Sayın Kültür ve Turizm Bakanımız Ertuğrul Günay beni aradı. Bodrum'daydım, o ise ziyaret etmekte olduğu Macaristan başkenti Budapeşte'de... Ama orada bile yazımı okumuştu, yeşil kaygıma katılıyor ve bana Budapeşte'nin yeşile boğulmuşluğunu anlatıyor, bir ağacın bile değerini bilmek gereğinden söz ediyordu. Elbette mutlu oldum. Ama Bakanımız aslında Aspendos konusu için beni aramıştı. Özetle şu bilgileri verdi: Tarihi Aspendos Tiyatrosu belli bir yıpranma içindeydi. Uzun süreli bir onarıma girecek, bu amaçla ancak önemli klasik müzik konserleri, açılış-kapanışlar için, yılda 10 kadar etkinliğe açılacaktı. Ama onun adından yararlanmak ve yörenin kültür etkinliklerini sürdürebilmek için, tiyatroya 1 kilometre kadar ötede, eski bir futbol alanı olan çorak, ağaçsız bir alana, Anadolu Ateşi şirketi tarafından 4 bin kişilik bir açık tiyatro yapılıyordu. Bunun için hiçbir ağaç kesilmeyecek, tersine dikilecekti. Zeminin kazılması söz konusu değildi, olası arkeolojik buluntuları tahrip etmemek için zemin bir metre kadar yükseltilerek, üzerine prefabrike bir inşaat yapılıyordu. Çevredeki kaçınılmaz hizmet yapıları ise yine prefabrik olarak yapılacaktı. İşte böyle. Bakan bu işi iyice düşünmüştü, kendince doğru buluyordu. Ama doğrusu ben tam olarak tatmin olamadım.
Türkiye gibi bir ülkede imtiyazlar verilir, ama sonra kolay kolay geri alınamaz. Bu yapının çevrede oluşacak eklerle tam bir panayıra dönüşmesini kim engelleyecek? Daha da ötesi, antik alanlarda bu tür yapılaşmalar giderek bir âdet haline gelmeyecek mi? Yarın öbür gün Efes, Bergama gibi yerlere de bunların dikilmesini nasıl engelleyeceğiz? Bakanımızın arkeologları ve de kamuoyunu daha sağlam biçimde tatmin etmesini dilerdim.
Bugünkü Tüm Yazıları
Aspendos'un geleceği üzerine düşünceler
Yayın tarihi: 11 Temmuz 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/07/11/cm/haber,EFD51FA86FE44E85ACC0560CDE7E76D0.html
Tüm hakları saklıdır.