Verilere dayalı güncel yazmaya çalıştığım için, bir kaç yıldır zorlandığım bir konu var. Her ay duyurulan enflasyon, dış ticaret ve ödemeler dengesi rakamları önceleri saat 16.30, sonra da saat 17.00'de açıklanıyordu. 16.30'dan 17.00'ye kaydırılmasının nedeni de hisse senedi borsasında işlem saatinin yarım saat uzatılmasıydı. Seans saatinin uzatılmasında ise piyasanın dışa bağımlılığından dolayı, ABD piyayasasının açılışına yetişme ve işlemleri artırma isteği baskındı.
Halbuki üç veri de ekonominin en önemli verileri. Kamuoyuna duyurulmaları da medya aracılığıyla oluyor. Saat 17.00'de açıklanan verinin alınması, işlenmesi, haber ve grafiğiyle gazete sayfalarına girmesi için geriye en çok bir saat zaman kalıyor. TV haberleri için de bu süre yaklaşık bir saat kadar. Bu nedenle bazı televizyonlarda ana haber bültenlerine, bazı gazetelerde de Kıbrıs, Almanya ve taşra baskılarına ekonominin üç önemli göstergesi yansıtılamıyor. Çoğu yazar ve yorumcu tarafından da ancak bir sonraki gün ele alınabiliyor.
-
Döviz ve faiz etkilenmiyor mu?- Halbuki bu üç veri de, diğerleri gibi ilgili kurumlar tarafından sabah saatlerinde açıklanabilirdi. Ya da duyurular borsanın işlemlere ara verdiği 12.00'ye çekilebilirdi.
Kaldı ki, tek bir piyasanın dikkate alınması da bir çarpıklığı oluşturuyor. Çünkü döviz kuru da çok oynak.
Kur rejimini değiştirdik ve serbest dalgalı kura geçtik. Üstelik kur Türkiye ekonomisinde borsadan çok daha önemli. Ayrıca
enflasyon, faiz piyasasını hiç mi etkilemiyor? Verilerin açıklandığı saatlerde bu piyasalarda işlemler yapılıyor.
Bunu ekonominin koordinasyonundan sorumlu
Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren'e aktarmıştık. Konuyu
Ekonomi Gazetecileri Derneği de benimsedi ve ilgili kurumlara resmi başvuru yaptı. Dün Hürriyet'te Ekonomi Müdürü
Vahap Munyar yazdı ki, Bakan konunun devamını getirebilecek. Eğer kanuni bir engel yoksa verilerin açıklanması sabah saatlerinde yapılabilecek. İyi bir gelişme.
Böylece veri açıklamasındaki çarpıklık giderilirken kamuoyunun daha doyurucu ve eşit bilgi edinmesine katkıda bulunulacak.
-
Amerika daha etkili- Bir kere tek bir finansal piyasanın dikkate alınması ve önemli verilerin bu piyasayı etkilemesinden sakınılmasının doğru dürüst dayanağı yok. Belki vardı ama artık ortadan kalktı.
Keşke Türkiye'de açıklanan veriler İstanbul Borsası'nı etkilese. Halbuki son yıllarda ve giderek artan biçimde etkilemiyor. Aksine ABD'de açıklanan veriler, ABD Merkez Bankası'nın kararları etkili oluyor. Borsanın hâlâ bize ait olduğunu ve Türikye'ye özgü koşullardan etkilendiğini varsayıyoruz. Ona göre ekonomik verilerin açıklanmasını geciktiriyoruz. Ama
bizim borsamız bize yabancılaşmış, haberimiz yok! Çünkü borsanın yüzde 70'den fazlası artık yabancılardan oluşuyor. O
nlar da değil enflasyonumuza, Türkiye'ye olan bitene bile bakmıyor. Kendi gerçeklerine, küresel piyasalara ve özellikle ABD'ye Türkiye'ye yatırım veya Türkiye'den çıkma kararını veriyorlar. Yani enflasyonu, işlemler devam ederken de açıklasak da borsaya pek bir şey olacağı yok.
-
Gölge etmesin yeter- Zaten geçmişteki piyasamız da her buluttan nem kapar ve her durumda dalgalanırdı. Manipülasyon, spekülasyon, psikolojik faktörler ve dış dünyadaki gelişmeler yerine bırakalım hiç değilse enflasyon gibi en temel ekonomik verilerle borsamız dalgalansın.
İlle de borsa için bir şey yapacaksa gölge edilmesin yeter.
- İMKB'nin kuruluşundan 2003 yılına kadar devam eden
mali ve idari özerkliğini kamu geri versin, fiilen gaspetmekten vazgeçsin. Borsanın elini ve ayağını çözsün. - Bir de yerli yatırımcılara yüzde 10 vergi, yabancıya sıfır vergi uygulayarak
Türkiye borsasında Türk vatandaşlarını cezalandırmaktan, yabancıları teşvik etmekten, yerlileri bıyıklı yabancı olmaya zorlamaktan vazgeçsin. Bunlar borsa için en büyük katkı olacak.
- Sonuç- "Sorun, çözümü görmemekte değil, sorunu görememekte." G.K. Chesterton
Yayın tarihi: 6 Mayıs 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/06//yildirim.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.