Örgütlü bir toplum olmadığımız biliniyor. Bürokratik devlet bunu bile engellediği gibi biz de toplum olarak pek dert etmedik örgütlü olmayı...
Bu yüzden var olan örgütlerimizin de toplumla sağlıklı bir bağı yok.
Alın dünyanın üçüncü büyük barosu olan İstanbul Barosu'nu... Tam 133 yılı geride bırakırken bugün varlığıyla yokluğu neredeyse fark edilmeyecek durumda.
Nerede o 70'lerin
Orhan Apaydın'lı, 80'lerin
Turgut Kazan'lı, 90'ların
Yücel Sayman'lı barosu.
Peki neden?
Tıpkı siyasetteki sert kutuplaşma gibi sivil toplum örgütleri de kutuplaştı.
Ve ortaya herkesin hakkını, hukukunu değil kendilerine yakın ideolojilerin hukukunu savunan kurumlar çıktı. İşte bu kurumların en büyüğü olan İstanbul Barosu'nda önümüzdeki günlerde seçim var.
Baro başkanlığı ve yönetimi sadece avukatlar açısından değil, sokaktaki insan açısından da çok önemli.
Çünkü hukukun ayaklar altına alındığı bir ülkede
"hakikatin ve vicdanın sesi olmayı başaran" bir baroya acil ihtiyacı var.
İşte bu ihtiyacı
"Başka bir baro mümkün" diyerek formüle eden
Katılımcı Avukatlar grubu önümüzdeki seçimlere ciddi biçimde hazırlanıyor.
Katılımcı Avukatlar'ın başkan adayı
Mebuse Tekay, siyasette ve sivil toplumdaki
"kamplaşma" konusuna özel vurgu yapıyor ve şöyle diyor:
"Ülkemizde toplumsal sorunların ve çözümlerin sunuluşu, hep kamplaşmayı körükleyici biçimde oluyor. Kamplar arasında hakikat kayboluyor. Ve ülkede de baroda da cesaretle gerçeği, adil olanı, doğruları savunan bir görüş temsil edilmiyor. Biz adil olmak için yola çıktık." Avukat
Mebuse Tekay, son yirmi yılın en önemli sivil toplum eylemleri, Aydınlık İçin Yurttaş Girişimi, Sivil Anayasa Girişimi, Deprem İçin Sivil Koordinasyon ve Kürt sorununun barışçıl çözümü için Vakit Geldi Grubu'nun hep içinde yer aldı.
Mebuse Tekay'ın İstanbul Baro Yönetim Listesi'nde de önemli isimler var:
Ergin Cinmen,
Bahri Belen,
Prof. Nihal Şaban,
Doç. Sibel İnceoğlu ve
Mehmet Uçum bu isimlerden sadece birkaçı.
Katılımcı Avukatların bilim kurulunda ise
Prof. Dr Ülkü Azrak da,
Prof. Dr. Bakır Çağlar da,
Prof. Dr. Hüseyin Hatimi de
Prof. Dr. Türkel Minibaş da
Prof. Dr. İzzettin Önder de var.
Tam bir
Türkiye sentezi...
Eğer bu sentez tutar ve
Mebuse Tekay seçilirse ayrıca ilk kez 133 yıl sonra bir kadın baro başkanı olacak.
Katılımcı Avukatlar bu durumu şöyle yorumluyor:
"Böyle bir şart yok ama böyle bir şans var..." Bakalım İstanbullu avukatlar bu şansı bu dönem yakalayabilecekler mi?
Bugünkü Tüm Yazıları
133 yıllık baro kadın başkan seçecek mi?
Yayın tarihi: 4 Ekim 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/10/04//ovur.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.