Sigara tüm kapalı alanlarda yasak edildi. Saadetimi kelimelerle ifade edemem. Yıllarca restoranlarda, kafelerde, yanımda fosurdayanların dumanına katlanmak, yediğimin içtiğimin tadını alamamak, üstelik de onlara iki çift laf edememek, hayatımdan birkaç yılı çalmıştır inanın. Şimdi öyle bir durumda, kullanacağım kelimeler "Affedersiniz, şey, ben rahatsız oluyorum da kem küm, nevazil olmuşum üzerinize afiyet, farenjitim de var, dumanın hacmi biraz fazla, eee acaba sırayla mı içseniz, n'apsak, öteki tarafa mı üfleseniz, aslında size de zararlı kardiş, yani, eee, üüü, peki o zaman, ben başka yere gideyim, tamam," tonunda olmayacak. Arkama yaslanıp, havalı bir "Yassah hemşerim," çekeceğim, bitti! Bu ne demek biliyor musunuz? Sigara içmeyenler, 'Oyunbozan keyifsiz marjinal gıcıklar' konumundan çıkıp, toplumda 'Asıl unsur' haline geldiler! Yasağı koyanların da uygulayanların da ellerini hararetle sıkasım var. Ne var ki, son duyduğum habere göre, sadece bildiğimiz sigara değil, su buharı çıkartan sanal sigaralar da artık yasaklanmış. Sebep? Sanal sigaranın nikotin yapışkanından, nikotin çikletinden farkı ne? Tutun ki sigarayı bıraktırmakta başarılı değil bu sanal zamazingolar. E, sigara yasağı, sigara içmeyenin sağlığını, içenden koruyor. Vatandaşa zorla sigara bıraktırmak gibi bir amacı olabilir mi? Burada günahım kadar sevmediğim, yıllarca hayatı bana zindan etmiş sigara bağımlılarının özgürlüğünü de savunmak zorundayım yani... Devlet, vatandaşlarının sağlığını zorla korur, onlara sigarayı kanun yoluyla bıraktırtır, sabah erkenden uyandırıp koşuya çıkartır, 50 yaşın üzerindeki göbekli nüfusun önünden baklavayı alıp, onlara ceza yazar, diye bir mantık mı var? Ha çünkü bu iş yavaş yavaş "İçki de zararlıdır, o halde ne yapalım, içkiyi de yer yer yasaklayalım, maksat vatandaşın sağlığı," gibi bir yerlere gidebilir de onun için söylüyorum! İçki içenin zararı kendine, yanındakine değil. Sigarada da mantık bu olmalı. Bırakınız tütsünler, bırakınız içsinler, bana bulaşmasınlar da...
SÜREKLİ İNŞAAT HALİNDEYİZ
İç mekânlardaki duman kirliliğine karşı hassasiyetin bu kadar fazla olması bana bayram yaptırıyor. Ancak bu şehirle ilgili başka bir şikâyetim var: Gürültü kirliliği! Bir şehir, üstelik de bu kadar eski bir şehir, sürekli inşaat halinde olur mu kardeşim? Bunun bir kuralı, bir mevsimi, saatleri, desibel sınırı filan yok mudur? Adım gibi biliyorum, yakında eğlence mekânlarının müziğiyle ilgili yaptırımlar başlayacak. İstanbul gibi turistik bir şehirde, müzik yayını saatleriyle ilgili katı kurallar getirilecek. Ne var ki, müzik sesleri geceyarısı 'haşırt' diye kesilirken, cumartesi günü sabahın 09.00'unda yan apartmanınızda başlayan, önceki geceki müzikten beş kat daha volümlü ve rahatsız edici matkap gürültüsüne kimse bir şey diyemeyecek! Nişantaşı bu konuda insanı delirten semtlerden. Beş yıldır aynı apartmanda oturuyorum, inşaat gürültüsüz toplam altı ay ya oldu ya olmadı. Apartmanlar, birer yönetim birimidir ve kendilerine göre kurallar almalıdırlar. Bizim apartmanımızda da tadilatların hafta ortası, sabah 10.30'dan sonra yapılması, boru patlaması vs gibi acil ve tehlikeli bir durum yoksa, haziran-eylül ayları arasında halledilmesi öngörülüyor. Güzel. Ancak apartmanın altında muhtelif dükkânlar var ve örneğin bir tanesi, ben buraya taşındığımdan beri, şarap butiği, ardından dekorasyon mağazası, ardından sağlık merkezi olarak hizmet verdi. Elbette aralarda sürekli tadilat görerek. Şimdi sağlık merkezi, oradan yan taraftaki mobilyacıya taşınıyor, eski sağlık merkezi de yeni mücevherci olacakmış. Tadilat bayramı başladı yani. İlk olarak da sağlık merkezinde!
İZİN BELGESİNİ KİM VERİYOR?
Mobilyacıya taşınacak 'sağlık merkezi', apartmanın uyku düzeni ve ruh sağlığını pek takmıyor. Saat kavramları yok. Çekiç, balyoz ve matkabın çıkardığı seslerin nispeten önemli bir desibele ulaşmadığını, bunların iyi günlerimiz olduğunu, yakında asansör inşaatına başladıklarında, işte gürültüyü esas o zaman göreceğimizi ifade ediyorlar. Haklılar, yapabileceğimiz hiçbir şey yok, çünkü belediyeden izin almışlar. Geceliği pijamasıyla, ağlamaklı aşağı inip "N'olur bir saat sonra başlasanız, en azından gürültülü işlemleri öğlen yapsanız," diyenin burnuna şakırt diye dayıyorlar izin belgesini! Peki belediye benden izin aldı mı?! Sabah 05.00'te yattıktan sonra bir aydır 09.00'da balyoz gürültüsüyle uyanan belediye mi? Bu apartmanda yaşayanların aldıkları kararlar niye belediye için önemsiz? Yırtdışında bu işlere apartmanın yönetimi, bütün yaşayanlardan izin aldıktan sonra karar verir. Apartman "Hayır!" diyorsa, çivi çakamazsınız. Onların uygun gördüğü gün ve saatlerde tadilat yapabilirsiniz. Çünkü bu evinizin içinde, kendi başınıza yaptığınız bir aktivite değildir. Öteki dairelerin yaşamını da bire bir etkiler, onların da söz hakkı vardır. Bizde söz hakkı belediyenin! Sigara yasağı için teşekkürler, ancak kirlilik sigarayla bitmiyor. Seçimler yaklaşırken, İstanbul'un inşaat gürültüsüyle ilgili projesi olan belediye benim oyumu alır, şimdiden söylüyorum. Bir oy bir oydur!
Yayın tarihi: 1 Haziran 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/01/pz/birsel.html
Tüm hakları saklıdır.