Türkiye'yi artık yeni bir seçim bekliy or. Geçen yıl 367 ile başlayan, 22 Temmuz seçimlerine rağmen devam eden bürokratik yapıyla sivil siyaset arasındaki kavgaya 5 Haziran darbesiyle son nokta kondu.
Artık AK Parti'nin kapatılıp kapatılmaması meselesi ikinci planda. Açık kalsa da kapatılsa da Türkiye başka bir yüzleşme yaşamak zorunda.
Bu nedenle siyaset kulislerinde dün akşamdan itibaren Anayasa Mahkemesi'nin kararından çok önümüzdeki sürece damgasını vuracak yeni bir seçim tartışılıyor.
Daha önce yazdığımız gibi bu seçimin ana teması da sistemin yeniden tarif edildiği
"Yeni bir Anayasa" olacak.
Bunun zorunlu olduğunu
Prof. Dr. İhsan Dağı şöyle anlatıyor:
"Yeni bir anayasa ile ortaya çıkılıp yapılacak bir seçimle bence Türkiye'de yeni bir demokratik cumhuriyet kurulacak. Adı iki olur veya 12 olur fark etmez."
Bir kesim Türkiye'nin çıkışını seçimde ve yeni bir anayasada görüyor.
Peki, öteki kesim ne düşünüyor?
Onların hesabı başka...
Çünkü ortada geçen yıl 367 ile başlayan bir siyasi mühendislik çalışması var.
Aylardır Ankara'nın yüksek mahfillerinde "milletsiz, halksız iktidar" hesapları yapılıyor.
Bir süre önce konuştuğum bir parti lideri bu hesabı şöyle anlatıyordu:
"Bazı partilerin Türkiye'de iktidar olma şansı yok. Anayasa Mahkemesi'ni Yargıtay'ı askeri kışkırtarak siyaseti rayından çıkarmaya çalışıyorlar." Azınlık hükümeti hevesi! Gerçekten de bugün gelinen nokta bu söylenenleri doğruluyor.
Anayasa'nın ihlal edildiği, sivil siyasetin mecrasından çıkartılmak istendiği bir sürece girdik.
Amaç da belli...
Tıpkı 28 Şubat sürecinde olduğu gibi bir
"ara rejim" kurmak.
Siyasetin tökezlediği dönemlerde "ara rejim" isteyen aktörlere gün doğar. İşleri güçleri kendilerini iktidar yapacak formüller üretmek.
Ankara kulislerinde aylardır bu çerçevede özel ve gizli görüşmelerin yapıldığı konuşuluyor.
Denilenlere göre akıl hocasının
"Bir Bilen" olduğu ve başını eski merkez sağcı siyasi aktörlerin çektiği yeni bir siyasi oluşum hazırlanıyor.
Buna göre kapatılan AK Parti'den 60'a yakın insan kopartılacak, CHP ve MHP'nin desteğiyle bir
"azınlık hükümeti" kurulacak.
Öncelikli hedefleri de önümüzdeki döneme bile damgasını vuracağı düşünülen tek güçlü siyasi aktör
Erdoğan'ı siyaset dışı bırakmak. Uzun zamandır bu formül üzerinde çalışılıyor.
Anayasa Mahkemesi'nin 5 Haziran kararı tam da bu
"siyasi mühendislik" hesaplarına zemin sunduğu için darbe niteliğinde...
'Demokrasi talebi artar' Görünen o ki, siyasi alternatif yaratamayanlar siyasi mühendislikle iktidar olmak peşinde.
Prof. Dr. İhsan Dağı bu mücadeleyi
"Statükocu yargı ile reformist yasama"nın kavgası olarak niteliyor ve şöyle diyor:
"Yargı Türkiye'de statükoyu temsil ediyor. Statüko içinde bürokrasinin kazanımlarını korumaya çalışıyor. Bunu da bugün AK Parti'ye karşı korumaya çalışıyor. Dün Adalet Partisi'ne, önceki gün Demokrat Parti'ye karşı korumaya çalıştı. Bu Türkiye'nin son 60 yılındaki bürokratik iktidarıyla siyasal temsilciler arasındaki bir çatışma."
Türkiye'nin son 60 yılına damgasını vuran bu kavga sert sürüyor belki ama sonuç değişmeyecek,
yine demokrasi kazanacak. Prof. Dağı da benzer bir umut taşıyor ve gelinen noktada neler olacağını şöyle anlatıyor:
"Bu sonuçla sadece Anayasa Mahkemesi'nin kararı değil Türkiye'de milli irade üzerinde
vesayet kurmaya çalışan bütün odakların
meşruiyeti sorgulanır hale gelecektir. Bu anlamda bu sürecin Türkiye'de demokratik talepleri kışkırtacağını düşünüyorum."
Anlaşılan önümüzdeki sürece Türkiye'nin siyasal sistemini baştan ayağa yenileme ihtiyacı damgasını vuracak.
Yayın tarihi: 7 Haziran 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/07//haber,3AC7A42FB06C4B40A26B68EFF64D056E.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.