Açık enflasyon hedeflemesine geçtiğimiz 2006'da yüzde 5 hedefe karşılık yüzde 9.6 gerçekleşmeyle karşılaştık. 2007'de yüzde 4'e inelim derken enflasyon yüzde 8.4 oldu. 2008'de ise yüzde 4 hedefinin anlamsızlığı daha ilk aylardan ortaya çıktı. Beşinci ayda gerçekleşme yüzde 6.38, yıllık bazda ise yüzde 10.74 oldu. Üretici fiyatlarının da yüzde 16.53'e yükselmesi gelecek dönemde ana enflasyona yani tüketici enflasyonuna baskı yapacak.
Yazın yükselecek
Üstelik yaz aylarında düşük baz etkisi de devreye girecek. Enflasyon geçen yılın haziran ayında yüzde 0.24, temmuz ayında yüzde 0.73 ve ağustos ayında yüzde 0.02 olmuştu. Eylül ile birlikte aylık enflasyon yüzde 1'in üzerine çıkmıştı. Bu durumda yıllık endeksten eksi değerler çıkarken, bu yılın yüksek rakamları girecek. Enflasyonun yükselmesi matematiksel bir olgu olacak. Ama petrol, doğalgaz, elektrik, emtia, gıda fiyatlarındaki artışları da matematiksel etkinin üzerine eklemek gerekiyor.
Hedefe kalın ayar
Merkez Bankası'nın da beklentisi zaten bu yönde. Hedefe ulaşmak tamamen anlamını yitirince Merkez Bankası bu yıl ve gelecek yıl hedeflerin yerine geçmek üzere enflasyon tahminlerini nisan sonunda açıklamıştı. Hedeften tahmine geçmek, sonra yeniden hedefe dönmek elbette kafa karışıklıklarına yol açacaktı. Dolayısıyla tüm inandırıcılığını yitirmiş bir hedefle yola devam edilmedi. 3 yıllık orta vadeli programın hazırlanması için gerekli olan enflasyon hedefini revize etti. Enflasyon hedefine gelecek yıldan itibaren kalın bir ayar çekildi.
2009 için yüzde 4 hedefinden yüzde 7.5'e çıkıldı, 2010 için yüzde 4.9 tahmini yerini yüzde 6.5 hedefine bıraktı, 2011'deki yüzde 4 tahmini yerine yüzde 5.5 hedefi alındı. Hükümet ne yapar?
Yapılan kalın ayarla 2001 sonrasında enflasyonda sağlanan başarılar da silindi gitti. 2002, 2003, 2004 ve 2005'te ulaşılan net başarıların ardından son üç yılda tam tersi yönde başarısız sonuçlar elde var. Geçmişte nasıl bir başarı elde edilmişse şimdi tam tersi bir durumla karşı karşıyayız. Yapılan da başarısızlığın tescili. Bir yerde Hazine Eski Müsteşar Vekili
Ferhat Emil'in belirttiği gibi,
"Bir anlamda oynak enflasyon hedeflemesi gibi bir şey oldu. Hedefi tutturamayınca, hedefi oynatıyor ve attığınız merminin önüne getiriyorsunuz. Fiilen enflasyon hedefi anlamını kaybetmiş durumda." Bu da hükümet ve Merkez Bankası'nın önündeki zorluğa işaret ediyor. Hükümetin şu anda derdi mali disiplin değil. Yoksa IMF gider gitmez ilk yaptığı ekonomik icraat faiz dışı fazlanın düşürülmesi olurmuydu?
Merkez ne yapar?
Geriye Merkez Bankası'nın itibarını yeniden kazanması kalıyor. Bunun için kalın bir ayar çekilen enflasyon hedeflerine gelecek yıllarda yeni bir ayar daha yapmak durumunda kalmamak şart. Halbuki önümüzdeki yol da çok engebeli. Merkez Bankası'nın elindeki en etkili silah ise faiz. Bu açıdan önümüzdeki aylarda faizin yükseltildiğini görebileceğiz.
Zaten dünyanın en yüksek faizi bizdeydi.
Şimdi bunu daha da yükseltmek en azından döviz kurunu kontrol altında tutmaya ve bu yolla enflasyonu etkilemeye yarayabilir. Aksi ise hedefi yeniden yerinden oynatmakla sonuçlanabilir ki, bu durumda hedefleme sistemini sürdürmenin anlamı kalmaz.
Sonuç
"Başarısızlık, daha zekice başlama fırsatından başka bir şey değildir." Henry Ford
Yayın tarihi: 5 Haziran 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/05//yildirim.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.