Sevan Nişanyan'ın zerrece bilimsel değeri olmayan ama bazı çevrelerce göklere çıkarılan "Yanlış Cumhuriyet" adlı sözde araştırmasının mı dolduruşuna geldi? Kendilerini tanımlarken Atatürkçülük karşıtlığını kimliklerinin ilk özelliği olarak sayan neo-liberal aydınların mı etkisinde kaldı?
Gündem yaratmak veya gündem değiştirmek sevdasına mı düştü?
Veya çok daha özel nedenleri mi var?
Bilmiyoruz... Ama AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, devrimlerle hesaplaşma izlenimi veren çıkışı için muarızlarına göre daha uygun, dostlarına göre ise daha kötü bir zaman seçemezdi.
Özel alan açısından Önce iki noktayı aydınlatmakta yarar görüyoruz:
1- Fırat her ne kadar öyle bir imada bulunmasa da, kişisel dünyasında Atatürkçü olmak zorunda değil. Bu ülkedeki yüzbinlerce, kim bilir belki de milyonlarca kişi gibi. Ancak bu onun Cumhuriyet ve sevgili Atatürk'ün karşıtı olduğu anlamına gelmez. Tam tersine, gerek ailesinin geçmişi, gerekse adını taşıyan internet sitesindeki fotoğraf, onun Mustafa Kemal Atatürk'e en azındansamimi saygısını anlamaya yeterli olacağını düşünüyoruz.
Dengir Mir Mehmet Fırat'ın dedesi Hacı Bedir Ağa, Milli Mücadele'de Atatürk'ün yanında yer aldı. Yine Atatürk'ün isteğiyle ilk üç dönem milletvekili seçildi. Cumhuriyet'i kabul ve ilan eden İkinci Meclis kadroları arasında o da vardı.
Hacı Bedir Ağa'nın, Şeyh Sait isyanının (Hayır, asla bulaşmadı) ardından hükümetin hiçbir ayrım gözetmeden tüm aşiret reislerini Batı'ya sürmesi kararından sonra Ankara'yla arası açıldı.
Kim bilir belki de bu ayrılık öncesi döneme gönderme yapmak için Dengir Mir Mehmet Fırat, internet sitesini Atatürk'ün kalpaklı fotoğrafıyla süsledi. Cumhuriyet'in ilan edildiği ama kendi ifadesiyle "Travma" yaratacak devrimlerin henüz düğmesine basılmadığı yılların Atatürk'ünün fotoğrafıyla.
2- Fırat yine kişisel dünyasında Cumhuriyet devrimlerini desteklemek zorunda da değil. Bu ülkedeki milyonlarca kişi gibi. O yüzden tekke ve zaviyelerin kapatılmasını, harf devrimini, şapka devrimini eleştirmesini, bireysel duruşunu çoğulculuk, demokrasi, farklı düşünme özgürlüğü adına hüzünlü bir anlayışla karşılamaktan öte bir hakkımız olamaz.
Ancak... Dengir Mir Mehmet Fırat'ın kişisel görüşlerini kamusal alanda etkili kılabilecek iki şapkası daha var: Kamusal alan açısından * O üç dönemdir milletvekili. 1999'da Adıyaman'dan, 2002'de Mersin'den, 2007'de Adana'dan milletvekili seçildi. Ve üç dönemin de başında yemin etti: "... Demokratik ve laik Cumhuriyet'e ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma... Büyük Türk Milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim."
* O aynı zamanda AK Parti Genel Başkan Yardımcısı. Yani iktidar partisinin iki numaralı yetkili ve sorumlularından biri. AK Parti'nin Programı'nda ise aynen şöyle deniyor: "Partimiz Atatürk ilke ve inkılaplarını, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarmanın en önemli vasıtası olarak algılar ve bunu toplumsal barışın bir unsuru olarak görür."
İşte Fırat'ın açmazı veya ikilemi burada başlıyor: En hafif ifadeyle mesafeli durduğu Atatürk devrimlerine milletvekili olarak bağlı kalacağına yemin ediyor. Türk toplumunda travma yarattığını iddia ettiği Atatürk ilke inkılaplarını, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı sıfatıyla "Toplumsal barışın unsuru" olarak kabullenmek zorunda kalıyor. Fırat aslında çifte kişilikli Türk aydınının zaman zaman travmalarla dışa vuran şizofrenisini, trajik takiyyesini sergiliyor.
Zaten takiyye de insanlık tarihine bu coğrafyanın bir armağanı değil mi?
Yayın tarihi: 24 Haziran 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/24//safak.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.