Aztek inancına göre ilk güneşi sel götürür ve dünyadaki her şey balığa dönüşür. İkinci güneşi kaplanlar yer. Üçüncüsünü ateşten yağmur yok eder. Dördüncü güneşi ise fırtına siler ve o esnada insanlar maymuna dönüşüp dağlara kaçarlar. Tanrılar bunun üzerine, günü aydınlatma görevini kimin yerine getireceğine karar vermek için bir toplantı yaparlar. Denizkabukları Tanrısı, gönüllü olarak ortaya atlar, ama başka birinin daha göreve talip olması istenir. Kimseden ses çıkmayınca da en çirkinleri olan kambur, irinli ve Frengili Tanrı'nın da aday olmasına karar verilir. Yakılan ateşe hiç düşünmeden kendini atar, çirkin tanrı, Denizkabukları Tanrısı ise tereddüt eder, ateşin yanında duraksar. Bu yüzden tanrılar onu ateşe itmeye karar verirler. Korkusuzca ateşe atlayan Frengili Tanrı güneşe dönüşür ve kana, güce gereksinimi olduğu için adaklar sunulur ona... Denizkabukları Tanrısı'nın ise yüzüne bir tavşanla vurula vurula parlaklığı söndürülür. Aztekler, Ay'ın üstündeki lekelerin, dayaktan kalan izler olduğuna inanırlar. Ay'a insan göndermek üzere kolları sıvayan
NASA, 1966'da planlanan çalışmalar doğrultusunda astronotları Navaho Kızılderilileri'ne ayrılan rezervasyon topraklarında eğitmeye başlar. Bu yerin seçilmesinin nedeni, o bölgedeki yüzey şekillerinin Ay'a çok benzemesidir. Eh, benzer tabii, Kızılderililere öyle bir yer verilmiştir ki, orada da tıpkı Ay gibi hayat yoktur.
UYARI MESAJI! Uzay kıyafetleri giydirilen astronotlara Ay'a indiklerinde ne yapacakları, nasıl davranacakları anlatılırken, yaşlı bir Kızılderili'nin yanında bir çocukla birlikte çalışmaları her gün izlediği görülür. Yaşlı Kızılderili, küçük bir tepede yanındaki çocukla bir totem gibi hiç kımıldamadan durmaktadır. Aradan geçen birkaç gün sonra çocuk koşarak astronotların yanına gelir: "Beni babam gönderdi. O, Beyaz Adam'ın dilini bilmiyor. Ben okulda öğrendim. Babam, bu garip aletler ve kıyafetlerle burada günlerdir ne yaptığınızı soruyor.'' Bir
NASA'lı yetkilinin, Ay'a gitmek üzere olduklarını, bunun için astronotları eğittiklerini anlatması üzerine Kızılderili çocuk babasının yanına döner. Çok geçmeden de günlerdir hiç kımıldamadan duran yaşlı Kızılderili, koşarak astronotların yanına gelir ve nefes nefese Navaho diliyle bir şeyler söyler. Söyleneni doğal olarak anlamayan
NASA'lı bilim insanları, babasının arkasından koşarak gelen çocuğa bakarlar. Çocuk, Beyaz Adam'ın Ay'a gideceğini öğrenince çok heyecanlanan babasının da Ay'a bir mesajı olduğunu, onu da yanlarında götürüp götüremeyeceklerini sorduğunu söyler. Günlerdir güneş altında ciddi ciddi çalışmaktan sıkılan astronotlar bir teyp uzatırlar
: "Babana söyle, mesajını bu teybe söylesin. Söz, giderken yanımızda götüreceğiz." Çocuk babasına, Beyaz Adam'ın sözlerini aktardıktan sonra Kızılderili, teybe bir şeyler söyler. Sonra da kızgın adımlarla uzaklaşır oradan. Çocuk da babasının peşinden... O gece, astronotların düşüne Ay girmez.
NASA ekibindeki herkesin merak ettiği şudur: Teypteki sözler ne anlama geliyor? Bir Kızılderili'nin Ay'a gönderdiği mesaj ne olabilir ki? Ertesi gün Kızılderili çocuk da babası da gelmez çalışma alanına. Teypteki mesajın ne olduğunu merak eden astronotlar, yakındaki Kızılderili köyüne giderler ve bir başka Kızılderili'den mesajın anlamını öğrenirler. Teypteki mesaj şudur: "Bu adamlara dikkat edin! Topraklarınızı almaya geliyorlar!.."
Yayın tarihi: 9 Ağustos 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/08/12/ct/sakin.html
Tüm hakları saklıdır.