Hint Sınır Koruma Kuvvetleri askerleri, topraklar› bir türlü paylaş›lamayan Keşmir Vadisi’ndeki Dal Gölü’nde devriye geziyor.
Fotoğraflar gerçeği göstermez!
Ortadoğu'dan Afrika'ya kadar dünyanın farklı coğrafyalarında çalı.an Ami Vitale, dünyanın en önemli basın fotoğrafçılarından biri. Görüntülerle korku yaymanın çok tehlikeli olduğunu söyleyen Vitale, fotoğraşarın belli politikalar için kullanılabildiği dü.üncesinde..
Dünyanın en önemli basın fotoğrafçıları arasında gösterilen Ami Vitale (37), yılın önemli bir kısmında farklı coğrafyalarda bulunup, oradaki yaşamları görüntülüyor. Fotoğrafları bugüne kadar TIME, Newsweek, Businessweek, The Guardian, New York Times, Financial Times gibi önemli basın organlarında yayımlandı.
ABD'de yaşayan Hint asıllı fotoğrafçı, 12-14 Ekim arasında Bursa Fotoğraf Sanatı Derneği'nin (BUFSAD) davetlisi olarak Türkiye'de. Ay boyunca açık olacak 'Full of Grace' sergisinin yanı sıra 'Sınırların Ötesine Erişmek' adlı bir atölye gerçekleştirecek. Bu atölye, belgesel fotoğrafta çok önemli olan insanların arasında var olan görünmez sınırları aşmak, samimi, dürüst ve derin fotoğrafları ortaya çıkarmak üzerine kurulu. Biz de Türkiye'ye gelmeden, kendisiyle bir röportaj gerçekleştirdik.
- Fotoğraflarınızda savaşı bir şov gibi göstermiyorsunuz. Kan ve gözyaşı çok fazla görünmese de oradaki acıyı hissedebiliyoruz.
Sırrınız nedir?
- 'Sırlarım' yok. Bize hayatlarını açan insanları istismar etmemek gerektiğini düşünüyorum. Sansasyonel olmak istemiyorum; iletişim kurmak istiyorum. Aslında görünen hikâyenin sadece bir parçası oluyor. Çok daha fazlası var.
- Çektiğiniz fotoğraflarla, savaşın, fotoğrafın çekildiği o anını değil, öncesini ve sonrasını da anlatıyorsunuz sanki... Aksi bir tür pornografi olabilir mi?
- Pornografi değil de, sansasyonel ve çok tehlikeli olabilir. Çünkü hiçbir sebep olmadığı halde dünyanın çok tehlikeli bir yer olduğuna dair resim çizmiş oluyorsunuz. Aslında, ben tam tersini doğru buluyorum. Pek çok insan dünyanın dört bir yanında aynı. Gördüm ki, hissedilenler, duygular, değerler arasında çok fark yok. Her yerde insanlar çocuklarını okula göndermek istiyor, her yerde insanlar korku yaşamadan sokaklarında, parklarında yürümek istiyor. Herkes kendi hayatını kazanmak istiyor; geçim derdinde. Bence, korku ve sansasyon insanların kendi kendilerine "Bu durum umutsuz ve kavgayı, savaşı durdurmak için benim yapabileceğim hiçbir şey yok," demelerine neden oluyor. Bazıları "Fotoğraflardaki bu insanlar barbar ve bu yüzden bakmak, yardım etmek veya onları anlamak istemiyorum," diyor olabilir. Bunu bir hikâye şeklinde anlattığınızda insanlar bakmaya ve kaygı duymaya son veriyor. Ben bu kavrayışı yaratmak ve diyalog kurmak istiyorum.
- Yani savaş fotoğraflarının insanların savaş algısını değiştirdiğini, bu görüntülerin savaşı normalize ettiğini düşünüyor musunuz?
- Bence insanlar doymuş ve salmış durumdalar. Artık politika ve savaşlar hakkında ironi yapan komedyenlerimiz var. Çok üzücü ki, insanlar bu ironik ayrımın farkında değil artık. Korkunç şeylere gülüyorlar. Bunlar gerçekten hiç komik değil ama bu belki her gün haberlerde gördükleri korku ve kana bir tepki de olabilir. Benzer görüntüleri filmlerde de görüyorlar ve bu, her şeyi bir eğlence olarak algılamalarına sebep oluyor olabilir.
- Sizce fotoğraflar belli politikalar için kullanılıyor mu?
- Kesinlikle. Fotoğraflar ve hikâyeler gerçeği göstermez. Aksine kısmen gerçek olmayanları gösterir. Yığınlarca anlatılanlarla birlikte dengeyi kurmak önemli. Haberleri alırken, tüm bakış açıları bulunmalı, tüm sorular cevaplanmalı. Ama her gün gazetelerde, televizyonlarda, kitaplarda sebeplerin, soru işaretlerinin yok olduğunu görüyorum. Hikâye anlatanlar, bunu güçleri doğrultusunda kullanıyor. Kin ve korku dolu hikâyelerini anlatıyorlar. Bu hikâyeler dünyamızın coğrafi, sosyal ve ekonomik olarak bölünmeleri haklı çıkartıyor. Dil de bir silah olarak kullanılıyor.
BİRDEN FAZLA BAKI. AÇISIYLA GÖRMEK...
- İyi bir basın fotoğrafçısı nasıl olmalı?
- Meraklı ve olayı birden fazla bakış açısıyla görebilen kişi olabilir.
- Bu işte kadın olmanın herhangi bir dezavantajı var mı?
- Muhtemelen vardır ama hemen her işte kadın veya erkek olmanın avantajları veya dezavantajları olur. Kendi koşullarımızı kendimiz yaratıyoruz.
- Türkiye'deki basın fotoğrafçılığı hakkında bilginiz var mı?
- Ne yazık ki yok. Şimdi bu konuda kitaplar okuyorum.
- Bu yıl çekimler yapmak için nerelere gittiniz?
- Mikronezya, Çin, Bolivya, Kosta Rika, Mexico, Romanya, Alaska, Avustralya birkaç yerde daha bulundum. Şu an, önümüzdeki ilkbaharda Nature Conservancy için açılacak bir sergi üzerine çalışıyorum.
- Bulunduğunuz bu yerler arasında sizi en çok etkileyen hangisiydi?
- Bu soruya asla cevap veremem. Çünkü bulunduğum her yer, her zaman beni değiştiriyor ve bana bir şeyler öğretiyor. Gezdiğim çoğu yerden birçok anıyla döndüm.
- Şu an nerede yaşıyorsunuz?
- Washington DC'de. Böylece aileme yakın olabiliyorum.
- Bir foto-muhabirin özel hayatı var mıdır? Öyleyse nasıl bir özel hayattır bu?
- Tabii ki var ama bunu herkesle paylaşmayı pek tercih etmiyorum.
Yayın tarihi: 11 Ekim 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/10/11/ct/haber,55D92C440B2A40749C5FCE38E32AFE28.html
Tüm hakları saklıdır.