AK Parti'de iki görüş çarpıştı ve
"güvercinler" kazandı. Eğer gerçekten parti kapatılmaz ve Türkiye istikrar kazanırsa,
ılımlı tavırla sonuç alındı diye düşünebiliriz. Tabii bir şartla: AK Parti, kendi için çizilen dar alana sıkışmamalı ve mutlaka anayasa değişikliğiyle
"muktedir iktidar" haline gelmeli.
"Kartalların" önerileriyle de düze çıkmak mümkündü. Bir erken seçimle millete gitmek ve anayasa değişikliği için destek talep etmek. Böylece, yasama-yargı dengelerini yeniden kurmak.
AK Parti, kendini,
"merkeze" beğendirmekle,
"çevrenin" taleplerini merkeze taşımak arasında sıkışmış durumda.
Dün Taraf'ta, Neşe Düzel'e mülakât veren Dicle Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Mazhar Bağlı şöyle diyordu:
"AK Parti, devleti memnun etmek istiyor; ne yapsa edemez. AK Parti merkeze kayıyor düşüncesi mevcut. Bu partinin merkezileşmesi demek, devlete yaranması, devleti memnun etmesi demektir. Dezavantajlı insanların taleplerini merkeze teslim etmesi demektir. Halbuki bu insanlar da bir merkez oluşturuyor. Devletin değil, toplumun ideolojisini temsil eden bir merkez bu." AK Parti, savunmasını, yetişirse bu hafta sonu, yetişmezse gelecek hafta başı Anayasa Mahkemesi'ne teslim ediyor. Daha sonra sıra, sözlü iddia ve sözlü savunmaya gelecek. Ve nihayet, Anayasa Mahkemesi, raportörün de raporu ışığında bir karara varacak. Tayyip Erdoğan, kararın Temmuz sonunda, en geç Ağustos'ta verileceğini düşünüyor. Parti kapatılmayabilir ihtimalini de hiç küçümsemiyor.
Yayın tarihi: 11 Haziran 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/11//haber,CD00C9CE31FF4CCBB25E83C19ADBD864.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.