değiştiğini görüyoruz. Terör artık sadece silahla vurmuyor, uyuşturucu ticaretiyle, insan kaçakçılığıyla, ekonomik suçlarla dünyamızı, geleceğimizi tehdit ediyor. Bugün Türkiye'nin maruz kaldığı terörist saldırıları sadece Türkiye'nin meselesini olarak görmek geçmişte de yanıltıcı olmuştur, bundan sonra da yanıltıcı olacaktır. Dünyanın tüm ülkelerinden ortak bir tavır ve dayanışma beklediğimizi bu toplantı vesilesiyle bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Irak'ın kuzeyine yerleşen terör örgütünün sadece Türkiye'yi tehdit ettiğine inananlar yanılırlar. Bu terör örgütü bölgenin istikrarını, huzurunu, ekonomik ve sosyal gelişmesini de tehdit ediyor. Terör örgütü aynı zamanda uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yoluyla hem bölge hem de Avrupa ülkelerini tehdit ediyor. Teröre karşı tüm dostlarımızdan ve kardeşlerimizden de ortak bir tavır ve dayanışma bekliyoruz. ''
Başbakan Erdoğan, iş adamlarından özellikle bu noktada hassas olmalarını isteyerek, ''Ekonomik kalkınmanın, ticaretin, yatırımın, üretimin önünde önemli bir engel teşkil eden terörün panzehiri aynı zamanda ekonomik kalkınma, ticaret, yatırım ve üretimdir'' dedi.
Bu konuda Türkiye'den bir örnek vermek istediğini kaydeden Erdoğan, Güneydoğu Anadolu Projesi'nin (GAP), Türkiye'nin en büyük, dünyanın da sayılı büyük projelerinden biri olduğunu, proje tamamlandığında bölgede 1 milyon hektar alanın sulamaya açılacağını, 22 baraj ve 19 hidroelektrik santral kurulacağını bildirdi.
GAP'ın, dünya genelinde gıda ve tarım ürünlerine yönelik ciddi endişelerin oluştuğu bir dönemde Türkiye için olduğu kadar, dünya için de stratejik önem taşıdığını vurgulayan Erdoğan, projeyle birlikte bölgenin sosyo-ekonomik yapısının da hızla değiştiğini söyledi.
Bugün petrol ne kadar önem ifade ediyorsa, yarın gıda ve suyun önem ifade eder hale geleceğini anlatan Erdoğan, bu yılın Mayıs ayında GAP'ı yeniden ele aldıklarını, gerekli finansmanı oluşturduklarını ve çalışmalara başladıklarını anlattı. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''2012 sonu itibariyle bu dev projeyi (GAP) inşallah tamamlıyoruz. Buna ilave olarak Doğu Anadolu ve Konya Ovası projelerini bir bütün olarak hayata geçiriyoruz. Terör örgütü bu projelerden çok büyük rahatsızlık duyduğu için bugün panik içinde gerilimi tırmandırmaya çalışmaktadır. Örneğin, barajların yapıldığı bölgelerde tehdit oluşturmanın gayreti içinde... İstemiyor barajların yapılmasını, sulama istemiyor. Çünkü bölgenin kalkınması onlar için adeta nemalarının kesilmesi anlamına geliyor. Nitekim bölgenin sosyo-ekonomik kalkınması tamamlandığında terör örgütü de zemininin önemli ölçüde kayacağını görüyor.
Özet olarak, terörle mücadele, her kademede gerek diplomatik, gerek askeri-güvenlik, gerek siyasi, gerek psikolojik gerek sosyolojik-kültürel her türlü alanda tüm ülkelerin ortak bir platform oluşturmak suretiyle mücadele edeceği bir konudur ve burada dayanışma şarttır. Bugün bize olan sıkıntı yarın diğerlerine olacaktır. Bunu buradan duyurmak istiyorum.''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, uluslararası doğrudan yatırımların 2003 yılına kadar yılda 1 milyar doları geçmezken geçen yıl sonu itibariyle 22 milyar dolara ulaştığını, bu yıl da bütün olumsuzluklara rağmen 15 milyar doları yakalayacaklarını belirterek, ''Küresel kriz nedeniyle bu miktarın, bu düşüşe rağmen burada olması Türkiye'nin ne denli güvenli bir liman olduğunun ifadesidir'' dedi.
Erdoğan, MÜSİAD tarafından düzenlenen 12. Uluslararası İş Forumu Kongresi'nin açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye ekonomisinin son durumu hakkında bilgi verdi.
Türkiye'nin 2000-2001 yıllarında tarihinin en büyük finansal krizlerinden birini yaşadığını anlatan Erdoğan, AK Parti'nin 2002'de iktidara geldiğini ve 2003 yılı başı itibariyle çok köklü bir reform paketini, kapsamlı bir ekonomik programı uygulamaya koyduklarını anlattı.
Başta finans ve bankacılık sektörü olmak üzere her alanda kararlı ve cesur reformlar gerçekleştirdiklerini belirten Erdoğan, ''5 senede Türkiye ekonomisi yıllık ortalama 6,8 oranında büyüme kaydetti. Bu oran dünya ortalamasının üzerinde... Gayrisafi yurtiçi hasılamız göreve geldiğimizde 230 milyar dolardı. Fakat biz 4,5 yılda bunun üzerine 429 milyar dolar ilave ettik ve 2007 sonu itibariyle bu 659 milyar dolara ulaştı. 2008 sonunda da bu rakamın 700-750 milyar dolar civarında gerçekleşeceği arkadaşlarımızın tahmini'' diye konuştu.
Türkiye'nin dünyanın 17'nci, Avrupa'nın da 6'ncı büyük ekonomisi olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
''2002 yılında AB üyesi ülkelerle dış ticaret hacmimiz 46,1 milyar düzeyindeydi. 2007 sonunda ulaştığımız rakam 94,3 milyar dolar olmuştur. 79 senede 2002 itibariyle söylüyorum, ihracatta ulaştığımız rakam 36 milyar dolardır. Geçen ay sonu itibariyle bunun üzerine 97 milyar dolar ilave ederek ihracatta 133 milyar dolara ulaştık. Türk Cumhuriyetleri ile dış ticaret hacmimiz sadece 1 milyar dolar düzeyindeydi. 2007 sonunda bu da 5,5 kat artarak 5,6 milyar dolara ulaştı. İslam Konferansı Teşkilatı üyesi ülkelerle dış ticaret hacmimiz 10,8 milyar dolardı. Şimdi bu 27,6 milyar dolar düzeyinde. Aynı şekilde ülkeler bazında da yüzde 100'lere, yüzde 500'lere varan artışlar söz konusu. Kamu net borç stokunun ve bütçe açığının gayri safi yurtiçi hasıla'ya oranında AB Maastricht kriterlerini yakalamış durumda olduğumuzu özellikle ifade etmek istiyorum.''
Mali disiplin noktasında son derece hassas davrandıklarını ve davranmaya da devam ettiklerini vurgulayan Erdoğan, son 6 yıl içinde özelleştirme ve varlık satışı tutarının 40 milyar doları aştığını, bunun kendilerinden önceki 18 yıllık dönemde gerçekleştirilen özelleştirme tutarının 5 katından fazla olduğunu bildirdi.
Erdoğan, ''Uluslararası doğrudan yatırımlar 2003 yılına kadar yılda 1 milyar doları geçmiyordu. Geçen yıl sonu itibariyle bu, yılda 22 milyar dolara ulaştı. Bu yıl da öyle zannediyorum ki bütün olumsuzluklara rağmen 15 milyar doları yakalayacağız. Küresel kriz nedeniyle bu miktarın, bu düşüşe rağmen burada olması Türkiye'nin ne denli güvenli bir liman olduğunun ifadesidir'' dedi.
''TÜRKİYE GÜVENLİ BİR LİMAN''
Başbakan Erdoğan, yarın İSEDAK'ın toplantısının yapılacağını ifade ederek, şunları kaydetti:
''Benim ciğerlerime kadar rahatsız olduğum bir konu var. Acaba biz ne zaman ekonomik anlamda yatırımlarımızı yaparken güvenli bir liman olarak Türkiye'yi göreceğiz diye, ben bunu merak ediyorum. Şu anda Türkiye bu noktada güvenli bir liman. Yani açılımlarınızı yapma noktasında aynı noktadayız. Bu adımı atmamız halinde inanıyorum ki hangi sektöre bakarsanız bakın, bu sektörlerin burada altyapısının olduğunu göreceksiniz ve böyle bir altyapının olduğu Türkiye açılımda bütün dostlarımızın ve kardeşlerimizin bir sıçrama noktası olacaktır. Özellikle ihracat, özelleştirme, yatırımlar noktasında siz dostlarımızın Türkiye'ye daha yakın ilgisini bekliyoruz. Türkiye ulusal ölçekte olduğu kadar uluslararası ölçekte de büyük fırsatlar sunan bir ülke. Bu fırsatları en iyi şekilde değerlendirmeniz için, bütün kurumlarımız, MÜSİAD gibi değerli sivil kuruluşlarımız sizlere en büyük kolaylığı gösterecektir. Sağlık, altyapı, turizm, enerji, otomotiv, tekstil yatırımları ve özelleştirmeler gibi çok geniş yelpazede iş yapma imkanları bulacaksınız.
Türkiye, küresel ekonomik krizi işte bu sağlam yapısı ile karşılamıştır. Finans, bankacılık sistemimiz son derece sağlam yapıdadır. Mali disiplinden ve para politikalarından asla taviz vermedik, vermiyoruz. Sosyal güvenlik sisteminde devrim niteliğinde reform gerçekleştirdik. İş gücü piyasasında yine önemli reformlar yaptık. Yerli enerji kaynaklarına yöneldik, rüzgar enerjisi, nükleer enerji gibi termik santraller noktasında birçok seçenekleri hayata geçirdik, geçiriyoruz. GAP, Doğu Anadolu Projesi ve Konya Ovası Projesi gibi projelerle tarım ve gıda noktasında da geleceği bugünden tasarlıyoruz. Hiç kuşkusuz küresel krizin bütün ekonomiler üzerinde olduğu gibi Türkiye ekonomisi üzerinde de etkileri olacaktır ancak biz bunu asgari düzeyde bir sıkıntı ile atlatacağımıza inanıyorum. Bütün bu geleceğe rağmen çalışmalarımızı, hazırlıklarımızı eksiksiz yürütüyoruz.''
''BİZİ YEM ETMEDİ''
Başbakan Erdoğan, Türkiye'de 1990 ve 2000'li yıllarda yaşanan ekonomik krizlerin kendilerine çok şey öğrettiğini belirterek ''Biz dersimizi iyi çalıştık ve hazırlıklarımızı buna göre yaptık. Ondan dolayı da bizler havayı satmadık, biz malı sattık'' dedi.
Mortgage sistemine girmeden önce toplu konut gibi bir gerçeği uygulamaya koyduklarını anlatan Erdoğan, şu anda toplu konutta 320 bin inşaat bulunduğunu, 220 bininin sahiplerine teslim edildiğini, 100 binin inşaatının devam ettiğini, hedeflerinin 500 bin konut olduğunu anlattı. Erdoğan, bunların 15-20 yıl vadeli olduğunu ve faiz uygulaması bulunmadığını, sadece o yılın enflasyonunun maliyetine eklendiğini ifade etti.
TOKİ'nin dar gelirli, orta tabaka, orta tabakanın üzerinde de hasılat paylaşımıyla da çok daha kaliteli ve lüks konutlar yaptığını kaydeden Erdoğan, ''Bu, bizi Mortgageye asla yem etmedi. Ve Mortgage, bizde çok da tutulan bir uygulama olmadı. Şu anda uygulaması var o ayrı mesele. Toplu konutu gören, ona çok fazla itibar etmiyor'' diye konuştu.
''DÜNYA DÜŞÜNMELİDİR''
Başbakan Erdoğan, özellikle gelişmiş ülkelerde hırs ve kanaatsizliğin türlü tehlikeler ortaya çıkardığının hep birlikte izlendiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
''İşte bu krizlerin arkasında dünya, başını iki elinin arasına alıp düşünmelidir. Acaba dünyada bu finans krizlerinin arkasında yolsuzluklar var mı, yok mu? Bunun üzerinde de düşünmelidirler. Olayı farklı yerlere yormanın anlamı yok. İşin içinde bunlar da var. Orada büyük oyuncular var. Ve büyük oynadılar, bedeli de çok ağır oldu. Sınırsız kar tutkusu, sınırsız tatmin tutkusu, dev bankaları, finans şirketlerini, kredi kuruluşları, sigorta şirketlerini bir anda çöküşün içine çekti.''
Yardımlaşmayı, dayanışmayı, yoksullarla paylaşmayı tavsiye eden, komşusu açken tok yatmayı felaketin başlangıcı gören bir medeniyetten geldiklerini ifade eden Erdoğan, dünyanın bir köşesi yoksullukla ve açlıkla mücadele ederken diğer köşesinin sınırsız bir lüks içinde yaşamını sürdürmesinin mümkün ve sürdürülebilir olmadığını kaydetti.
Erdoğan, ''Bunun faturası ağır olacaktır. Nitekim bu fatura da şu anda ödeniyor. Bu kriz, ilgili ülkelere umuyorum ve inanıyorum ki dayanışmayı, paylaşmayı ve yardımlaşmayı da öğretecektir'' dedi.
Özellikle bölgesel sorunlar, dayanışma ve işbirliği noktasında ilişkilerin daha da artırılması gerektiğini dile getiren Erdoğan, bölgesel örgüt ve teşkilatların bu meselelere daha yoğun eğilmesi gerektiğini, alternatifler üretmesi gerektiğini söyledi.
''EL ELE VERİP YARDIMCI OLMAMIZ GEREKİYOR''
Dünyanın değişik yerlerinde insanların sefalet içinde yaşadığının bilindiğini anlatan Erdoğan, Darfur, Hindistan, Pakistan gibi birçok yerde bu sefaletlerin görüldüğünü anlattı. Bu ülkelerdeki insanlara ne yapılabileceği noktasında düşünülmesi gerektiğini dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:
''Bu büyük paraları harcayanlar Afganistan'ın kalkınması için ne yaptılar? Irak aynı durumda... Ama acaba Irak, medeniyetler ülkesi yeniden aslına kaç 10 yılda dönebilecek? Afganistan gelişmiş ülkeler statüsünü ne zaman kazanabilecek? Orada çocukların gideceği okul, hastaneler, sağlık ocakları var mı, bunları düşünmemiz lazım.
Ben bizzat gittiğim, gördüğüm yerleri anlatıyorum. Hayal aleminde konuşmuyorum, televizyon ekranlarından yansıtılanları da söylemiyorum. Darfur'da aynı şeyi gördüm. Çadırdan başka her şeye benzeyen çadırların içinde yaşanan hayatı gördüm. Hijyenik olmayan koşullarda çocukların jiletlerle nasıl sünnet edildiğini gördüm. Bize sorumluluk düşmüyor mu? İş adamlarımıza sorumluluk düşmüyor mu? Hep birlikte burada el ele verip bunlara müdahil olmamız, yardımcı olmamız gerekiyor. İnanıyorum ki bu hassasiyet bu buluşmalarda müzakere edilecek ve adımlar atılacaktır.''
Başbakan Erdoğan'a konuşmasının ardından MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan tarafından çini vazo hediye edildi.
Açılış töreni sonrasında Başbakan Erdoğan, Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, MÜSİAD Genel Başkanı Vardan, Uluslararası İş Forumu Başkanı Erol Yarar, İslam Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Shaskh Saleh Abdullah Kamel, İslam Kalkınma Bankası Başkanı Ahmed Mohammed Ali'nin de bulunduğu forum katılımcıları aile fotoğrafı çektirdi.
Yayın tarihi: 22 Ekim 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/10/22//haber,F8B8502060DD4944A4F375E3758741EE.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.