İlk dakikadan itibaren oyunu, skoru ve şovu eline alan, F.Bahçe'ydi. Üç gün önce G.Antep'te yaşadıkları travmadan nasıl kurtulacaklarını iyi anlayıp, birbirlerine sarılarak ve inanarak oynadılar. Partizan'ın kafasını bile yukarı kaldırmasına izin vermeden, müthiş bir presle çöreklendiler rakip sahaya. Hazırlık maçlarının bize gösterdiği, Aragones'in istediğini yaparak birbiri ardına pozisyonları yakalıyorlardı.
Futbolun değişmez kuralı; rakip kadar koşacaksın. Kazanmanın şartı; rakipten çok koşacaksın. Atak olgunlaştırmak için gereken pas trafiğini sağlıklı kurunca Fenerbahçe için zor maç, bir anda gösteriye dönüştü. Semih Şentürk ve Guiza ile birlikte maçın parlayan ismi Maldonado oldu.
Şilili geçmiş maçlarından daha farklı oynamaya çalıştı. Müthiş kademeler yaptı. Her yere yetişmeye çalışırken, kendisine yaklaşan Alex'i de oyuna sokmayı başardı. Semih ciddi sakatlığına rağmen fedakarlık yaparak sahaya çıktı. Emre sakatlanmasa yine oynamayacak, belki de kadroda olmayacaktı.
Ama Belgrad'da olduğu gibi dengeleri bozan, rakibin aklını karıştıran isimdi. Gaziantep'in rövanşını da aldı; kendisine "Yedeksin" diyenlerden... Onlar 'derslerini' aldılar mı; yaşayıp göreceğiz.
GOL İSTASYONU GUİZA Guiza dün iki golün istasyon ismiydi. İlk golün ateşini yaktı, ikincisinde de Alex'e ikram yaptı. Fenerbahçe'nin orta sahada Alex ile başlayıp, Semih ve Guiza ile tamamlanan hücum omurgasının resitalini seyrediyorduk sahada.
Bu kadar sakatlığa rağmen, Fenerbahçe takımının sanki hiçbir şey olmamış gibi çıkıp, gövde gösterisini yapması, galibiyet kadar önemliydi. Çünkü onları Avrupa'da veya zorlu rakipler karşısında başarıya taşıyacak olan bu güven duygusu. Kendini beğenmişlik ile arasındaki ince çizgi ayırt edildiğinde, herkesin özlediği Fenerbahçe takımı ortaya çıkıyor.
Yayın tarihi: 28 Ağustos 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/08/28//bilgic.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.