kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 3 Ağustos 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Demirören döneminde en önemli sportif başarı, süper kupanın kazanılması.

Kartal'a 'yıldırım' mı çarptı?

NUH KÖKLÜ
Kaptanların kavgası, borç batağı, yanlış transferler... Çubuklu formasının üzerine ince tişört giyme ayrıcalığı olan Baba Hakkı'nın Beşiktaşı'na neler oluyor? Soruşturduk, sonuç: Beşiktaş'ın yaşadığı erozyonda yalnızca toprak kaybedilmiyor, 'yıldırım' çarpan takıma bir paratöner lazım..
Deniz görmemiş bir çocuğun nasıl Beşiktaş taraftarı olduğunu anlatmıştı bir yazısında Yılmaz Erdoğan. "Bir güzel adam Beşiktaşlı olmuşsa, vardır bir bildiği," deyip eklemişti: "Beşiktaş, şampiyon olmadığında da şampiyondur." Herkesin Baba Hakkı olarak bildiği Hakkı Yeten'in, Şeref Stadı'nda, Beşiktaş'a gol atan yeni yetme Coşkun Özarı'nın yanağını okşayıp, "Aferin çocuk, gol atmaya devam," dediği rivayet edilir. Rivayetler, hikâyeler muhtelif ama taraflı tarafsız herkesin ortak fikri; Beşiktaşlı olmanın farklı bir ruh hali olduğu. Ne sportif başarıyla, ne zenginlikle açıklanmayacağı söylenen Beşiktaşlı duruşu son zamanlarda sıkça tartışılmaya başlandı. Berlin'den Hakkari'nin köylerine kadar, önüne Çarşı takısı alan taraftar grubu artık tribün desteğini çektiklerini belirtti. Beşiktaş'ın iki kaptanı, İbrahim Üzülmez ve İbrahim Toraman herkesin ortasında kavga etti ve satış listesine konuldu. Kampta 'Süper Mario' denilip alkışlanan Fahri Tatan, Konyaspor'a transfer olduğunu cep telefonuna gelen mesajdan öğrendi. Olayın vahim tarafı, bu transferden teknik direktör Ertuğrul Sağlam'ın bile haberinin olmaması. (Sağlam, kendisinin de Samsunspor'a nasıl gönderildiğini unutmuş olmalı!..) Sonra Zapotocny ve Sivok'a verilen paraların çok olduğu haberleri çıktı. Daha görme özrü yüzünden şaibeli transfer tartışması bitmeyen Schindelfeld meselesi bitmeden Beşiktaş'ın yeni bir yabancı transfer krizi yaşayacağı söylenmeye başlandı.

RUH EROZYONU
Yıllardır Beşiktaş'ı takip eden Fotomaç yazarı Cenk Alptekin'in de söylediği gibi, Beşiktaş'ın son beş yılında yaşanan skandallar beş ciltlik ansiklopedi olabilecek durumda. Beşiktaş'ın ruhu erozyona mı uğruyor? Konuştuğumuz herkes Süleyman Seba'nın başkan olduğu dönemi bir milat noktası olarak gösteriyor, dolayısıyla tribünler zamanında "Ahmet Dursun Seba gitsin" diye tezahürat ettiği an, aslında kendi geleceklerini de belirliyorlardı. Taraftarlar arasında cinayetlere varan kavgalar, kulübün borç batağına saplanması ve hatta geleceğinin de ipotek altına alınması varılan noktanın işaretleri gibi gözüküyor. Beşiktaş'ı yakından takip eden gazeteciler, eski futbolcular, muhalifler ve eleştirilere cevap veren yönetimle konuşarak Beşiktaş'ın geldiği noktayı ortaya koymaya çalıştık. Bir dönem Şeref Stadı'nın denize bakan tarafında "Hadi kara kartallar" diye bağıranlar, Metin-Ali-Feyyaz üçgeninden efsane devşirenler şimdi Beşiktaşlı olduğunu söyleme konusunda biraz tereddüt ediyorlar ama yine de "Biz bistro değil, mahalle kahvesiyiz," diyen taraftarın da belirttiği gibi, zamanın yarattığı yıkıma karşı direnenler de var.
Haberin fotoğrafları