"Dava Avrupa'yı endişelendiriyor"

AK Parti hakkındaki kapatma davasıyla ilgili olarak Türkiye'nin sağduyulu davranmasını isteyen Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Başkanı Lluis Maria de Puig, Anayasa Mahkemesi'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Venedik Komisyonu ilkelerine uygun karar almasını beklediklerini söyledi. Dün Fransa'nın Strasbourg kentindeki Avrupa Konseyi'nde basın toplantısı düzenleyen Puig, 26 Haziran Perşembe günü "Türkiye'de demokratik kurumların işleyişi" konusunda özel bir oturum düzenleneceğini hatırlatarak, "Bu kararı, zor ama oybirliğiyle aldık" dedi. Bu tartışmada AK Parti hakkında açılan kapatma davasının da gündeme geleceğini ifade eden Lluis Maria de Puig, "Amacımız, Türkiye'nin içişlerine karışmak değil, bir mesaj vermek ve AKPM'nin konuya ilişkin hissiyatını dile getirmek. Türkiye'de hem halkın, hem de hukukun iradesinin korunmasına, bu konudaki tartışmalara olumlu katkıda bulunmak istiyoruz'' dedi.

'MÜDAHALE DEĞİL'
Bir gazetecinin, "Dava sürerken AKPM'nin oturum düzenlemesi müdahale değil mi" sorusu üzerine, Puig şunları söyledi: "Aralarında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de bulunduğu 70'e yakın siyasinin yasaklanması istendi. Türkiye Avrupa Konseyi'ne üye bir ülke ve bu davanın sonuçları bizi endişelendiriyor. Dikkatli olmamız gerekiyor. Çünkü Türkiye'de, ortada bir seçim sonucu var, bir de anayasa ile ilgili tartışmalar var. Bizim Türkiye'den beklentimiz, aklın ve sağduyunun hâkim olduğu kararların alınması. Biz Türkiye'nin iç işlerine karışmak değil, yardım etmek istiyoruz ve bu yüzden bu oturumu düzenlemek istiyoruz. Krizleri beklemek yerine, olaylar gelişirken, görüşlerimizi aktarmak niyetindeyiz.'' AKPM'nin perşembe günkü "Türkiye'de demokratik kurumların işleyişi" başlıklı acil bir oturumunun ardından AKP'ye karşı açılan davaya ilişkin Konsey'in görüşü açıklanacak. Türkiye için büyük önem taşıyan oturumda, aynı zamanda Anayasa Mahkemesi'nin türban kararını iptal etmesi, ordu-sivil ilişkileri ve laiklik konularına da değinilmesi bekleniyor. Kaynaklar, toplantı sonucunda, daha önce Avrupa'nın birçok kurumundan yapılan, "demokrasi" ve "seçmenin kararına saygı duyulması" yönündeki çağrıların da yineleneceğinin altını çiziyor.