kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
8 Ekim 2008, Çarşamba
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Kriz 2009 bütçesini de etkiledi

Giriş Saati : 08.10.2008 11:11
Güncelleme : 08.10.2008 17:08
Yeni Haber
Dünya ekonomilerini etkisi altına alan küresel finansal kriz, 2009 yılı Merkezi Yönetim Bütçesini de zorluyor. Ekonomi yönetimi, kriz ortamında mali disipline sıkı sıkıya bağlı kalınması kararını alırken, büyüme hızı da aşağı çekiliyor.

Maliye Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı ve Hazine Müsteşarlığı bürokratları, 2009 bütçesine dönük çalışmalarını hızlandırdı.

17 Ekim akşamına kadar TBMM Başkanlığına sunulması gereken 2009 yılı Merkezi Yönetim Bütçesinde temel büyüklüklerin belirlenmesi sırasında Orta Vadeli Program çerçevesinde hareket ediliyor. Ancak, son dönemde ortaya çıkan küresel finansal krizin ekonomiye olası yansımaları da ekonomik büyüklüklerin tespitinde göz önünde bulunduruluyor.

Bu çerçevede, Orta Vadeli Programda yaklaşık 259 milyar YTL olarak öngörülen 2009 yılı Merkezi Yönetim Bütçe büyüklüğünün 260 milyar TL'yi (2009'da YTL'deki Yeni ibaresi kalkacağı için bütçede rakamlar TL olarak yer alacak) biraz aşması bekleniyor. Bütçe harcamalarının 261-262 milyar TL seviyelerine çıkabileceği belirtiliyor.

Bütçe gelirlerinin 245 milyar TL dolayında olmasının tahmin edildiği 2009 yılında, Merkezi Yönetim Bütçesinin 15-16 milyar TL dolayında bir açık vermesi öngörülüyor.

Faiz dışı fazlanın da, yüzde 2,7'si Merkezi Yönetim Bütçesine ait olmak üzere, yüzde 3'te tutulması planlanıyor.

BÜYÜME RAKAMI DÜŞÜYOR
2009 yılı bütçe çalışmalarında, ekonomi yönetimini en fazla büyüme hızı uğraştırıyor. 4 ay önce yayımlanan Orta Vadeli Programda 2009 yılının büyüme hedefi yüzde 5 olarak yer almıştı.

Ancak bu yılın ikinci 3 aylık döneminde büyüme hızının yüzde 1,9'a gerilemesi, 6 aylık büyüme rakamının da yüzde 4,2 olarak gerçekleşmesi, bunun ardından da küresel finansal krizin dünyaya yayılması, 2009 için büyümede daha ihtiyatlı davranılması gereğini ortaya çıkardı.

Ekonomi yönetiminin bütçe çalışmalarında, 2009 yılı büyüme oranı için yüzde 4 ile 4,5 alternatifleri konuşuluyor. Bürokratlar, ağırlıklı olarak yüzde 4,5 rakamı üzerinde duruyor. Büyüme hedefinin Ekonomik Koordinasyon Kurulu toplantısında netleşeceği ifade ediliyor.

GSYH'DE FAZLA DEĞİŞİKLİK BEKLENMİYOR
Öte yandan Orta Vadeli Programda, 2009'da gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYH) cari fiyatlarla 1,1 trilyon TL olması öngörülmüştü. Büyüme hedefinin yüzde 5'den 4,5'a indirilmesi halinde, bunun GSYH rakamını da aşağı çekmesi bekleniyor. Ancak deflatördeki (milli gelir enflasyonu) artış, GSYH'daki yüksek bir düşüşü engelleyecek ve olumsuz etkisi 1-2 milyar TL'yi aşmayacak.

Programda, yeni yılda ihracatın 149,2 milyar dolar, ithalatın 234,6 milyar dolar, turizm gelirlerinin de 21,4 milyar dolar olacağı tahmin edilmişti. Ekonomi kurmayları bu rakamlarda fazla bir değişiklik düşünülmediğini ifade ediyor.

Yıl sonu enflasyonunun yüzde 7,5 olacağı belirtilen Orta Vadeli Programda, cari işlemler dengesinin de 52,4 milyar dolar açık vereceği hesaplanmıştı. Cari işlem açığının GSYH'ye oranı da yüzde 6,8 olarak
verilmişti.

ORTALAMA DOLAR KURU
Orta Vadeli Program hazırlanırken esas alınacak 1,40'lık ortalama dolar kurunda da herhangi bir değişikliğe gidilmiyor.

Dolar kurunda son dönemde kaydedilen artışa rağmen, 2009 yılının kur hesaplamalarında bir revizyona ihtiyaç bulunmadığına işaret eden ekonomi bürokratları, ''Zaten Orta Vadeli Programda dolar kurunu yüksek tutmuştuk. 2009'da belki 1,40'lık düzeyin bile altında kalınabilir'' dediler.

2009'DA GELİR VERGİSİNDE İNDİRİM YOK
2009 yılı bütçesi hazırlanırken, ekonomi yönetiminin temel aldığı ilkeler de şu şekilde sıralanıyor:

- Dünyadaki küresel kriz nedeniyle çok hareketli bir konjonktür yaşanıyor. Bütçe çalışmalarında krizin ülkemize olası etkileri yakından izlenerek, olası beklentiler bütçeye yansıtılıyor.

- Türkiye, bu ortamda mali disipline çok daha fazla riayet etmek durumunda. Bütçe hazırlanırken, makro ekonomik dengelerin korunmasına öncelik veriliyor. Ekonomi yönetimine göre makro dengeler sağlanacak, ondan sonra mikro önceliklere bakılabilir.

- Karayolları Genel Müdürlüğü ve Devlet Su İşleri gibi kuruluşlar, daha fazla yatırım ödeneği istiyor. Yatırım ödeneklerinin dağıtımında iyimser hareket edilse de, ekonomik dengeler açısından harcamalarda hassas davranılacak.

- 2009 yılı içinde gelir vergisinde herhangi bir indirim beklenmiyor. Yeni Gelir Vergisi Kanunu'nun yasalaşması zaman alabilir. Ayrıca Kanun Ocak'ta yasalaşsa dahi, 1 Ocak 2010'da yürürlüğe girmesi planlanıyor. Bu nedenle, vergi tarifesindeki olası indirim de, bir yıl sonra uygulamaya sokulacak.

HAM PETROL VARİL FİYATI 105 DOLAR
- 2009 bütçesinde petrol fiyatlarıyla ilgili Uluslararası Para Fonunun (IMF) öngörülerine bağlı kalınacak. Orta Vadeli Programda 2009 yılında ham petrolün ortalama varil fiyatı 118,6 dolar olarak alınmıştı. Ancak ham petrol fiyatlarındaki düşüş sonrasında, 2009 bütçe hesaplamalarında bu rakam 105 dolar seviyesinde tutuldu.

- GAP ödenekleri de daha önce öngörüldüğü şekilde 2009 bütçesinde yer alacak.

- Memur maaş zamları belli. Kamudaki toplu pazarlık görüşmelerinde varılan uzlaşmaya paralel olarak kamu personeli, ocak ayında yüzde 4, temmuz ayında ise yüzde 4,5 zam alacak. 6 aylık artış, enflasyonun altında kalırsa, aradaki fark memura verilecek.''

EKONOMİ YÖNETİMİNDEN DEĞERLENDİRMELER
Bu arada üst düzey bir ekonomi bürokratı, küresel kriz ortamında makro ekonomik dengelerin mutlak surette korunması gereğine dikkat çekerek, ''Krizin tırmandığı bir ortamda daha fazla harcama lüksümüz yok. 2009 bütçesi de bu anlayış içinde hazırlanıyor'' derken, bir başka ekonomi bürokratı da şu değerlendirmede bulundu:

''Küresel kriz, Türkiye'yi iki noktada etkileyebilir. Birincisi ticari ortakların bizim mallarımıza olan talebi düşürebilir.. Bu da ihracatı azaltacak. Böylelikle dış talep ayağından kaynaklanan bir sıkıntı yaşanabilir. İkinci olarak da kredi kanallarında düşüşe, tıkanıklığa sebep olabilir. Kısa vadeli kredilerin geri ödemesinde sorunlar ortaya çıkabilir. Bu da özel sektörün yatırım kararlarında revizyona gitmesini ve frene basmasını beraberinde getirebilir.

Bu durumda, ödemeler dengesinin finansman ayağında bir miktar zorluk çekilebilir. Cari açık bu kadar yüksek olmasaydı, krizden belki daha az etkilenirdik. Bu kriz sırasındaki en büyük zaafımız yüksek cari açık olarak görülüyor.''

AA