-Kaçıncı evliliğiniz Seren Hanım?
- S.S: Üçüncü. Ama ikincisi evlilik sayılmamalı. Çünkü hapishanede görebilmek için, o hapisteyken evlendim. Yardım etmek istiyordum. Görebilmek için de soyadımızın aynı olması gerekiyordu, bu yüzden evlendim. Yanında durmak için yaptığım bir şeydi. Bana uygun olmayan seçimler yapmış olabilirim ama bu benim iffetsizliğimi, dejenere olduğumu göstermez
. O an için karşıma çıkan insanlar benim için doğru değildi, ben de onlar için doğru olmadım.
- Anneniz isyan etmişti, üzülmüştü yaptıklarınıza...
- S.S: Annemin herhalde kalbi çok kırılmıştı ki, sonunda onun istediği kriterlerde bir insana kavuştum. Annem gibi bir kocam oldu! Annem 'Şununla arkadaşlık edebilirsin,' 'Evleneceğin insanın ailesi benimle aynı masada oturup yemek yiyebilecek türden olmalı,' derdi
. Hakikaten ben bunun böyle olmadığını zaman içinde gördüm. Demek ki, yaşamam gerekiyordu. Musa, yurtdışında İngilizceyi su gibi konuşmama bile şaşırdı. Ne kadar olsa onun da kafasında bir önyargı vardı. Dolayısıyla, ailesinin de kafasında, beni tanımadıkları için bir önyargı vardı. Oysa bugüne kadar istemeyen taraf benim ailemdi ya, ilk defa böyle bir şeyle karşılaştım.
- Sular dindi mi şimdi? Üstelik yeniden hamilesiniz...
- S.S: Açıkçası ben çok kırıldım. Çünkü ailem ve nereden geldiğim belli.
Ne eşimin ne de eşimin ailesinin başını öne eğdirecek bir şey yapmadım. Musa'dan farklı bir semtte de doğmadım. Belki de Musa'dan çok daha şık bir evde doğdum ve büyüdüm. O yüzden istenmemek, onur kırıcı. Sadece din konusu ve sanatçı olmam benim için geçerli nedenler değildi. Anne baba seni idare ediyor, bir yaştan sonra sen anne babayı idare ediyorsun. Yanlış şeyler de duyuyordum. Her zaman sustum, her zaman saygımı muhafaza ettim. Hâlâ da öyledir. Onlar da haklıdır. Benim de çocuğum olsaydı, sanatçılardan biriyle evlenmeye kalksaydı, ben de itiraz ederdim
. Dışarıdan bakıldığında herkes aynı görünüyor ama herkesin yaşadıkları aynı değil. Annemin de beni koruduğu zaman neler yaptığını bildiğim için, daha anlayışlı durabildim.
- Annenizle paylaştınız mı bu kez?
- S.S: Annemle bunu paylaştığım zaman dalga geçtiğimi düşündü. Hakikaten, bugün
Türkiye'nin sayılı ailelerinin kızları benim gibi yetişmiştir. Öyle büyüttü ki beni, çocukken elbiselerim bile İtalya'dan gelirdi. Benim yaptıklarım için 'Görüyorsun değil mi, bunları bu yüzden yaşıyorsun,' dedi bana. Herkesin ailesi kendi kriterlerine göre çocuğunun başkasıyla evlenmesini ister.
- Ne zaman düzeldi aranız?
- S.S: Bir buçuk sene sonra. Musa'yla mutluluğu çok üzülerek elde ettik.
- M.A: Bir buçuk sene sonra düzelmesinin nedeni bizim ilişkimizin seviyesi. Ablam aracı oldu. Ya hiç görüşmeyecektim ya da bir araya geldiğimizde hiçbir şey olmamış gibi davranacaktık.
- S.S: Musa'yı seviyorum, bu yüzden sabrettim. Ve hiç kolay olmadı. Bana bunu ne çocuğum ne ailem yaptırabilir. Babam mezardan kalksa bile yaptıramaz. Sevmediğim ve beni sevmeyen insanlarla asla aynı masada oturmam! Her şey düzeldi neyse. Şu anda ailede en çok Musa'nın babasını seviyorum. Halbuki beni en zor o kabullendi. Hâlâ içinden etti mi etmedi mi onu da bilmiyorum.
- M.A: Benim dediğim gibi bunun dinle hiçbir alakası yok. Seren değil, Ayşe ya da Fatma da olsaydı bir şeyler yaşanacaktı.