Logos Shake albümünün şarkıları kadar kapağı da etkileyici.
Haftanın albümünü takdimimdir
İLİŞKİLİ HABERLER
Haftanın albümünü takdimimdir
Adı Lagos Shake. Kapağını gördüm büyülendim. CD player'ıma koyunca kendimden geçtim. Şu ara mesleki deformasyona uğramış ve gereğinden fazla rock dinlemiş olabilirim, belki de ondan. Bu bir proje albümü. Fela Kuti'nin davulcusu olarak tanınan caz müzisyeni Tony Allen'ın projesi. Allen son dönemde Damon Albarn'ın The Good the Bad and the Queen'inde de davuldan sorumlu devlet bakanıydı hatırlarsanız. Pulp'tan Jarvis Cocker, Air, Charlotte Gainsbourg gibi isimlerin albümlerinde boy gösterdi bir de... Tabii tarihi başarılarla dolu bir müzisyeni iki satırda özetlemeye çalışıyorum, o da bu kadar oluyor. Tony Allen'ın tam adı Tony Olapido Allen. Nijerya, Lagos doğumlu. 1984'te Londra'ya taşınana kadar kendi grubuyla ve Fela Kuti'yle çalmış. Babasının dinlediği Yoruba müzikleri, Afrika vurmalıları ve modern sound'ları birleştirmeye kafa yoran çok yetenekli bir müzisyen. Açık fikirli, yetenekli biri. Afrofunk, Afrobeat kelimeleri sizin için bir şey ifade ediyorsa doğru yerdesiniz. Ama deneysel birtakım hareketlere de açık olmak şartıyla. Albüm Allen'ın 2006 tarihli Lagos No Shaking albümündeki şarkıların bir grup remix sanatçısının elinden çıkma, daha şehirleşmiş, evrimleşmiş hali. Ve bunu söylerken kötü bir şey demeye çalışmıyorum. Mesela en tanınmışlarından Carl Craig'in dans anlayışı ne kadar güzel uyum sağlamış buraya. İnsanı koltuğunda otururken tatile çıkaran dub remix'leri de, hafif komik Samba da... Hepsini sevdim.
DAMON DERSİNE İYİ ÇALIŞIYOR
Bir tane Damon Albarn'ımız olsa... Bu albümü dinleyip sevene önerim Damon Albarn'ın birkaç yıl önce Mali'de hayli zaman geçirerek oradaki müzisyenlerle kaydettiği Mali Music albümünü dinlemeleri. Adam Blur gibi Britpop'un en ünlü grubunun kurucusu, solisti, 90'larda gençliği kasıp kavurmuş ve şimdi 42 yaşında kariyerinin olgunluk döneminde. Hala genç görünmeye çalışmıyor, aynı müzikleri yapmaya çalışarak kendini komik duruma düşürmüyor. Tamamen farklı bir boyutta. Yaşının tadını çıkarıyor. 20 yıl önceki şarkılarını çaldığı turnelere çıkmıyor. Ne yapıyor? Müzik. Araştırıyor, çalışıyor, kafasına uygun değerli müzisyenler buluyor ve resmen her çalışmasıyla öttürüyor. Gorillaz da öyle, The Good the Bad and the Queen de, Mali Music de. Ve tabii tüm bunları yazarken ben hala Anadolu'nun müzikal zenginliklerinin heba olup gitmesine yanıyorum. Dünyaya açılıyoruz diye Berlin'deki dönercilere konser veren ve verdirtenleri, bu işlere para yatıranları düşündükçe nerede yanlış yaptığımızı da anlıyorum. Ama kime anlatacağız? Biz tanıtımla kafayı bozmuşuz. Bir değer yaratmanın önemini unutmuşuz. Kendi kendimize çalıp oynuyoruz. Ve tam da bu yüzden dünya bizim müziğimizden mahrum kalıyor. Kimse çıkıp bir Damon Albarn gibi, onun bakışıyla bakmıyor bizim topraklara, bizim müziğe. Tony Allen gibi üstadlarımız yok mu? Var. Ama onları çağdaş bir anlayışla yorumlayacak müzik adamları lazım. Cesur prodüktörler lazım. Bunun için önce bizim komplekslerden arınıp, açık görüşlü olmamız lazım. Sınırların ötesinde kocaman bir dünya olduğunu anlamamız lazım. Bir tane Damon Albarn'ımız olsa diyorum, çok şey mi istiyorum?
İLİŞKİLİ HABERLER
Haftanın albümünü takdimimdir
Yayın tarihi: 13 Temmuz 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/07/13/pz/haber,B55F8388327947858F88C0D913324868.html
Tüm hakları saklıdır.