Türkiye'nin önündeki en önemli sorun "sermaye savaşı."
Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana, bürokratlar ve iktidarlarla işbirliği yapan kimi kesimler bu güçlerini yitirdiler.
Bunların bir kısmının elinde ciddi bir medya gücü de var.
Medya sahipliğiyle elde ettikleri müthiş servetler onları kesmiyor, hep daha fazlasını talep ediyorlar.Bu taleplerine karşılık bulamadıklarında da "laiklik elden gidiyor" yaygarasını koparıyorlar. Dünyada muhafazakâr dalganın yükseliyor oluşuna paralel olarak orta sınıf kentlilerde içsel olan "irtica" korkusu böylece dalga dalga yayılmaya çalışılıyor.
İttifak bir yandan bu korkuyu yayıp toplumu belirli bir gerilime sürükleme çabası içine girerken, diğer yandan da AK Parti'yi tasfiyeyi amaçlıyor.
İlk hedefleri ise kişisel olarak Erdoğan; çünkü Erdoğan'sız bir AK Parti'nin hiçbir zaman güçlü olamayacağını biliyorlar. Kapatma davası bu tarihsel blokun işbirliğinin somut göstergesi.
367 kararında olduğu gibi, hukuk kullanılarak bir temizlik harekatı gerçekleştirmek istiyorlar.
Sonrasına ilişkin ise fazla planları yok.
Elbette AK Parti içinden veya yakınından çeşitli isimlere partiler kurdurup kalan kısmı parçalamak, zayıf düşürmek gibi hesapları var.
Ancak iktidar alternatifleri yok.Onun için bunların misyonu "yıkım ekipliği." Zamanında Menderes'i tasfiye etmekte işbirliği yapmışlardı, şimdi Erdoğan'ın tasfiyesi için aynı oyun içindeler.
Değişen sadece isimler.
Geri kalan aktörlerin hepsi aynı.
Yıkılacak yapının ülkeye büyük hasar vereceğini, ekonomik krizin giderek derinleşeceğini biliyorlar.
Ama krizin kendilerine yaradığını da biliyorlar.
Tıpkı 28 Şubat döneminde olduğu gibi krizden daha da zenginleşerek çıkacaklarını umut ediyorlar. Halkı da "laiklik garanti altına alındı" diyerek avutmayı hesaplıyorlar.
Yayın tarihi: 4 Mayıs 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/04//haber,F049CBA15554410EAC9E068CDAA23ED4.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.