Yargıtay Başsavcısı, kapatma davasıyla ilgili mütalaasında, AK Parti'nin şeriat devleti kurmayı amaçladığını yazdı. İşin olumlu yönü, mütalaayı geciktirmeden Anayasa Mahkemesi'ne sunmuş olması. Çünkü zaten, AK Parti'nin gizli niyeti olduğuna inandığı ilk iddianameden de belliydi.
"Kapatmayın" diyecek hali yok ya.
Bu durumda, dava Ağustos'ta sonuçlanabilir, Türkiye'de de, gergin ortam sürüp gitmez.
Anayasa Mahkemesi üyeleri, parti kapatmanın neticesini hesap ederek karar verecekler. Mesela, hiçbiri, Başol veya Egesel'in durumuna düşmek istemez. Başka değerlendirmeler de yapacaklardır: Ekonomi alt üst olur mu? Türkiye'nin AB ile ilişkileri kesilir mi? Böyle bir yükü Anayasa Mahkemesi taşıyabilir mi? Ya AK Parti oylarını arttırırsa ne olacak?
Kısacası, Anayasa Mahkemesi üyeleri, bu değerlendirmeleri yapacak ve belki de, Hazine yardımının kesilmesiyle yetinecek. Tabii o sırada, savcının iddianamesindeki unsurları, laik cumhuriyete aykırı bir veri gibi kabul edecek. Böylece AK Parti'nin siyaset alanını daraltarak elini kolunu bağlamaya çalışacak.
Gelelim bir başka soruya:
"AK Parti teslim olacak mı?" Hayır, o da, fırsat bulduğunda, anayasa değişikliği ile Çankaya'dan sonra, diğer
"kaleleri" de ele geçirmeye çalışacak. Daha doğrusu, halkla bağı kopmuş müesseseleri parlamentoyla ve millet iradesiyle irtibatlı hale getirecek.
Anayasa Mahkemesi'nin, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun, YÖK'ün yapısını değiştirmeye yönelik girişimler, ülkede gerginliğin sürmesine yol açacaktır. Üstelik, parti kapatma da büyük ölçüde zorlaştırılacak.
Bence mahkeme kararı,
"son" değil, yeni tartışmalara doğru bir
"başlangıç."
Yayın tarihi: 1 Haziran 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/01//haber,197616D51EAD43769C62C7F0C3662D2A.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.