İki adım ileri bir adım geri, yine de Taksim Kitchenette'i görmeli. Korkarım bu da günümüzdeki hızlı yaşamın ve cümleten, değişim değişim diye tutturmamızın bedeli... Hiçbir şey kalıcı değil! En sevdiğin belki de sevmesen de gittiğin, 'orada bir yer var uzakta anılarımı gizlediğim' dediğin mekanlar bir gün bakıyorsun yok oluyor işte. Eh! İstanbullu olarak hiç değerlerimize sahip çıkmaz, sesimizi çıkartmazsak sonradan ağlamak da fayda etmiyor.
KREMA İSTER MİSİNİZ? Misal: Çocukluğumun Bağdat Caddesi'ndeki tek mekanı Kristal, Starbucks olup soslu hamburger yerine soslu kahve satıyor uzun zamandır. Kimse sana o yağlı patates kızartmaları ve sulanmış ketçapla bir gönül bağın olup olmadığını sormuyor. Soru belli; "Kahvenize krema ister misiniz?" En sevdiğin plaj Rus zengininin eline geçiyor, en sevdiğin restoran kirasını ödeyemeyip kepenkleri indiriyor. Babandan kalan neyin varsa, bir veda etmeden gidiyor. Şimdi bu acıklı girişi niye çiziktirdim? En son Taksim'deki Cafe Marmara'nın helvasını kavurmuş bulunuyoruz da ondan. Önce dekorasyonu değişmişti Marmara'nın. Aman o ne kabustu. Pasta büfesi arkalara atılmış, dört bir yan havaalanı kafelerine benzemişti. Soğuk, sevimsiz...
MUTFAĞI ÇOK BAŞARILI Sonra Cafe Marmara Starbucks'a gitti gidecek derken hızla büyüyen kafe zinciri Kitchenette Cafe Marmara'nın yerine yerleşiverdi. Gidip gördüm, kararım: çok güzel olmuş! Madem kapanacaktı, iyi ki Kitchenette kaptı! Dekorasyonu aydınlık, servis elemanları kafamızda tabak kıracak edalı Cafe Marmara'nınkilerden çok daha iyi. Yemekleri son zamanlarda bozmuştu Marmara, Kitchenette'in mutfağı çok başarılı. Tatlı büfesi Cafe Marmara kadar zengin olmasa da şimdiden milföy pastası ve sıcak çikolata soslu keki kapışılıyor bile. Hadi hayırlı olsun. Gidene "Dur" dedik mi? Demedik ki...
Bugünkü Tüm Yazıları
Cafe Marmara gitti Kitchenette geldi
Yayın tarihi: 14 Mayıs 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/14/gny/ozyilmazel.html
Tüm hakları saklıdır.