kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Temmuz 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Lüks yaşıyoruz haberimiz yok

Ayşe Ferhangil
İstisnasız her sabah çıtır çıtır taze ekmeğiniz ile gazeteniz kapınıza geliyor, süt bittiğinde bakkal, kıyma eksik kaldığında kasap sadece bir telefon uzakta. Süpermarket alışverişi dönüşü domates almayı unuttuğunuzu mu fark ettiniz? Mahalle manavınız domatesin en kırmızısını getirmekle kalmıyor bir de torbaya taze gelen kayısıları ekliyor. Düşünün bir de bunları anında ödemeniz gerekmiyor. 'Yaz Deftere' usulü bir tek Türkiye'de işliyor. 'Ne var bunda?' demeyin bizlerin her gün yaşadığımız bu 'rutin' hayat tüm dünyada özellikle de New York, Londra gibi metropolitan şehirlerde sahip olunması çok zor, bir o kadar da pahalı bir lüks! Bakın bizim yaşadığımız türden 'Süper lüks' bir hayat yaşamak kaça mal oluyor.

MANİKÜR BİR SERVET

Hepimize en yakın örnekten başlayayım isterseniz. Dünyada 'Mahmut Efendi' bulmak ne kadar zor bilemezsiniz. Satın aldığınız evin kapıcısı varsa fiyat ikiye katlanıyor. Eğer kiralamak istiyorsanız tek göz bir apartman dairesi için bile bir serveti gözden çıkarmanız gerekiyor. Hem bu kapıcılar ne ekmek getiriyor ne de patlayan ampulünüzü değiştiriyor. Hele de eşlerini size yardıma göndermek emin olun onların aklından bile geçmiyor. Kapıcıyı bir kenara bırakalım. Düşünün süpermarket alışverişinizi yapmış, tüm torbaları kendiniz doldurmuş, hatta onları arabaya taşıyacak biri olmadan yalnız başınıza her şeyi halletmiş olarak eve geldiniz. Tam yemek yapmaya başlayacaksınız ki et suyu eksik. İşte siz Türkiye'de yaşamıyorsanız, bu küçük kutu için tekrar giyinmeli, arabanıza binmeli, süpermarkete gitmelisiniz. Başka yolu yok! Evlere servis hizmeti bakkal, manav ve kasapla da bitmiyor. Türkiye'de manikürcü, ağdacı, kuaför, terzi, kuru temizlemeci ne ararsan evine geliyor. Halbuki yurtdışında bırakın bunların ayağınıza gelmesini, manikürcüye gitmek bile büyük lüks. Manikür pedikür Londra'da 300 YTL'den, New York'ta ise 200 YTL'den başlıyor. Tabii bakım uğruna Çin Mahallesi'ndeki izbe yerlere gitmeye razı oluyorsanız o ayrı. İnanın bana Türkiye'de eve servis sınır tanımıyor. Beymen koleksiyon parçalarını özel müşterilerinin evlerine taşıyor, Vakko mağazada beğendiğiniz parçaları evde denemenize izin veriyor. "Londra'daki Harrods bunun alasını yapıyordur, sen paradan haber ver," demeyin. Türkiye'de sahte çantacı hatta kaçak DVD satan çocuk da mallarını ayağınıza kadar getirip, prezentasyon eşliğinde satıyor. Almak da zorunlu değil. İşte bu servis dünyanın hiçbir yerinde yok! Kebapçısından büfesine, Çin yemeğinden salatacısına kadar neredeyse tüm restoranlar eve servis yapıyor, hatta McDonald's bile gecenin bir yarısına kadar yemeğinizi kapınıza getiriyor. Dünyada muhatap bulduğunuzda şükrettiğiniz eczaneler Türkiye'de 24 saat eve servis yapıyor. Benzin almak için arabadan inmenize, ayakkabı boyatmak için ayakkabınızı çıkarmanıza gerek kalmıyor. İnanın dünyanın hiçbir yerinde böyle hizmet, böyle hörmet kimse görmüyor. Dahası bunların hiçbirinin cumartesisi, pazarı yok. Sektör hiç durmuyor, hizmette cidden sınır tanınmıyor. Bırakın her şeyi bir kenara Boğaz'a nazır keyif yapıp, çimlere uzanmak bedava! 20 liraya ise sandal kiralayıp Boğaz keyfini denizde sürdürebilirsiniz. Bundan büyük lüks mü var? Diyorum ya, lüks yaşıyoruz da haberimiz yok.