Türkiye bu yazı da siyaset açısından çok sıcak geçirecek.
Özellikle temmuz ortasından sonra önemli gelişmeler bekleniyor.
AK Parti'nin kapatılıp kapatılmayacağı, TSK'da yeni yönetimin değişimi,
Fethullah Gülen'in ne zaman döneceği meselesi bunlardan sadece birkaçı.
Belki bunlar kadar ön planda görülmese de genel siyaset açısından aslında çok önemli olan bir başka gelişme de DTP içinde yaşanıyor.
Daha önce DTP içinde filizlenen
"şahinler ve güvercinler" arasındaki iktidar mücadelesini ilk biçimiyle vermiştik.
Emine Ayna'nın ön plana çıkmasıyla sonuçlanan bu mücadelenin ikinci raundu 20 Temmuz'daki DTP kongresinde yaşanacak.
Peki, o güne kadar bu süreç nasıl geçecek ?
Kulislerde sürecin bir hayli sancılı geçtiği konuşuluyor.
Her toplantı neredeyse bir iç hesaplaşmaya ve çizgilerin netleşmesine dönüşüyor. En son geçtiğimiz hafta sonu yapılan kongre gündemli bir toplantıya milletvekilleri, parti yöneticileri çağrıldı.
Toplantıyı ilginç kılan, gelenleri Emine Ayna'nın değil,
Mustafa Sarıkaya ve
Kamuran Yüksek'in karşılamasıydı.
Bu başlı başına bir gerilim kaynağıydı.
Aralarında Ahmet Türk'ün de bulunduğu birçok isim bu duruma sert tepki gösterdi. Ama gerilimi artıran asıl gelişme ılımlı kesime yönelik eleştirilerin yöneltildiği bir bildirinin okunmasıydı. Bildiri, kamuoyunun
"Güvercinler" olarak bildiği ılımlı kesimi kafalarına göre basınla ilişkiye girmekle, çizgi dışı bir söylem tutturmakla suçluyor ve disiplin cezası verilmesini istiyordu. Tüm bunlar da sert bir dille anlatılıyordu.
Ilımlıların tepkisi de bir o kadar sert oldu. Ahmet Türk ve arkadaşları bildirinin tamamen yanlış bilgilerle dolu olduğunu iddia etti. Hatta bir üye çok çarpıcı bir yaklaşımı anlattı:
"Biz İstanbul'da çatı partisi görüşmelerine gönderiliyoruz. Grup toplanamayınca da bizler suçlanıyoruz. Peki, Ahmet Bey grup başkanı iken Emine Ayna kaç kez bu toplantılara iştirak etti? Şimdi gösterilen hassasiyet neden o zamanlar gösterilmiyordu? Açık ki, bir şeyler bahane edilerek ve kesindir ki çarpıtılarak hedef haline getiriliyoruz. Bunu kabul etmeyiz."
Parti keskin virajda Bu ortamda kongre sürecinin sağlıklı işlemeyeceğini ileri sürüyor ılımlı DTP'liler...
Ahmet Türk,
Hasip Kaplan, Bengi Yıldız; "Şahinler"e karşı sert tepki veriyorlar. Aynı şeyi
Selahattin Demirtaş da yapıyor. Demirtaş bu kez de tavrını açıkça ortaya koyuyor ve "şahinleri", "taklit, dar ve örgüt siyaseti" yapmakla eleştiriyor.
Aysel Tuğluk'un tüm olanları sessizce izleyip tepki vermemesi ise ilginç bulunuyor.
Parti içinde
"radikal" ve
"demokratik" kesimler olarak nitelenen tarafların mücadelesi bütün hızıyla sürüyor. DTP içinde belki de ilk kez ılımlılar bu kadar kararlı görünüyor. Denilenlere göre, eğer DTP'nin radikalleri
"kapsayıcı, kucaklayıcı bir aday" ortaya çıkartamazsa
Ahmet Türk, "örgüte" rağmen adaylığını ilan edecek. Beklenen, bir orta yolun bulunması.
Bu beklenti ve ılımlıların kararlılığı radikal kanatta ciddi bir kaygıya yol açmış durumda. Ilımlılar kastedilerek, uluorta parti içinde kulislerde şöyle deniliyor:
- "Artık söz geçiremiyoruz. Bu biçimde gitmez. Artık bir an önce her şey netleşmeli." Kongreye kadar bu ayrışmaya bir son vermenin hesapları yapılıyor. DTP içindeki siyasi mücadeleyi yakından izleyen deneyimli bir siyasetçi şöyle diyor:
"Nurettin Demirtaş'la başlayan, Emine Ayna ile devam eden bir siyaset tarzının kabul edilmesini kimse beklemesin. Kürt halkı da bundan bir şey kazanmaz. Ilımlı, diyaloga dayalı, yapıcı bir siyasetle herkes kazanır. Demokratik siyasete göre vizyon oluşturulmalıdır. Ilımlı denilen arkadaşların DTP'yi taşımak istediği duruş budur." DTP özelinde Kürt siyasi hareketi keskin bir viraja giriyor. Ya kendini yenileyerek yeni bir siyasi ufuk açacak ya da klasik gerilim siyasetiyle her zamanki çözümsüzlüğü dayatacak.
Kim bilir belki de bir orta yol bulunur: Mesela Ahmet Türk başkan, Emine Ayna başkan yardımcısı...
Yayın tarihi: 29 Haziran 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/29//haber,FB442E02DCEC448E87762473A4FECA71.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.