Almanya'da açılan
"Deniz Feneri" davası, insanın yüreğini acıtıyor. Haydi Yimpaş, ticari bir başarısızlıktı; yanlış yatırımlar yüzünden insanların parası battı. Ama, Yimpaş'ın dışında kalan ve dindar kimliklerini kullanarak halktan topladıkları parayı iç eden başka holdingler de vardı.
Deniz Feneri vakası ise daha da vahim. Zira, fakir fukaraya gidecek paraların önemli bir bölümü, şahsi işler için kullanılmış. Suçlanan Kanal 7 yöneticilerini tanırım, ve iddiaların gerçek olmamasını samimiyetle dilerim. Üstelik, Deniz Feneri vasıtasıyla tesbit edebildiğim bazı fakir aileleri ziyarete gittiğim zaman, bu derneğin çok sayıda yoksul insana katkı sağladığını da bizzat görmüştüm.
Yardımcı olunan ailelerin hikâyeleri, Kanal 7'de uzun uzun yayınlanıyordu; doğrusu, mahremiyetin ihlâl edilmesini yadırgayıp sormuştum. Amacın
, "hayır severleri teşvik" olduğu söylenmişti.
Şu anda, iddialar çok ciddi. En azından, üstünkörü açıklamalarla geçiştirilemeyecek kadar ciddi.
Almanya'da suçlanan şirketin adı da,
Türkiye'dekinin adı da
Deniz Feneri. Usulsüzlüğün
Almanya'daki Deniz Feneri tarafından yapıldığı belirtiliyor. Ama paranın bir bölümü
Türkiye'ye gönderilmiş.
Burada hükûmete de görev düşüyor. Aksi takdirde,
"yandaşa farklı muamele yapıldığı" tezi haklılık kazanabilir.
Yayın tarihi: 6 Eylül 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/06//ilicak.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.