kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
15 Ekim 2008, Çarşamba
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

İç savaşın korkunçluğunu hafızalara kazıyan müze

Giriş Saati : 15.10.2008 10:28
Güncelleme : 15.10.2008 22:59
Yeni Haber
Lübnan'da 1975 ile 1990 arasındaki döneme damgasını vuran iç savaşın korkunçluğunu unutturmamak için başkent Beyrut'ta müze kuruluyor.

Beyrut'un merkezinde cephesi kurşunla delik deşik olmuş, önünde keskin nişancıların siper edindiği kum torbaları bulunan bina, bugün Lübnanlıların bu savaşın korkunçluğuna dair kolektif hafızalarını canlı tutmak ve bu karanlık günlerden ders çıkarmak için müze haline getiriliyor.

Bu binayı buldozer darbelerinden ve aç gözlü girişimcilerden kurtarıp müze yapmak için 11 yıldır uğraşan mimar Mona Hallak, "Bu, savaş ürünü bir anıt ve böyle kalmalı. Savaştan beri hepimiz belleğimizi yitirdik, bellek yitimini engelleyemeye yarayacak her türlü şey korunmalı" diyor.

Yapımında kullanılan taşların rengi nedeniyle "Sarı Ev" diye anılan 3 katlı bina, ünlü mimar Yusuf Bey Aftimos tarafından 1920'li yıllarda inşa edilmiş ve "Yeşil Hat" diye bilinen, iç savaşta Hristiyanlarla Müslüman fraksiyonlarını birbirinden ayıran hat üzerinde yükseliyor.

İç savaşta stratejik önemi nedeniyle Hristiyan milislerinin yerleşmesinden önce Lübnan burjuvazisine mensup ailelerin oturduğu 8 daireli bina, keskin nişancıların, sivil ya da rakip fraksiyondan kurbanlarını kolayca seçmesine ve hala ikinci ve üçüncü katlarda bulunan siperlerden ıskalamadan hedefi vurmasına yarıyordu.

Savaş bitti, ama keskin nişancılar kum torbaları, kurşun izleri ve duvarlarda kalan yazılarıyla varlıklarını sürdürüyor... Kod adını eski İsrail Başbakanı Menahem Begin'den alan, çatışma zamanlarının ünlü keskin nişancısı Begin'in bıraktığı yazıda, "Gerçeği söyleyeceğim", Tarzan imzalı bir başkasında da "Gilbert ile öleceğim" deniliyor.

Projeye dahil olan Lübnanlı mimar Habib Debs ise, "Bina bir savaş makinesi gibi kullanılmış. Fazla söze gerek yok, zaten kendisi konuşuyor. Onu böyle koruyabilirsek, bina savaşın en önemli tanığı olacak" ifadesini kullanıyor.

Proje, binanın "Kent Evi" adını taşıyacak interaktif müzeye dönüştürülmesini öngörüyor. Burada Lübnanlılar, kendi tarihleri ve kentin geleceğine ilişkin fikirlerini paylaşabilecekleri bir mekan da bulmuş olacak.
İki yıl içinde tamamlanması planlanan projeye, Paris Belediyesi de destek veriyor.

Projeyi Lübnanlı yetkililerle görüşmek amacıyla kısa bir süre önce Beyrut'u ziyaret eden Paris Belediyesi heyetinden Mathilde Chaboche, "Sarı Ev"in, uzlaşma arzusunu ortaya koyan simgesel bir değeri bulunduğu kadar, ulusal değere de sahip olduğunu belirterek, "Burası, insanları bir dine değil, bir kente aidiyetleriyle birbirine bağlayan bir yer. Bizlere çok önemli mesaj veren bu savaşın izlerinin büyük kısmını muhafaza etme niyetindeyiz. Bu izler, bir halkın geçmişini unutmadan ileriye gidebileceğini gösteriyor, yoksa tarih tekerrür eder" diyor.

Proje, Suriye karşıtı ve Suriye yanlısı fraksiyonlar arasında gerginliğin devam etmesiyle yeni bir simgesel boyut kazandı. Çünkü gerginliğin tırmanışı, mayıs ayında Lübnan'ı bir kez daha iç savaşın eşiğine getirmişti.

Hallak, "Lübnanlılar, başkentlerini sevmeyi ve yeniden harabe haline getirmemek için geçmişteki hatalarından ders almayı öğrenmeli. Savaşı kendi gözleriyle görürlerse, bunu bir daha asla tekrarlamazlar" umudunu taşıyor...