kapat
E-gazete
|
Hava Durumu
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
English
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
3 Eylül 2008, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
ERGUN BABAHAN

Üniter devlet

Silahlı Kuvvetler'in üst düzey komutanlarının devir teslim töreninde üzerinde en çok durulan konu, "ulus devlet" ile "üniter devlet"ti.
Tabii laiklik ilkesine yapılan vurguyla birlikte.
Devletlerin parçalandığı, yeni yeni minik devletlerin ortaya çıktığı bir coğrafyada üniter devlet ilkesine sarılınması anlaşılabilir kaygı.
Çünkü bu coğrafyada sınırların büyük çoğunluğunun yapay biçimde çizildiği herkesin bildiği bir gerçek.
Irak'ın fiilen üçe bölünmüş olması, Kosova'nın bağımsızlık ilanının Batılı güçlerce tanınması ve şimdi de Gürcistan'daki gelişmeler bu eğilimin birer göstergesi.
Bu bir gerçek.
Ama bir başka gerçek daha var, etnik kökenin farklılığından kaynaklanan talepler.
Bugün Türkiye'de Kürtlerin kimlik talepleri, dil talepleri, eğitim talepleri var.
Bejan Matur'un dünkü Zaman'da altını çizdiği gibi, "sayıları azımsanamayacak bir grubun, dağdakilerin indirilmesi" talebi var.
Avrupa Birliği, kimlik politikaları konusunda hassas.
Komuta kademesi hem Mustafa Kemal Atatürk'ün çizdiği doğrultuda Avrupa Birliği hedefini destekliyor, hem de bu projeye ulaşmak için atılan adımların üniter devleti zayıflatabileceğinden duyduğu rahatsızlığı dile getiriyor.
Ancak kabul edilmesi gereken bir gerçek var, Türkiye son 30 yılının önemli bir bölümünü Kürt realitesini inkâr ederek geçirdi.
Kürtlere dağ Türkü diyecek boyutlarda komiklikler yapıldı.
Kürtçe konuşanlar sırf bu yüzden cezalandırıldı.
Buna rağmen Kürt sorunu ortadan kaybolmadı.
İletişim olanaklarının günümüzde ulaştığı boyut, Kuzey Irak'taki oluşum göz önüne alındığında bundan sonra yok olması ihtimali de sıfır.
Burada yapılması gereken tek şey var, devletin yurttaşları arasında etnik kökeni, inancı dolayısıyla fark gözetmeden herkesi kucaklaması, herkesi olduğu gibi kabul etmesi.
Alevisi ile sorunlu, Kürdü ile sorunlu bir devletin üniter devleti korumakta elbette zorlukları, sıkıntıları olacaktır.
Böyle bir ortamda terör her zaman kendine insan kaynağı bulacaktır.
Görülmesi gereken gerçek, Avrupa Birliği üyesi olduğu için bölünmüş, parçalanmış tek bir ülkenin olmadığıdır, buna ayrılıkçı eğilimlerin en güçlü olduğu İspanya da dahildir.
Türkiye, birlik ve beraberliğini yurttaş hakları konusunda atacağı adımlarla sağlayacaktır, tersi biçimde değil.