Attila İlhan anlatmıştı, Amerikalılar 1965 seçimleri sırasında Ege köylerinde broşür dağıtıyorlarmış, herkes kuyrukta, kapış kapış gidiyor...
Birisi
"halkımız ne kadar bilinçlendi" diyecek olmuş, bizim merhum Kaptan lafı yapıştırmış:
"Okuduklarını mı sanıyorsun? Kâğıdı ince, sigara sarmaya çok uygun, onun için kapışıyorlar!" Evet,
"ihtilalden" sonra, 1961, 1962 falan, tren yolları boyunca
"gaste gaste" diye bağırarak koşuşturan köylü çocukları türemişti, yaşı tutanlar hatırlayacaklardır; bütün aydınlar da bu olayda
"köylünün okumaya duyduğu açlığı" görüp çok sevinirlerdi, sonra öğrenildi ki, babaları gönderirmiş, beleş sigara kâğıdı toplatmak için!
Savaş Ay da birtakım mankenlere durup durup Atatürk'ün doğum ve ölüm tarihlerini soruyordu,
"1921" falan gibi yanıtlar alıyordu hani, başta Savaş olmak üzere hepimiz veryansın ediyorduk, cahiller, kaz kafalılar, aptal karılar, şu bu...
Bu kızlardan biri dedi ki:
"Enayi miyim, 1881-1938 desem gazeteye girmez bile... Böyle dersem ertesi sabah birinci sayfadayım!" Halkımız işletir abi... Köylüsü de, kentlisi de...
Örneğin, sorarsın, en çok beğendiği ve izlemek istediği programlar
"belgeseller" çıkar... Yayınlarsın, kimse dönüp de bakmaz bile,
"reyting" iki seksen yatar!
Onun için, anketlere hep gülerim.
Sevgili dostum Kadir Çelik'in bir Objektif programında yaptığı
"telefon anketinde" Yeni Demokrasi Hareketi yüzde 45 oyla birinci parti çıkmıştı da programa katılan Cem Boyner bile şaşmıştı...
Hiçbirini ciddiye almam.
Bir tek, Tarhan Erdem'in yaptığı bilimsel araştırmayı ciddiye aldım, onu da Aydın Doğan'ın askerlerinden hiçbiri ciddiye almadı, sonuç ortada...
Çünkü AKP'ye oy verecek olanlar,
"mahalle baskısı" yüzünden bunu gizliyorlardı... Muhalefetin seçimden sonra uğradığı büyük hayal kırıklığında, beş yüz bin kişilik mitingi beş milyon kişi gibi göstermenin sersem iyimserliğinin yanı sıra,
"eşin dostun" oyunu titizlikle gizlemesi de etken olmuştu...
Bu nedenle araştırma sonuçlarına
"oha" diyenler, Ali Şen'e sorup
"onun tahminleri tutar, Deniz Baykal bu seçimde kendisinin bile ummadığı büyük bir başarı sağlayacak" yazanlar bile görülmüştü Aydın Doğan tayfası arasında... (Tarhan Erdem'e küfür edenler, seçimden sonra
"ay ne diye özür dileyecekmişim ayol, hiç bile dilemem kardeş" havasına da girdiler.)
Şimdi de,
"Erdoğan'ın oyları düşüyor, eh, kriz de kapıda, halkımız zaten aç, sefil, bu iş tamamdır" yazanlar var.
Mart ayında çarpılacaklardır.
Çünkü halk, işletir işletir, sonra da çarpar.
"Yeşil kart" çıkartır, kıçına giyecek donu yok sanırsın, hastaneye Mercedes'le gider. Gecekonduda yaşayan aç gezer sanırsın, üstüne sekiz katlı apartman diker.
Kasketini göbeğine indirip boynunu bükerek aptal şehirliye yaklaşmayı yıllardır çok iyi talim etmiştir köylümüz.
Benim bir
"korumam" vardı yıllar önce, geçim sıkıntısından ağlardı, sonra bir gün, Pendik'te arsası varmış, onu satıverdi! Benim hiçbir yerde hiçbir arsam yok ve hiç olmadı.
Aydın Doğan'ın adamları gene kendilerini ve okurlarını kandırıyorlar... Halk artık bilinçlenmiş, Erdoğan'ın işi bitikmiş...
2003'te Cem Uzan da bana tastamam aynı şeyi söylemişti, halk bilinçlenmişti, hatasını anlamıştı, ilk fırsatta Erdoğan'ı alaşağı edecek, kendisini başbakan yapacaktı.
Efendim? Güncel sorunlara gelelim, öyle ya...
"Müfteri-Baron maçı" mı? Hayır izlemedim, kaç kaç bitti?
Önümüzde Fenerbahçe-Dinamo Kiev maçı var, o daha ilginç.
Yayın tarihi: 26 Eylül 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/26//haber,F16077E39AE54B24B8D3C06C8AEC0126.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.