CHP bundan 43 yıl önce, 29 Temmuz 1965'te İsmet İnönü'nün Abdi İpekçi'ye verdiği mülakattaki bir cümlesiyle bir günde sola dümen kırdı: "CHP'nin çizgisi ortanın soludur." İsmet Paşa solculuk anlayışını sadece bir kritere dayandırmıştı:
"CHP bünyesi itibariyle devletçi bir partidir ve bu sıfatla elbette ortanın solunda bir anlayıştadır!" Hemen sonra bir kriter daha getirmişti:
"Aslında 'Laikiz' dediğimiz günden beri ortanın solundayız!" Bu kavram kargaşası 10 yıl sonra giderilebildi. Bülent Ecevit liderliğinde 27 Kasım 1976'da toplanan Kurultay'da, parti tüzüğünde 6 Ok'un (Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Milliyetçilik, Laiklik, Devletçilik, İnkılapçılık) yanına "Demokratik Solun 6 İlkesi" eklendi: "Özgürlük, eşitlik, dayanışma, emeğin üstünlüğü, gelişmenin bütünlüğü, halkın kendini yönetimi."
Örgütün 32 yıllık üyesi İşte bu ilkelerle evrensel solla bütünleşti CHP ve kurultayın ardından Sosyalist Enternasyonal'e kabul edildi. O gün bugündür üye. Tabii 12 Eylül dönemi hariç. (Not: CHP'nin yeniden açıldığı 1995'e kadar Sosyalist Enternasyonal'e SHP katıldı. Onun CHP'ye birleşmesiyle bayrak yeniden asli sahibine geçti.)
CHP, Sosyalist Enternasyonal'in sadece kıdemli bir üyesi değil, yönetiminde de söz sahibi: Baykal örgütün 8 başkan yardımcısından biri. Bu sıfatıyla Sosyalist Enternasyonal Prezidyumu'nda yer alıyor. Ancak son yıllarda CHP'nin Sosyalist Enternasyonal'le ilişkilerinde sorunlar ortaya çıktı.
İlk gerilim 3 yıl önce patlak verdi. CHP'nin Kuzey Irak'taki oluşuma yaklaşımı ve bu konudaki politikaları, Kürtler'in yakın dostu İskandinav sosyaldemokratlarını kızdırdı. Onların girişimiyle 2005 sonbaharında Ankara'ya Finlandiya eski Başbakanı Paovo Lipponen başkanlığında bir heyet gönderildi. Baykal yönetiminin soğuk davrandığı heyet olumsuz bir rapor hazırladı ama o günlerde ortaya atılan iddiaların aksine CHP'nin Sosyalist Enternasyonal üyeliğiyle ilgili herhangi bir yaptırım önermedi.
O krizin külleri soğumadan, 2007 başında, sınır ötesi operasyonlara verdiği destek nedeniyle CHP bir kez daha topun ağzına kondu. Talabani ve Barzani'nin tahrikleriyle ve Avrupa'daki Kürt örgütlerinin açtıkları kampanyayla İsveç sosyal demokratları CHP'nin ihracını istemeye başladılar. 29-30 Haziran 2007'de Cenevre'de toplanan Sosyalist Enternasyonal Konseyi'nde sert tartışmalar yaşandı.
Sonra Cumhurbaşkanlığı seçimi krizinde CHP'nin izlediği politikaların estirdiği soğuk rüzgârlar... Ve şimdi de Anayasa değişikliğini Anayasa Mahkemesi'ne götürmesi ve AK Parti hakkındaki kapatma davasındaki tutumu nedeniyle CHP'nin sosyal demokratlığını tartışmaya açan ve epeyce körüklenen kriz...
CHP topun ağzında mı? Bu son gerilim Sosyalist Enternasyonal'i yarın Atina'da başlayacak kongresinde CHP'nin üyeliğinin dondurulması veya ihracı gibi radikal kararlar almaya götürür mü? Sanmıyoruz. Bunun için oy hakkına sahip 104 partinin üçte ikisinin desteği gerekiyor. Kolay değil.
CHP'yi kınayan bir bildiri yayınlanmasını da beklemiyoruz. Örgüt geleneğinde pek yok.
En fazla Baykal'ın yeniden başkan yardımcılığına seçilmesi önlenebilir. Tek listeyle seçimlere gidildiği ve başkan Yorgo Papandreu'nun CHP ile sıkıntısı olmadığı için, o da tartışmaya açık.
Son bir nokta: Bir an CHP'nin ihraç edildiğini varsayalım. O durumda Türk solunun temsilciliği, gözlemci üye (Oy hakkı yok) statüsündeki DTP'ye kalacak! Yanlış anlaşılmasın; tespit olarak söylüyoruz. Kitlesel desteği olmayan, ayrıca sosyal demokratlığı kuşkulu (Esin kaynağı olan İmralı'daki zat Stalinci çizgide!) bir parti Türk solunu temsil edebilir mi? Sosyalist Enternasyonal böyle bir şeyi kabullenebilir mi? Asla mümkün değil.
Ama tüm bu çalkantıların bir faydası olur: CHP kendini anlatmanın, ötesi kendini yenilemenin ne denli ivedilik kazandığı görebilir. Onu da yarın ele alalım..
Yayın tarihi: 29 Haziran 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/29//safak.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.