Anayasa Mahkemesi, AK Parti'nin kapatılmamasına karar verdi. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, dava sonucunda AK Parti'nin kapatılmadığını, ancak 6 üyenin kapatılma, 4 üyenin de Hazine yardımından yoksun bırakılması kararına vardığını, partinin son yıl aldığı Hazine yardımından 1/2 oranında yoksun bırakılmasına karar verildiğini bildirdi.
*Haşim Kılıç'ın açıklaması için tıklayınız-VİDEOKılıç, şu açıklamalarda bulundu: "Kapatma kararı çıkmadığına göre siyasi yasaklama da yok. Hazine yardımı mahrumiyeti, partinin odak olduğuna ancak bunun ağır şekilde olmadığına inanan üyeler nedeniyle verildi. Bu kararın sonucunda AK Parti'ye ciddi bir ihtar kararı çıkmıştır. AK Parti'nin Hazine yardımının yarısı kesildi. Kapatma davasında oylama 6-5 olarak çıktı.
Siyasi aktörler Anayasa değişiklerini uzlaşarak, süratle yapmalı:"
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç,
''Biz dışardan gelen eleştiriler, dışardan gelen baskılar sonucunda hiçbir zaman bir programlama, bir planlama yapmadık, bundan sonra da yapmayacağız'' dedi.
Kılıç, Anayasa Mahkemesi'nde kararla ilgili yaptığı açıklamada, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ''Adalet ve Kalkınma Partisinin laikliğe aykırı eylemlerin odağı durumuna geldiğinin tespitiyle eylemlerinin ağırlığı da gözetilerek Anayasanın 69. maddesinin 6. fıkrası ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 1/b maddesi gereğince temelli kapatılmasına karar verilmesi'' istemiyle dava açtığını anımsattı.
Bu davayla birlikte 61 kişinin de siyasi yasaklı olması talebi bulunulduğunu ifade eden Kılıç, ''Bu partiyle ilgili mahkememizin şu anda çıkarmış olduğu kararı açıklamadan önce bazı konuları paylaşmak istiyorum'' diyerek şunları söyledi: ''
Türkiye'nin gündeminde çok önemli konuların dava konusu haline getirilerek Anayasa Mahkemesi'nin önüne konmuş olması şüphesiz ki hem Anayasa Mahkemesini hem de
Türkiye'de gerek siyasi gerek ekonomik gerekse sosyal açıdan önemli sonuçlar doğurmuştur. Bu sonuçlar nedeniyle de
Türkiye'deki 70 milyonluk halkımız gözünü Anayasa Mahkemesi'ne dikerek, bu kararın sonucunu beklemek durumunda kalmıştır. Tabii bu kararlar bundan önceki verdiğimiz, kısaca türban kararı diye adlandırılan ve bugün de iktidarda bulunan AK Parti'nin kapatılmasıyla ilgili dava, bu konuda en önemli iki dava olarak önümüzde bulunmakta idi. Bu arada bu davaların görülme süreciyle ilgili kimi basın organları ve köşe yazarları tarafından her türlü ahlaki ve insani değerler aşılarak çok büyük eleştirilere tabi tutulduk, hakaretlere maruz kaldık. Ben arkadaşlarımın bu konudaki düşüncelerini ve duygularını bir kez yinelemek istiyorum ve bundan dolayı da üzüntülerimizi bir kez daha belirtiyorum: Tabii, bu davaların görülme süreci bu mahkemenin kendi yaptığı program ve planlama çerçevesinde yürümektedir. Biz dışardan gelen eleştiriler, dışardan gelen baskılar sonucunda hiçbir zaman bir programlama bir planlama yapmadık, bundan sonra da yapmayacağız. O nedenle bizim çalışma düzenimiz neyi gerektiriyorsa o çerçeve içerisinde olaylara bakmak durumunda kaldık. Tabii bu önümüze gelen davaların gerek sosyal, gerek ekonomik gerekse siyasal boyutlardaki önemi nedeniyle biz bu davanın bir an önce sonuçlanması gerekliliğini göz ardı edemezdik. Biz de bu ülkede yaşıyoruz ve biz de bu ülkenin sevinciyle ve üzüntüsüyle birlikte hep beraber bunları duyuyoruz. O nedenle bu davanın ne kadar önemli olduğunu, toplumu ne kadar ilgilendirdiğini biz de görmezlikten gelemezdik.''