Erol Büyükburç * Ute, "Benim oğlum var. Senin kızların olmuş. Ama ikimizin ortak çocuğu yok," dedi. "Bu saatten sonra biraz geç değil mi?" dedim. "Düşün," dedi. Hoşuma gitti. * 'Çocuğum olsun' düşüncesi beni de ateşlendirdi. İstekli hale getirdi. O çocuğu büyütmenin verdiği özel bir heyecan doğacak ailemizin içinde. Ama hiç de kolay değil. Hafife alınacak bir iş değil. * Kendimi 30'lu yaşlarda hissediyorum. * Doktor "Erol Bey, sizin sperm yoğunluğunuza bakmamız lazım," dedi. Beni çok özel bir odaya aldılar ve rahat bıraktılar... Yarım saat sürmedi, çıktım. Sonuç; baba olabilirmişim! * Cinselliğimiz devam ediyor, yalnız eskisi gibi değil. Cinsellik olmadan evliliğin devamı risklidir! * Beni, sadece ekonomik özgürlüğünü sağlayan kişi olarak gören kadınla asla yapamazdım.
Ute Büyükburç * Ben ortak bir çocuğumuz olsun istedim. * 52 yaşımdayım. Ne pahasına olursa olsun değil isteğim. Bana ciddi zararlar verecekse, bebeği istemem. * Menopoza girdiğim için ancak yumurta donörüyle çocuk sahibi olabiliyorum. Türkiye'de ve Almanya'da bu yöntemle hamile kalmak yasak. Kıbrıs'a gideceğiz. Denemek istiyoruz. * Erol'un çocuğa uyum sağlamasına çok fazla gerek yok, çünkü o zaten çocuk. * Kadınlar çok hayran Erol'a. Sahnedeyiz, bir kadın geliyor. "Erol Bey, size okuldan beri âşığım," diyor, onu öpüyor. Beni selamlamıyor bile... O zaman kıskanıyorum. * Erol'un artık yaşına uygun giyinmesini istiyorum. Koyu pembe gömleklerini, ekose takım elbiselerini sevmiyorum.
* * * Dört sene önceydi. Beşiktaş Pazarı'nda buluştuk. Kadınlara yönelik yaptığım Tuluhan'la Her Sabah programında; Ramazan boyunca her gün, tanıdık bir simayla beraber kasap, manav dolaşıyor, aldıklarımızı çat-kapı bir aileye götürüyorduk. Güneşli bir gündü. Pazardaki bütün esnafın başımıza toplandığını hatırlıyorum; Erol Büyükburç hepimizi şaşırtmıştı. Türk popunun kralı, ıspanağa olan düşkünlüğünü anlatırken, ıspanakla yaptığı envai çeşit yemeğin tarifini veriyor, bir yandan da bütün meyve ve sebzeleri eliyle tek tek seçiyordu. Pazar alışverişi bu kadar mı zevkli hale getirilirdi? Bu güzel günde bir tek 'şarkı' eksikti. O da oldu... Beni ve sevenlerini kırmadı. Biz alışveriş yaparken, bütün pazarı İnleyen Nağmeler sardı... Evet, böyle bir klibimiz var: Erol Büyükburç ve pazarcılar korosu hep birlikte söylüyoruz: 'Arzular orada, dert oradaydı, bir deniz ki aşk dolu, dalgalar vardı... Uçan kuşlar, martılar, yeşil tatlı, bir bahar, gülen şen sevdalılar vardı...' Ölümsüz olduğunu düşündüren imajı, muhteşem sesi, yaşlanmayan kalbi ve ruhuyla, Erol Büyükburç şimdi bizi bir kez daha şaşırtıyor. "Yeniden baba olmak istiyorum," diyor. Eşi Ute'yle araştırmaya başlamışlar. İlk testler yapılmış. Yolları biraz meşakkatli. Ama Anthony Quinn de çok geç baba olmamış mıydı, üstelik 82'sinde! Erol Büyükburç, "Ute çok istiyor. O isteyince, ben de ateşlendim. Çocuk için her şeyi yaparım," diye heyecanla konuşurken, aynı zamanda "Belki hayata tutunmanın bir sebebi de olabilir bu çocuk," diyor.
- Bunca yıl sonra, yeniden baba olmayı neden bu kadar istiyorsunuz? - E.B: Biz her gece, uyumadan önce yatakta kitap okuruz. . Bir gün Ute kitabını okurken bana döndü ve dedi ki; "Benim oğlum var, senin kızların olmuş ama ortak çocuğumuz yok." "Bu saatten sonra biraz geç değil mi?" dedim. "Düşün," dedi. Hoşuma gitti. Ama belli bir yaşın verdiği yorgunluk da var. O yorgunluğu, çocuğu karşılayabilir miyiz? Sonra düşündüm. "Olabilir ya," dedim. Bu olayın çarelerini aramaya başladık. Sonra anladık ki bu işin kendine göre çok derinlikli durumları var. O sorunları aşmak için de bir şeyler var. Hastaneyi bize Petek (Dinçöz) kızımız önerdi. Oranın başhekimi, hekimler bizi aldılar. Yaşımızı sordular...
-Kaç yaşındasınız? - E.B: 69.
-Ya siz? - U.B: 52 yaşımdayım. Menopoza girdim. Ancak yumurta donörüyle çocuk sahibi olabiliyorum. Bu yöntemle hamile kalmak Türkiye ve Almanya'da yasak. Kıbrıs'a gideceğiz.
- Erol Bey, eşiniz kadar istekli misiniz? Üstelik ciddi bir bütçesi de var bu işin... - E.B: Çocuğum olsun düşüncesi beni de ateşlendirdi, istekli hale getirdi. O çocuğu büyütmenin verdiği özel bir heyecan doğacak ailenin içinde. Hafife alınacak bir iş değil. Ama kendimi şu an 30'lu yaşlarda hissediyorum. Ute'nin ruhu 20'lerinde... Hayatı, bir yere kadar şurup gibi içtim. Hayat, yalancı cefa ile sefanın şarkısıdır. Bir vecizeler kitabı yazıyorum. A'dan Z'ye her şey var.
- Siz hangi dilimindesiniz hayatın? - E.B: Hayatın iyileştirilmesi bağlamında son derece gelişkin bir tavrım var. İşlerin bir yerde durması doğru değil bana göre. İnsanın, yaşamın son saniyesine kadar bir şeyler üretmesi lazım. Hayata tutunmak için. Çocuk da belki bunun bir nedeni.
ELİME BAYRAK TUTUŞTURDULAR - Hastaneye gittiğiniz gün ne oldu? - E.B: Doktor "Erol Bey, sizin sperm yoğunluğunuza bakmamız lazım," dedi. Beni çok özel bir odaya aldılar ve rahat bıraktılar.
- Elinize dergi mi veriyorlar? - E.B: Yok, ona gerek yok. Zoraki bir şey istenmesi biraz rahatsız ediyor. Sonra, "Aman ya," dedim. "Çocuğum için her şeyi yaparım."
- Kaç dakika kaldınız orada? - E.B: Yarım saat sürmedi bile.
- Cinsel içerikli kasetler de var odada öyle değil mi? - E.B: Onu da koyuyorlar ama ben bakmadım bile. Fantezilerimiz var. Verdim bardak içinde, aldılar gittiler. Büyük heyecan içindeydim...
- Ne çıktı peki? - E.B: Normal çıktı. Baba olabilirmişim. Çok sevindim. Yaş ilerleyince sperm sayısında düşüş olur diye korkuyordum. Sonra bana bir bayrak getirdiler.
- Eşiniz sizin sperminizle gebe kalabilecek ama yumurta donörü gerekiyor. Peki şu an hangi aşamadasınız? - E.B: Kıbrıs'a ya da Yunanistan'a gitmeye karar vermemiz gerek. Artık sorun benden çıktı. Benden sperm almaları çok kolay, ama Ute'nin yumurta meselesi var. "Donör de olsa, bebeğimi kendi içimde büyütmüş olmam bana ayrı bir haz verecek," diyor. Zaten kim olduğunu siz bilmiyorsunuz. Ama donör öyle bir kadın olsun ki, Ute'ye benzesin istiyorum. Çocuğum, karım gibi mavi gözlü olsun.
Yayın tarihi: 27 Eylül 2008, Cumartesi Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/27/ct/haber,231AEB33DA3848D989B9870E5FA650E2.html Tüm hakları saklıdır.