kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 6 Mayıs 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
MUHARREM SARIKAYA

AB'nin "güvenlik-gaz" hassasiyeti

Avrupa Birliği, bugüne kadar Türkiye'den demokratikleşme, ifade özgürlüğü ve insan hakları konularında iyileşmeler bekledi.
Diğer konulara ise yoğunlaşmadı.
Zaten, ekonomi ile ilgili birçok başlığı bizzat kendisi bloke ederek müzakere dışı bıraktığı için bunlara girmesine de gerek yoktu.
Geriye kalan konularda da Türkiye üzerine düşen görevi yerine getiriyordu.
Nitekim, daha geçen hafta AB Troykası gelmeden, Türk Ceza Kanunu'nun 301'inci maddesindeki değişiklik Meclis'ten geçti.
AB açısından bütün bunlar yeterli mi?
Konunun uzmanına göre AB'nin son dönem uğraşısı bunların ötesinde.
AB daha önceki konuları bırakmış "güvenlik ile gaz" a odaklanmış.
Buna bakıp da 1 Mayıs'ta polisin tekmeler arasında sağa sola savurduğu göz yaşartıcı gaz ve tekme yiyen işçilerin güvenlik sorunu anlaşılmasın.

Zihin haritası
Kastedilen, Türkiye üzerinden geçecek doğal gaz ve petrol boru hatları (Nabucco) ile Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası (AGSP).
Aktarıldığına göre AB Troykası Slovenya Dışişleri Bakanı Rupel, Fransa'nın AB işlerinden sorumlu Bakanı Jouyet ve Genişlemeden Sorumlu Komiser Rehn ile Ankara'da yapılacak toplantıda, bu iki konu da masada olacak.
Bu öngörüde bulunanların dayandığı temel, AB Troykası toplantıları öncesinde yaşadıkları tecrübeler.
Aktardıklarına göre AB troykası toplantısı öncesi hep benzer gelişmeler yaşanıyor.
Birileri AB Troykası öncesi Ankara'da AB'nin "Zihin Haritası"na yer buldurmaya çalışıyor.
Yakın geçmişte de Ankara'da AB adına konuşanlar "Savunma ve Güvenlik" konularına odaklanmış.
Bu aşamada şu formülü dillendirmeye başlamışlar:
"AB üyeliği konusunda öyle 20 yıl hiçbir karşılık almadan müzakere süreci olmaz. Bunun yerine Türkiye her bir adım attığında karşılığında bir şeylerin verileceği ara istasyonlar geliştirilmeli. AGSP de bunun bir örneği olmalı..."
Aslında söylenmek istenen belli...
Çünkü, Türkiye 1999'da Helsinki'de geliştirilen AGSP'ye büyük önem veriyor. Ayrıca AGSP çerçevesinde oluşturulan ve "Petersberg Misyonları" denilen "kriz yönetiminde güçlerin kullanımı ve ihtilafların önlenmesine yönelik sorumluluk" NATO'dan AB'ye kaydırıldığı için bu mekanizmanın içinde yer almak istiyordu.

NATO karşılığı AGSP
Bundan dolayı 2000 yılından bu yana her ne kadar kağıt üzerinde de olsa tugay düzeyinde desteğini sürdürüyordu.
Ancak, AB aradan geçen zaman içinde Türkiye'yi hep ikinci planda bıraktı, yedek unsurlar arasında gösterdi.
Ankara geçen yıl mayıs ayında AGSP'ye sağladığı tugay desteğini geri çektiğini Brüksel'e resmen bildirdi.
O tarihten bu yana Brüksel, Ankara'yı yeniden kazanmak için formül arıyor.
Buna göre Ankara, Kıbrıs Rum kesiminin NATO'ya üyeliğinin önündeki veto tehdidini kaldıracak, Brüksel de bunun karşılığı AGSP'de karar mekanizmasında Türkiye'ye yer verecek.
Yani Türkiye Gümrük Birliği'ndeki gibi ara istasyonla bir kez daha AB'ye çapa atacak.
Sütten ağzı yanmış Ankara ise bunlara kapalı.
Çünkü Gümrük Birliği'nde olduğu gibi bu işte de "Çırak çıkmak" istemiyor.