kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 29 Haziran 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Sabah deniz, akşam çöl: Tunus

Figen YANIK
Ülkenin sembolü mavi, kırmızı ve yeşil kapıların ardında neler olduğunu merak edenler için uzun kumsalları, yazın serinleten çölleri, tarihi çarşılarıyla Tunus, keşfe değer..
Kuzey Afrika'nın gizemli ülkesi Tunus, turizme yapılan yatırımların da etkisiyle dünyanın gözde tatil ve kongre merkezlerinden biri haline gelmeye başladı. Kuzeyden Akdeniz, güneyden çöl esintileri arasında binlerce yıldır farklı kültürleri içinde barındırmayı başaran Tunus'u keşfe, gökyüzünden bir balonla dolaşarak başlarsanız, havada çok kalamazsınız... Hemen aşağıya inip beyaz badanalı, mavi pencereli evlerinin, dar sokaklarının arasına karışıp sırlarını çözmeyi, öykülerini dinlemeyi istersiniz. Eski ile yeninin, Doğu ile Batı'nın ve Arapça ile Fransızca'nın bu kadar iç içe olduğu başka bir kara parçası bulabilmek mümkün mü bilinmez, ama sabah denize girip akşam çölde develerin üzerinde gezebilmek Tunus'a özgü... Başkent Tunis başta olmak üzere yedi kentinde havaalanı olan yasemin kokulu bu gizemli ülke, uçakla İstanbul'a sadece iki saat 15 dakika mesafede... Son dakika karar verenler için avantajı da Tunus'un Türkiye'den vize istememesi... Bin 200 kilometrelik sahili olan bu küçük ülkede tatil yapabilmek için yanınıza pasaportunuzu almanız yeterli. Roma döneminden kalma Kartaca'yı, sahil kasabası Sidi Bou Said'i, turistik Hammamet, Sousse'u, medina surlarıyla çevrili Monastır'ı ve çölünü bir haftada gezebilirsiniz. Keşfe, kökleri Romalılara kadar uzanan başkent Tunis'tan başlarsanız, Fransız mimarisinin izlerini taşıyan ve kafelerle sıralanan turistik caddesi Habib Bourguiba'dan geçip tarihi çarşı 'medina'ya ulaşabilirsiniz. Bütün şehirlerde karşınıza çıkacak bu medinalara ilk günden alışmakta fayda var. Çünkü yedinci yüzyıldan itibaren İslamiyet'in bu topraklarda yayılmasıyla yaşam da şehrin kalbi yerine geçen bu çarşılarda başlamış. Duvarlarla çevrili alanda, caminin önünden başlayarak sağlı sollu yayılan dar sokaklarda dükkânlar ve evler sıralanıyor. Küçük dükkânlarda pek çok antikanın yanı sıra hediyelik eşya ve çeşitli tatlılar satılıyor. Tunis şehrinin medinasının tam ortasındaki eski bir Osmanlı konağından lokantaya dönüştürülen Dar Bel Hadj'da yemek molası verirseniz, Tunus mutfağının tadına varabilirsiniz. Acı biber, salça ve zeytinyağıyla yapılan harisası, köfteli menemeni, közde biberi meşvası, peynirli, ton balıklı böreği, karides ve ahtapotundan midenizde yer kalırsa balıklarını da deneyebilirsiniz. Yemekten sonra hazım için nane çayı 'keste' içmek de Tunus'ta bir gelenek... Özellikle kuş üzümlü olanı harika...

MOZAİK CENNETİ
Başkent Tunis'a gelmişten, dünyanın en büyük mozaik koleksiyonunun toplandığı üç katlı Bardo Mozaik Müzesi de görülmeli. Yaklaşık 4 bin 700 metre karelik bir alandan oluşan müzede, Roma dönemine ait mozaikler toplanmış. Ülkenin güneydoğusunun çöl manzaraları ve yarattığı etkiler her yıl binlerce turisti çekmeye yetiyor. Gafsa, Douz, Nefta, Gabes kıyılarına kadar uzanan Jerid bölgesinde, Chott El Jerid adında sığ da bir göl bulunuyor. Birçok oteli olan Tozeur şehri, Sahra'nın başladığı vaha... Nefta da palmiyeleri ve 'ışık parmağı' adı verilen dünyanın en kaliteli hurmalarıyla ünlü... Özellikle ekimkasım aylarında çölde develerin üzerinde dolaşıp, hurma toplamanın tadının başka olduğu söyleniyor.
Haberin fotoğrafları