Türkiye ile AB arasında biri ilkbaharda, diğeri soNbaharda olmak üzere yılda iki kez düzenlenen "Troyka" toplantısının 2008'deki ilk ayağı bugün Ankara'da yapılıyor. "Troyka", üçlü demek. Yani bu toplantılar Türkiye, AB dönem başkanı ve AB'nin bir sonraki dönem başkanı temsilcilerini biraraya getiriyor. Bir de AB Komisyonu'nun bir üyesi katılıyor.
Bugün Ankara'daki toplantıda Dışişleri Bakanı Ali Babacan, AB dönem başkanı Slovenya'nın Dışişleri Bakanı Dimitrij Ruper, 1 Temmuz'da dönem başkanlığını devralacak Fransa adına AB İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı JeanPierre Jouyet ile AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn bir araya gelecekler.
"Troyka"nın gündemi yüklü: Reformlar, AB ile yavaşlayan müzakere sürecini yeniden dinamizme kavuşturmak için alınması gereken önlemler, Türkiye'deki siyasal gelişmeler, dünyadaki ekonomik krizin etkileri gibi.
Ancak bu birbirinden zorlu sorunları omuzlayabilecekleri konusunda ciddi kuşkularımız var. Nedeni: Toplantıya katılan 4 tarafın 3'ünün, deyim yerindeyse "Topal ördek" olmaları. 1-Yılın ikinci yarısında Dönem Başkanlığı bayrağını devralacak olan Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy bugün iktidara gelişinin birinci yıldönümünü kutluyor. Ama hiç keyfi yok. Her kamuoyu araştırmasında halk desteği biraz daha dibe vuruyor. Son anketlere göre Fransızlar'ın 3'te 2'si ondan iyice soğudu. Böyle giderse Fransa tarihine "En sevilmeyen cumhurbaşkanı" olarak geçecek. Tıpkı en sevilmeyen, hatta en nefret edilen ABD Başkanı olarak tarihe geçmesi kesinleşen dostu Bush gibi.
2-Görev süresinin dolmasına 18 ay kalan AB Komisyonu şimdiden kendi derdine düştü. Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso mesaisinin ağırlığını ve önceliğini kulis çalışmalarına verdi. Gönlünde 2009'da seçilecek AB Başkanlığı (27 üye ülkeyi temsil edecek bir tür başbakan) yatıyor. Komisyon'un 27 üyesinden çoğu da görevlerinin biteceği 2009 Kasım'ından sonraki dönemin arayışı içine girdiler. O nedenle Komisyon çoğu kez üyelerinin ancak yarısıyla toplanabiliyor. Dahası önemli kararlar almaktan çekinip "Rutin işleri" yerine getirmekle yetiniyor.
3-Türk tarafına gelince... Hükümet istediği kadar reformlara öncelik verdiğini, AB uyum yasalarını peş peşe Meclis'e göndereceğini söylesin; kapatma davasının psikolojik baskısını her gün daha fazla hissediyor.
Üç topal ördekten bir sağlam ördek çıkar mı? Göreceğiz. Sarkozy'nin iyi niyet elçileri Bununla birlikte Fransa'nın AB İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı JeanPierre Jouyet'nin başkentte yapacağı temaslar, AnkaraParis arasındaki gerilimin azalmasına katkıda bulunabilir.
Jouyet, Fransa'nın son dönemde Türkiye'ye gönderdiği dördüncü üst düzey temsilci oluyor. Kapıyı Dışişleri Bakanı
Bernard Koucher açtı. Ardından Sarkozy'nin Akdeniz İçin Birlik projesine koordinatör olarak atadığı Büyükelçi
Alain Leroy geldi. Onu Sarkozy'nin "Özel bir misyon"la Ankara'ya yolladığı iktidar partisi milletvekillerinden
Pierre Lellouche izledi. Ve şimdi de Jouyet.
Diplomat Leroy'yı bir yana bırakırsak, siyasal kimliğe sahip diğer üç temsilcinin bir ortak yönleri var: Sarkozy'nin aksine üçü de Türkiye'nin AB üyeliğine olumlu bakıyor. Hele Lellouche, "Türkiye'ye hayır demek delilik olur" diyecek kadar ateşli bir destekçimiz.
Sarkozy'nin peş peşe temsilci göndermesi kara kaşımıza kara gözümüze değil; Ankara'yı 13 Temmuz'da Paris'te düzenleyeceği AB-Akdeniz ülkeleri zirve toplantısına katılmaya ikna etmek için çırpınıyor. Zira 1 Temmuz'da devralacağı AB dönem Başkanlığı ile 13 Temmuz'daki bu zirveyi, imajını düzeltmek veya en azından onarmak için altın fırsatlar olarak görüyor.
Erdoğan siyasi gündemin iyice ağırlaşacağı o dönemde özveride bulunup Sarkozy'nin yardımına koşar mı? Bizce, evet. Neden?
Çünkü kim ne derse desin, Türkiye'nin bir ayağı AB'de. Ayrıca AB dışındaki Akdeniz ülkelerinin de siyasal ve ekonomik açıdan en güçlüsü. Ve nihayet Akdeniz İçin Birlik projesinin temelini oluşturan ve AB ile Akdeniz'ı kıyı ülkeler arasında 1995'de başlatılan "Barselona Süreci"nin de kurucu üyesi.
Yayın tarihi: 6 Mayıs 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/06//haber,6327F829CA024414935E003DBB0A7FE8.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.