kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 24 Haziran 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

"Siyasetten kimin çekileceğine millet karar verir"

AJANSLAR
Yeni Haber
Başbakan Erdoğan, partisinin Meclis Grubu'nda açıklamalarda bulundu. Başbakan Erdoğan, "Son günlerde bazı siyasetçileri hayretle izliyorum. Yargı süreci sona ermeden siyaseti tanzim etme yoluna gidiyorlar. Kim bunlar? Partisini yüzde 18'den yüzde 8'e indirdikten sonra siyasetten çekiliyorum diyerek yine siyasette rol almaya devam edenler. Şimdi Başbakan siyaset sahnesinden çekilsin diyor. Siyasetten kimin çekileceğine millet karar verir millet" diye konuştu.

Erdoğan, isim vermeden MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, ''Başbakan bir bilen olarak kenara çekilsin'' sözüne de ''Milletin yüzde 47 oy verdiği bir partiye ve liderine bu tür gayrı meşru teklifler yapmak ne milli, manevi değerlerimize sığar, ne evrensel demokratik değerlere...
Bunun adı açıkça mezar soygunculuğuna tevessül etmektir'' yanıtını verdi.


AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep ayyip Erdoğan, ''Biliyorum ki yarın sadece 70 milyon insanımız değil, yüz milyonlarca dost ve kardeşimiz de takımımızı destekleyecek, takımımızın galibiyeti için dua edecektir'' dedi.

Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmaya, ''Milletimizin tatlı bir heyecanla beklediği yarı final karşılaşmasının arifesinde bir araya gelince söze futbolla başlamak, milli takımımızla başlamak kaçınılmaz oluyor'' sözleriyle başladı.

Şu anda Türkiye'nin her yerinde, gurbetçilerin yaşadıkları ülkelerde, kalbi Türkiye ile birlikte atan dost ve kardeş coğrafyalarda bu heyecanın, bu coşkunun yaşandığını anlatan Erdoğan, ''Avrupa Futbol Şampiyonası'nda milli takımımızın bugüne kadar yapmış olduğu mücadele, almış olduğu sonuçlar geçen hafta da ifade ettiğim gibi her türlü takdirin üzerindedir'' diye konuştu.

Türk milli futbol takımının tarihinde ilk kez Avrupa Şampiyonası'nda yarı finale yükselmesinin büyük bir mutluluk olduğunu belirten Erdoğan,
şunları söyledi:

''Ancak bizi daha çok sevindiren, Türkiye'nin mücadele azmiyle galibiyete yönelik güçlü inancıyla kararlılığıyla isminden söz ettirmesi, gündeme oturmasıdır. Milli formayı taşıyan evlatlarımızın maçın son saniyesi tamamlanıncaya, son düdük çalıncaya kadar sürdürdükleri olağanüstü mücadele, bütün dünyaya anlamlı bir mesaj vermiştir. Biliyorsunuz, Hırvatistan ile oynanan çeyrek final maçının heyecanını Viyana'da futbolcularımız, teknik heyetimiz, Türkiye'den ve dünyanın her köşesinden gelen taraftarlarımızla birlikte hep beraber yaşadık. Bu tarihi maçı, futbol tarihinde örneğine rastlanmayan, bu büyük mücadeleyi
unutmamız mümkün değildir.

Hem teknik heyetimiz, hem sporcularımız, hem federasyon yetkililerimiz orada Türkiye'nin de ötesine taşan, aynı duyguda buluşan, aynı hissiyatı paylaşan çok daha büyük bir coğrafyayı temsil ettiklerinin bilincinde hareket ettiler. Türk milli takımının bu turnuva boyunca ortaya koyduğu performans, bugüne kadar herhangi bir uluslararası spor organizasyonunda görülmemiş bir inancın, bir direncin, bir bilincin eseridir. Bu performans, özelde futbol, genelde spor hakkında kafa yoran, fikir üreten, sonuçlara ulaşan zihinleri, her şeyi yeni baştan düşünmeye sevk edecek bir niteliğe, bir farklılığa sahiptir.''

''ALMANYA KARŞISINDA BAŞARILAR DİLİYORUM''

Erdoğan, zor şartlara, büyük eksikliklere ve dezavantajlara rağmen maçlarını büyük bir inançla kazanan milli takımın, dünya üstünde zorluklara rağmen başarmak zorunda olan bütün insanların ilham kaynağı olacağını söyledi. Başbakan Erdoğan, yarın ortaya çıkacak sonuç ne olursa olsun bugüne
kadar ortaya koydukları mücadele için göğsünde ay yıldız taşıyan milli takımın her ferdine, millet adına, şahsı adına şükranlarını sunduğunu
bildirdi.

Almanya karşısında milli takıma başarılar dileyen Erdoğan, şöyle devam etti:''Biliyorum ki yarın sadece 70 milyon insanımız değil, yüz milyonlarca dost ve kardeşimiz de takımımızı destekleyecek, takımımızın galibiyeti için dua edecektir. Temenni ediyorum ki yine başaracaklar, milletimizi yine sokaklara dökecekler.Bu coşkuyu sadece ülkemizin şehirlerine değil, Avrupa'nın, Asya'nın, Afrika'nın şehirlerine ve dünyanın hemen her köşesine de yayacaklar. Kalbimiz, duygularımız, dualarımız onlarladır.Ancak, bir uyarıda bulunmadan da geçemeyeceğim. Her zafer sonrasında bazı vatandaşlarımızın sözüm ona kutlama yaptığını düşünerek silaha sarılması büyük bir talihsizliktir, büyük bir yanlıştır, kabul edilemez bir durumdur.

Hiç kimsenin, milletçe yaşadığımız böyle büyük bir coşkuya gölge düşürmeye, sevincimizi kursağımızda bırakmaya, bize böyle acılar yaşatmaya hakkı yoktur, olamaz. Türk milleti galibiyeti sevinçle kutlamasını da mağlubiyetten sağduyu içinde dersler çıkarmasını da iyi bilmek durumundadır. Mutluluk anını, acı ve hüzne çevirmeye kimsenin hakkı yoktur.Hiçbir sevinç, hiçbir zafer insan hayatından daha önemli değildir, olamaz. Dünyadaki hiçbir başarının bir insanı kaybetmenin acısını dindiremeyeceğini herkes bilmek, anlamak zorundadır.''

''MAGANDALIK...''

Hiçbir sevinç ve coşkunun, şiddetin gerekçesi ve mazereti olamayacağına işaret eden Erdoğan, ''Yasalarımız bunu suç saydığı gibi, böyle bir kabalık, hatta magandalık, insanlığa da sığmaz'' dedi.Ne milletin ne de anne-baba yüreklerinin bu acıları hak ettiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bunu yapanlar kusura bakmasınlar; cehaletinizin, kabalığınızın bedelini bu millete ödetemezsiniz. Böyle milli duyguları en güzel biçimde yaşayalım, yüreklere ateş düşürmeyelim, vicdanları kanatmayalım.Bu yüzden yarın akşam yarı final maçından sonra ve inşallah Pazar günü final maçından sonra tüm vatandaşlarımın sağduyu içinde, yasalara saygı içinde, milletimizin karakterine uygun bir biçimde kutlama yapmasını özellikle rica ediyorum.

Viyana'ya adım attığımız ilk andan en son ana kadar gördüklerimiz, yaşadıklarımız, Türkiye'nin ne kadar büyük bir ülke olduğunu, nasıl aydınlık bir geleceğe doğru ilerlemekte olduğunu bize bir kere daha hissettirdi. Her insanımızın gözlerinde o aydınlığı, o ışıltıyı, o inancı bir kere daha görmenin mutluluğunu doya doya yaşadık. Bir kere daha inandık ki bu ülkenin geçmişine yakışır zenginlikte bir geleceğe doğru çıktığı yolculuk, geriye asla döndürülemeyecek mukadder bir yolculuktur.Bu ülkenin insanlarının kalplerindeki ülke sevdasını, medeniyet şuurunu, gelişme iradesini göremeyenler her zaman yanlış hesap içinde olurlar.En zor zamanlarda, en ağır şartlarda şahlanıp ayağa kalkmak, hiçbir şeyden yılmamak, yorulmamak, sabırla, dirayetle hedeflerimize doğru yürümeye devam etmek bu milletin hamurunda var.Ben bu ortak ruhu, bu duygu birliğini göğsünde ay yıldız taşıyan sporcularımızda da 70 milyon vatandaşımızda da görüyorum. Geleceğe dair umutlarımı artıran da işte bu duygu birliğimizdir.İsterdim, ülkemden bazı anlayışı temsil edenlerin Avusturya sokaklarındaki o gurbetçilerimizin el ele, omuz omuza nasıl bir dayanışma içinde olduklarını...''

''HİÇ BİR BAŞARI TESADÜF DEĞİLDİR''

Başbakan Erdoğan, bu tür sportif başarıların, milletin duygu birliğini perçinlediğini, birlik ve beraberlik ruhunu güçlendirdiğini belirterek, ''Bu başarıdan mutlu olmamak, bu sevinci paylaşmamak mümkün müdür?'' diye konuştu.70 milyon insanın bu mutluluğun ortağı, bu başarının pay sahibi olduğunu bildiren Erdoğan, ''Büyük millet olmanın gereği böyle güçlü bir duygu birlikteliğine sahip olmak, tek yürek olarak çarpabilmektir. İnşallah bu tür başarılar, birlik ve beraberliğimizi daha da perçinler, bizi birbirimize daha da yakınlaştırır, sevinçte ve tasada bir ve beraber olduğumuz gerçeğini hepimize daha iyi hissettirir'' dedi.

''Hiçbir başarı tesadüf değildir'' diyen Erdoğan, her başarının altında büyük bir altyapı hazırlığı, ciddi bir donanım, disiplinli bir çalışma bulunduğunu söyledi.Erdoğan, şöyle konuştu:

''2002 yılında bu yana hayatın her alanında yaşamakta olduğumuz değişimin bizi çok sevindiren göstergelerinden biri, sportif alanda elde edilen başarılar ve spor altyapısı noktasında sağlanan büyük atılımdır.Hükümet olarak spora büyük bir önem veriyoruz, gençlerimizin doğru istikamette gelişmeleri, kötü alışkanlıklar edinmemesi, zararlı ortamlardan korunmaları için sportif imkanların gelişmesi hayati önemdedir. Hedefimiz, sporu yaygınlaştırmak, bir yaşama biçimi haline getirmek, her spor dalında dünyaya örnek olacak sporcular yetiştirmektir. Bu amaçla; spor teşkilatımızı yeniden yapılandırma çalışmalarımız hızla devam ediyor. Tesisleşmeye hız veriyoruz, Kayseri, Antalya ve Rize illerinde stat inşaatları devam ediyor. Konya, Bursa ve birçok ilimizde de statlar yapacağız. 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası için, Ankara ve İstanbul'da 10 biner kişilik modern kapalı spor salonları inşa edilecek. Bu
tesisleşme atılımının geçen zaman zarfında örneklerini verdik, aynı hızla devam edeceğiz.''

SPORCULARA SAĞLANAN İMKANLAR

Şehirlerde kapalı spor salonları, yüzme havuzları, atletizm pistleri gibi gençliğin ihtiyacı olan spor alanlarının, ulaşılmaz olmaktan çıkacağını bildiren Erdoğan, spor alanında önemli yasal düzenlemeler yaptıklarını da hatırlattı.Başbakan Erdoğan, spor yönetiminin özerkleşmesi, sporda şiddetin önlenmesi ve sponsorluk ile ilgili düzenlemelerin yasalaştırıldığını anlatarak, spor kulüplerinin birikmiş vergi ve sigorta borçlarının uzun süreli olarak yapılandırıldığını ifade etti. Sporculara ödenen ücretlerden alınan vergilerin indirildiğini de hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Sporculara 38 yaşına kadar askerliklerini erteleme imkanı sağlandı, bu sayede kariyerleri de kesintiye uğramamış olacak. Yine ülkesine
hizmet eden başarılı sporcularımıza Devlet Sporcusu unvanı verilmesi konusunu dün Bakanlar Kurulumuzda görüştük, karara bağladık. Bugün bu
konu Genel kurulda görüşülecek. İnşallah, 19-21 Kasım 2008 tarihlerinde konuya önemli açılımlar kazandıracağına inandığımız 6. Spor Şurası
toplanacak.

Spor teşkilatlarının yeniden yapılandırılması, spor kültürü ve sporla eğitim, sporda sağlık ve sosyal güvenlik, engelliler ve spor, spor
hukuku gibi konular bu Şura'da görüşülecek.Bilindiği gibi ülkemiz son dönemde bir çok uluslararası spor organizasyonunu başarı ile gerçekleştirerek büyük takdir kazanmıştır. Cumhuriyetimizin 100. yılına doğru, 2020 yılında düzenlenecek Olimpiyatlara da bu çerçevede Türkiye'de ev sahipliği yapmak istiyoruz, bunun için gerekli çalışmalar çok yönlü olarak yapılacak, bu konuda da umutluyuz. Bütün bu gayretler gençlerimizin çocuklarımızın önüne doğru örnekler koyabilmek, onları spora, sportif ruhun erdemlerine yönlendirebilmek içindir...İnşallah Türkiye'nin genel gelişimi içinde önümüzdeki dönemde sportif alanda çok daha birleştirici, bütünleştirici, hepimizi sevince boğan başka başarılar, başka zaferleri de hep birlikte yaşayacağız.''

''İYİ OLACAK DÜŞÜNÜ GÖRDÜM''

Başbakan Erdoğan, Grup Toplantısı için Meclis'e geldiği sırada 85 yaşlarındaki Ömer Uçar ile karşılaştı.Uçar, Erdoğan'a sarılarak ''Allah seni başımızdan eksik etmesin. İyi olacak düşünü gördüm'' dedi.Uçar'ın ağlamaksı konuşması karşısında Başbakan Erdoğan, bir süre Uçar'ın sakalını sıvazladı. Erdoğan, Uçar'a ''Eksik olmayın'' karşılığını verdi.Ömer Uçar, gazetecilere, hasta ve paraya ihtiyacı olduğunu belirterek, Başbakan Erdoğan ile daha önce tanışmışlığı olduğunu, Başbakan'ın hastalığından haberdar olduğunu kaydetti.


AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, son günlerde bazı siyasetçileri ''hayretle, ibretle izlediklerini'' belirterek, ''Yargı sürecinin sonuçlanmasını beklemeden, kendilerini Anayasa Mahkemesinin yerine koyup şimdiden yargısız infazlar yapıyorlar, hesap kesiyorlar, siyaseti tanzim edecek teklifler getiriyorlar'' dedi.

Erdoğan, isim vermeden MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, ''Başbakan bir bilen olarak kenara çekilsin'' sözüne de ''Milletin yüzde 47 oy verdiği bir partiye ve liderine bu tür gayrı meşru teklifler yapmak ne milli, manevi değerlerimize sığar, ne evrensel demokratik değerlere... '' yanıtını verdi.

Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, gündemdeki konulara değindi. Geçen hafta yurt içinde ve dışında önemli temaslarda bulunduğunu, önemli açılışlar gerçekleştirdiklerini anlatan Erdoğan, milli maç vesilesiyle gittiği Avusturya'da, bu ülkenin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı ile ikili görüşmeler yaptığını anımsattı. Görüşmelerde Türkiye'nin AB'ye katılım sürecini değerlendirdiklerini, Türkiye-Avusturya ilişkilerini ele aldıklarını kaydeden Erdoğan, katılım reform sürecindeki kararlılıklarını ifade ettiklerini söyledi. Erdoğan, Birlik üyesi olsun ya da olmasın kiminle görüşürse, AB'ye katılım sürecini, sürecin bölge ve dünya barışına, medeniyetlerin barışına katkılarını anlattıklarını ifade etti.

Geçen hafta Trabzon ve Batman'da açılışlarda bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, Trabzon'da açılışını yaptığı alışveriş ve yaşam merkezinin, kendi alanında Karadeniz Bölgesinin en büyük yatırımı olma özelliğini taşıdığını ve yaklaşık 2 bin kişiye istihdam alanı açtığını söyledi.

''REKABETİN İÇİNDE YER ALDIK''

Uluslararası yatırımların; her ülkenin kalkınması, istihdam, üretim, ihracat için çok büyük anlam ve önem ifade ettiğini belirten Erdoğan, dünyanın her ülkesinin, küresel yatırımları kendi ülkesine çekmek için kıyasıya bir mücadele verdiğini söyledi. Erdoğan, ''Türkiye olarak biz de bu rekabetin içinde yer aldık ve çok şükür tarihi nitelikte başarılara da imza attık'' dedi.

Geçen hafta İstanbul'da 18 uluslararası şirketin üst düzey yöneticileriyle, 5. Yatırım Danışma Konseyi'ni gerçekleştirdiklerini anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Önceki dört toplantıda olduğu gibi bu toplantıda da başından sonuna kadar Konseyin başkanlığını yürüttük. Toplantılar aynı kararlılık ve ciddiyetle devam etti. İnanıyorum ki ülkemiz ekonomisinin kalkınmasında gelişmesinde bu çalışmalarımızın çok farklı ve anlamlı bir yeri var. Şirketlerin yöneticilerini tek tek dinledim, eleştirilerini, önerilerini, tavsiyelerini not ettim. Önceki toplantılarda alınan kararları gözden geçirdik, mevcut durum değerlendirildi, geleceğe ilişkin önerilerini aldık. Her bir yatırımcıdan duyduğumuz şu: 'Türkiye için istikrar ve güven çok çok önemlidir, istikrar ve güven devam ettiği sürece, Türkiye küresel yatırımları çekmeye de devam edecektir. Biz de Türkiye'deki yatırımlarımızı genişleşmeye ve geliştirmeye devam edeceğiz.' Bunu onlar söylüyor. Her bir yatırımcı, Türkiye'nin küresel yatırımları çekmedeki başarısını hayranlıkla, övgüyle, takdirle dile getirdi.''

''BATMAN'IN ÇEHRESİNİ DEĞİŞTİRDİK''

Hafta sona Batman'da bir dizi açılış gerçekleştirdiğini bildiren Erdoğan, 2006 yılı Kasım ayında kentteki sel felaketinde 11 kişinin hayatını kaybettiğini, yüzlerce evin oturulamaz hale geldiğini anımsattı.

Afetin hemen ardından bölgeye ulaştıklarını, acil olarak alınması gereken önlemleri aldıklarını, ilgili kurumları çalıştırmaya başlattıklarını, ihtiyaç sahiplerinin, mağdurların yaralarını sardıklarını anlatan Erdoğan, evini kaybeden vatandaşlar için TOKİ'nin afet konutları inşasına başladığını, bir buçuk sene gibi kısa bir sürede bin 237 afet konutun bitirildiğini ve Cumartesi günü bu konutları hak sahiplerine dağıttıklarını söyledi.

Bunların, Türkiye'nin geçmişte şahit olmadığı manzaralar olduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:

''Şehir merkezinden konutların olduğu bölgeye kadar yolların altyapı ve üst yapısına varıncaya kadar hepsi TOKİ tarafından yapıldı. Asfaltlandı, yaya kaldırımlarına varıncaya kadar her şey yapıldı. Deprem, sel, yangın felaketi olur, geçmişte bunu en son Ankara duyardı. Bırakınız acil müdahaleyi, yıllar geçmesine rağmen o bölgelerin, illerin, mağdur vatandaşlarımızın yaralarının sarılmadığını görürdünüz. Nitekim biz iktidara geldiğimizde, bu şekilde kararı alınmış ama yapılamamış afet konutlarıyla ilgili verilmiş sözleri biz yerine getirdik. 5, 10 yıl, hatta daha fazla süre devam eden afet konutları inşaatlarını hatırlıyoruz. 'Devlet vatandaşına uzak olamaz, devlet vatandaşının mağduriyetine ilgisiz, alakasız kalamaz' dedik. Küçük ya da büyük, her felaketin ardından bütün imkanlarımızı seferber ettik. Bunu Bingöl'de, Erzurum'da görürsünüz, hepsinde bunu ispatladık. Kısa, orta, uzun vadede yapılması gerekenleri tespit ettik ve tamamını da çok şükür yaptık, bitirdik, hak sahiplerine teslim ettik. Burada da okullarıyla, sosyal donatı alanlarıyla alışveriş merkezleriyle hepsi birlikte gerçekleştirildi.''

Batman'da sadece afet konutlarını değil, Sağlık ve Milli Eğitim Bakanlığı ile bazı belediyelerin gerçekleştirdiği tesisleri açılışını yaptığını belirten Erdoğan, Organize Sanayi Bölgesi'nde 17 fabrikanın açılışını yaptıklarını, 20 fabrikanın da temelini attıklarını kaydetti.

''TARİHİ ESERLERİN HİÇBİRİ KAYBEDİLMEYECEK''

Erdoğan, 5.5 yıl önce Batman'a gittiğinde, önceki hükümetler tarafından yapılmış, yaptırılmış hangi eserlerin olduğunu sorarak, ''Batman il yapılmış, bir de plaka numarası verilmiş ve bunun dışında hiçbir yatırım yapılmamış. Beş buçuk yılda Batman'ın çehresini değiştirdik, manzarasını değiştirdik, bölgede umut vadeden, gelecek vadeden yeni bir ili adeta sıfırdan inşa ediyoruz, etmeye devam ediyoruz'' dedi.

2012 itibariyle GAP'ın da tamamlanmasıyla Batman'ın, bölgenin diğer illeri gibi yıldızı parlayan, üreten, katma değer sağlayan, ülke geneline gıda, istihdam üreten, ihracat yapan il haline geleceğini anlatan Erdoğan, şunları söyledi:

''Aynı gün Ilısu'ya gittik, Hasankeyf'i dolaştık. Ilısu Barajı ile alakalı çalışmaları yerinde denetledik. İnşallah Ilısu Barajıyla birlikte bölgedeki kuraklık sıkıntısı büyük ölçüde aşılmış olacaktır. Ciddi bir enerji kaynağını Ilısu Barajından elde edeceğiz. Hasankeyf ile ilgili, oradaki tarihi ve kültürel değerlere yönelik olumsuz propagandalar da cevabını en güzel şekilde bulacaktır. Çünkü oradaki tarihi eserlerin hiçbiri inşallah kaybedilmeyecek. Bunun yanında Hasankeyf ilçesi ise şu anda bulunduğu yerden çok daha güzel bir yere taşınmak suretiyle, orada yerel mimariye uygun olarak vatandaşlarımız konutlarına yerleştirilecek, adeta denize nazır bir Hasankeyf oluşacaktır, o bölgede.''

''MİLLETTEN KIRMIZI KART GÖREN...''

Erdoğan, son günlerde bazı siyasetçileri ''hayretle, ibretle izlediğini'' belirterek, ''Yargı sürecinin sonuçlanmasını beklemeden, kendilerini Anayasa Mahkemesinin yerine koyup şimdiden yargısız infazlar yapıyorlar, hesap kesiyorlar, siyaseti tanzim edecek teklifler getiriyorlar. Böyle bir anlayışı hukuk da kaldırmaz, siyaset de kaldırmaz, milletin vicdanı ise hiç kaldırmaz'' dedi.Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Kim bunlar? Partisini yüzde 18'lerden yüzde 8'e düşüren, seçim sonrasında 'siyaseti bırakıyorum' deyip, yeniden sahneye çıkan siyaset erbabı... Hani, milletten kırmızı kart gören, milletten 'kenara çekil' talimatı alan ama yerinden kımıldamayanlar var ya işte onlar söylüyor bunları. Ne diyorlar, 'Başbakan bir bilen olarak kenara çekilsin.' Eee? Oysa demokratik siyasette kimin kenara çekileceğine, kimin ülkeyi yöneteceğine millet karar verir, millet... Anlamak mümkün değil. Siz kim oluyorsunuz? Bu yetkiyi size kim veriyor? Eğer millet size böyle bir yetkiyi vermişse, aldığın oy ortada. Demek ki böyle bir yetkin yok. Sen böyle bir şeyi nasıl ağzına alırsın? Bu bir defa siyasi etikten tamamen uzak olma anlayışıdır. Önce siyasi etikten bir nasibinizi alın. Eğer birileri kenara çekilecekse, bunu söyleyecek olan da millettir. Sizin böyle bir yetkiniz de yok.

Nitekim 2002 seçimlerinde bazı liderlere, 'siz kenara çekilin, siz Meclise girmeyin' dedi millet. Partisine 10 puan kaybettirip Meclis dışı bırakan bu liderler, milletin 'kenara çekil' mesajını algılamakta zorluk çektiler. Hatta 'çekiliyorum' dedikleri halde dönüp dolaşıp yine sahne aldılar. Milletin yüzde 47 oy verdiği bir partiye ve liderine bu tür gayrı meşru teklifler yapmak ne milli, manevi değerlerimize sığar, ne evrensel demokratik değerlere sığar. ''

''ACZİYETİNİZİ ÖRTMEK İÇİN FEDAKARLIK BEKLEMEYİN''

AK Parti'nin Türkiye'ye yaptığı en büyük katkılardan birinin siyaseti normalleştirmek, siyasete kalite kazandıracak bir siyaset tarzı geliştirmek olduğunu vurgulayan Erdoğan, ''Siyasetin normalleşmesi; demokratikleşmesindedir, sağlıklı bir şekilde doğal mecrasında ilerleyebilmesindedir'' diye konuştu.

Antidemokratik eğilimler ve vesayetçi yaklaşımların, dayatmacı projelerin, siyasetin normalleşmesine değil, anormalleşmesine hizmet ettiğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

''Siz rakibinizin bileğini bükecek bir siyaset yapamayacaksınız, daha başarılı bir performans gösteremeyeceksiniz, milletin gönlünde yer edinemeyeceksiniz, ondan sonra 'önümüzden çekilin' ricasında bulunacaksınız. Siyaset, rakiplerinizden ricada bulunarak, merhamet dileyerek yapılmaz, siyaset milletin gönlünü kazanarak, çok çalışarak, adım adım Anadolu topraklarını dolaşarak bir vizyon ortaya koyarak yapılır. Lütfen acziyetinizi örtmek için fedakarlık beklemeyin, siz de çalışın, siz de karış karış Türkiye'yi gezin, siz de milletin teveccühünü kazanacak işler yapın. Siyaset sahnesinde bileğini bükemediklerinden başka yollarla kurtulmaya çalışmayın. Bu; CHP tarzı siyasettir. Çaresizliğin, kendine duyulan güvensizliğin bir tezahürüdür. Biz, 'Her şey Türkiye' diyerek yola çıktık, aynı ruhla, aynı inançla yolumuza devam ediyoruz.''