Yandaki ana yazıda okurların SABAH'a eleştirilerini ve ombudsmanın haber alanındaki belirgin eksikliklerle ilgili görüşlerini okudunuz.
Şunu da belirtmek gerek, Deniz Feneri tartışmasında hiçbir gazetenin yazarları, basına ve kendi gazetelerine neşter atma, çıkış yolu aramada SABAH'takiler kadar rahat ve özgür davran(a)mıyor.
Burası siyasi/bürokratik iktidar veya "patron korkusu" yaşanmayan bir gazete.
Umarım böyle kalır ve gelişir.
Okurların dikkatini özellikle buradaki benzersiz özgür ortama çekmek isterim.
Ama bu arada, geçen cumartesi günkü yazısı dolayısıyla Hıncal Uluç'a da bir çift lafım var.
Şöyle yazıyor:
"Ahmet Çalık gazeteye gelmeli. Yazarları ve Yazı İşleri'ni toplamalı ve bana özel, Sabah yemeğinde de genel anlattıklarını, bu dar ekibe bir daha, çok açık ve çok net söylemeli. Sabah'ın temel ilkeleri Çalık'ın ağzından, herkesin önünde açıklanmalı ve kulaklara küpe olmalı.."
Uluç, eğer bu gazetenin yayın ilkelerini gazetenin sahibinin belirleyeceğini ve açıklayacağını kastediyorsa (yanlış anlamış olabilirim), yanılıyor.
Gazetenin yayın ilkelerini oradaki gazetecilerin kendisi belirler.
Bunu da izledikleri habercilik anlayışı, bağlı oldukları "gazetecilik karakteri", etiğe olan saygıları şekillendirir.
Bunun üzerinde gazete sahibiyle uzlaşırlar.
Esasen, "yayın ilkeleri" habercilikle ilgilidir.
Yorumlar ise özgürdür.
Habercilik ne kadar dürüst, bağımsız, önyargısız ve gerçeğe sadık olursa, o gazetenin yorumlara yansıyacak siyasi çizgisi de o kadar az tartışma yaratır.
Daily Telegraph muhafazakâr bir İngiliz gazetesidir.
Guardian, solcu çizgidedir.
Ama her iki gazete de habercilikleri sayesinde saygın bir noktada dururlar.
Bu gazetede öncelik haberciliğin tamamen bağımsız ve etkin kılınmasıdır.
Muhabirliğe, bol ve iyi işlenmiş habere ağırlık verilmesidir.
Mesele budur.
Yayın tarihi: 15 Eylül 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/15//haber,E8D15D66164D41AABC966B9C5DA70086.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.