Hikayeyi, hatırladığım kadarıyla yazıyorum. Gene de meramımı anlatmaya yetecektir.
Sovyetler Birliği döneminde, bir Sovyet vatandaşı, komünist sistemle ulaştıkları
yüksek teknolojiyi öve öve bitiremez. Bir Amerikalı tanıdığını,
"istersen gözlerinle gör" diye ülkesine çağırır. Fakat işler istediği gibi cereyan etmez; ileri teknoloji, aslında eskimiştir ve her yönüyle aksamaktadır. Amerikalının karşısında mahcup düşen Rus, birdenbire muhatabına çıkışmaya başlar:
"Ama siz de Kızılderilileri öldürdünüz." Tam, dam üstünde saksağan dedikleri bir tarz değil mi?
Şaban Dişli olayı tartışılırken, AK Parti sözcülerinin CHP'ye çatarak,
"Ama Önder Sav da, 'Telefonlarım dinleniyor' diye iftira atmıştı" demeleri ve hadiseyi bambaşka bir mecraya dökmeleri üzerine bu hikaye aklıma gelmişti.
Şimdi de konumuz Deniz Feneri ve
Türkiye'deki bağlantıları. İddianameyi yazan Aydın Doğan değil.
Almanya'daki ve
Türkiye'deki şirketlerin hem isimleri benziyor, hem yönetimdeki şahıslar aynı. Kuşku duyulacak tonla sebeb var.
"Ama Aydın Doğan da, Hilton arazisinde inşaat emsalini arttırmanın peşinde; pahalı kağıt ithal edip, küçük yatırımcıyı mağdur ediyor. POAŞ hisselerini 2005'te ucuza kapatmıştı" diye ortaya çıkmanın,
"Amerikalılar da Kızılderilileri öldürmüştü" demekten bir farkı var mı Allah aşkına!
Bugünkü Tüm Yazıları
Kızılderilileri kim öldürdü?
Yayın tarihi: 12 Eylül 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/12//haber,FACF4D660D00478596A4E8452CB3155A.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.