Güngören'deki tüyler ürpertici, alçakça terörist eylemin amaçlarından birisi hiç kuşkusuz toplumda var olan gerilimleri daha da arttırmaktı. İnsanın vicdanını sızlatan, ekran başında nefessiz, enerjisiz kalmasına yol açan, içinde öfkeyi kabartan ve son tahlilde sözü hükümsüz kılan görüntülerin yaratacağı infialden belli ki medet umuluyordu. Kimin medet umduğu henüz bilinmiyor.
Üstelik bir
ekibin ya da örgütün taşeron olarak kullanılmış olması ihtimali de zayıf sayılmaz. Ergenekon davası iddianamesi bu türden rezilliklerin örnekleriyle dolu. Ancak toplumsal heyecan ve kızgınlığın tahriklerin de etkisiyle ülkedeki
Türk-Kürt fay hattını tetikleme ihtimali mevcut. En sakınılması gereken gelişme de hiç kuşkusuz bu. Şimdilik Güngörenlilerin acısını paylaşmaya çalışarak emniyetin ve istihbarat örgütlerinin bu hunharlığın sorumlularını ortaya çıkarmalarını beklemekten başka çare yok.
Güngören'deki
vahşetin ertesi günü Kerkük'te olaylar çıktı. Bölgesel seçimlerle ilgili düzenlemelerden özellikle de Kerkük il meclisindeki yeni üye dağılım oranlarından Kürtler pek hoşlanmadı. Talabani'nin oylamanın gizli yapılmasını öne sürerek veto ettiği yasaya göre, Kerkük'teki Kürt, Arap ve Türkmenler il meclisinde yüzde 32'şer oranında temsil edilebileceklerdi. Bu şekilde yönetimde denge sağlanabilecekti. Ancak şu sırada il meclisindeki sandalyelerin yarısını kontrol eden Kürtler bu durumdan hoşnut değil.
Nedensellik bağı var mı? Yasanın önemli özelliklerinden birisi daha önceki Anayasa oylaması ve seçimlerde tanık olunan ŞiiKürt ittifakının bozulduğunu en azından gedik vermeye başladığını göstermesi oldu. Irak'ın toprak bütünlüğünün muhafazası ve
Kerkük'ün statüsü merkezi hükümet açısından da çok önemli olduğundan 2003-2006 arasında olduğu gibi Kürtlerin kendi istedikleri şekilde Kerkük'ün geleceğini belrleyecek adımlar atmalarına müsamaha edilmeyecek.
Pazartesi günü Kürtler Kerkük'te bu yasaya karşı bir gösteri düzenlediler. Aynı gün hem Kerkük'teki Kürt göstericilere hem de Bağdat'ta Şiilere yönelik kadınların gerçekleştirdiği intihar saldırıları yaşandı. Kerkük'te Kürtler bunun üzerine Türkmenlere ve Araplara saldırdılar. Irak Türkmen Cephesi ve diğer Türkmen partilerinin binaları saldırıya uğradı. Bir Arap İl Meclisi üyesinin evi yıkıldı. Ancak
asıl şiddetli saldırı Türkmenlere yönelikti. New York Times gazetesi muhabiri Sabrina Tavernese'nin bildirdiğine göre güvenlik güçleri de patlamanın ardından kitlenin üzerine açılan ateşten Türkmenleri sorumlu tuttukları anlaşılan saldırganların yanında yer aldı.
Güngören katliamı ve Kerkük şiddetinin üst üste gelmesi nedeniyle
Türkiye'de iki olay arasından nedensellik bağı kuranlar oldu. Ancak Kerkük'teki etnik gerilim gerçek olsa da 2006 yılından beri bu şehirde aktif olan El Kaide'nin yaşananlardaki rolünü küçümsememek gerekiyor.
Ebu Musa el-Zarkawi'nin öldürülmesinden sonra Kerkük'e kayan El Kaide bu kentte son iki yılda çeşitli terör eylemlerinde bulundu. Irak'taki tüm etnik ve mezhepsel fay hatlarını yerinden oynatma amacını güttüğünden seçim yasası nedeniyle Kerkük'e hakim olan gerginlikten de yararlanmak istemiş olması ihtimali güçlü.
Bu durumda yasa yeniden Meclis'ten geçirildiği taktirde Kerkük'te seçimlerin ertelenip ertelenmeyeceği sorusu gündeme geliyor. Ancak bunun ötesinde son beş yıldır yüksek siyasi beklenti içine girmiş olan Irak Kürtleri içindeki bazı unsurların şehirdeki
etnik gerilimi daha da azdırma ihtimalleri sözkonusu. Kuzey Irak ile ilişkileri nihayet rayına oturtmaya başlayan hükümetin bu duruma acilen müdahale etmesi ilerideki daha menfur olayların önlenebilmesi açısından da gereklidir.
Yayın tarihi: 31 Temmuz 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/07/31//haber,E1CF1C5CFE9942D1B70CDA327FD85E62.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.