Eski Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Şükrü Binay, ekonomiyi kamyon trafiğinin yoğunluğuna göre tahlil edip yazardı.
Ne kadar haklıymış...
İstanbul'a uzun süredir otomobil ile gitmiyordum.
Okan Müderrisoğlu arkadaşım,
"Bu kez de otomobille gidelim" deyince cuma günü yola koyulduk.
Haftanın son çalışma günü olmasına rağmen tek tük otomobilleri de saymazsak, Ankara'dan Adapazarı'na kadar otoban boştu.
Akaryakıt taşıyan tankerler dışında, otobanda giden TIR veya kamyon sayısı bir elin parmakları kadardı.
Adapazarı'na doğru varıldığında tablo bir anda değişiyor, otoban, TIR-kamyon trafiğinden geçilmiyordu.
Aynı durum dönüş yolunda da söz konusuydu.
Bu trafik Bolu il sınırına gelince son buluyordu.
Ne nakit ne de canlılık Anlaşılıyor ki, bu trafik İstanbul-Adapazarı-Bilecik-İzmit eksenindeki fabrikalardan.
Yani, ithalatihracat eksenli, bölgedeki limanlar odaklı bir trafik...
Dış ticaret trafiğindeki bu yoğunluğa bakıp,
"ekonomi tıkırında" demek, iyimserlik olur.
Çünkü, Adapazarı'ndan öteye TIRkamyon trafiği yok gibi.
Sanayici de içerde maliyetler de arttığı için, düşük kar marjıyla da olsa ihracat yapıp günü kurtarmak adına dış pazara yükleniyor.
Birçok kişinin son aylarda yakındığı üzere iç pazarda ne nakit para, ne de hareket var.
Nitekim, önceki gün açıklanan enflasyon rakamları da TIR-kamyon trafiği ekonomisinin durumunu teyit ediyor.
Önce rakamlara bakalım: Nisan enflasyon rakamlarına göre tüketici fiyatları (TÜFE) yüzde 1.6 arttı; üretici fiyatlarındaki artış (ÜFE) ise yüzde 4.5 oldu.
Yıllık rakamlarda da TÜFE yüzde 9.66; ÜFE ise yüzde 14.56 oranında arttı.
ÜFE'deki bu artışı imalat sanayisi açısından değerlendirmeli.
Görülüyor ki imalat sanayisindeki girdi maliyeti artmış; yükseliş de buradan geliyor.
Zam çarpması Tehlike de işte bu noktada başlıyor.
Eğer tüketici fiyat endeksi ile üretici fiyat endeksi arasındaki makas bu denli açılıyorsa, hala tüketiciye yansımamış zam stoku söz konusu demektir.
Yani önümüzdeki aylarda tüketici fiyat enflasyonunun artmasını beklemek gerekir.
Eğer yansımazsa bilinmelidir ki
"zam çarpması" sonucu çok sayıda üretici battı batacak...
O nedenle böyle bir tablo içinde ekonomi yönetiminin kopuk değil, birlikte hareketi gerekir.
Ne Merkez Bankası'nın
"Geçmişte önerilenleri yapsaydım, bugün çok daha kötü olurduk" deyip
"Don Kişot"luk yapmaya hakkı vardır.
Ne de hükümetin,
"Sen benim dediğimi yapmıyorsan ben de bunun bütün günahını senin sırtına yıkarım" demeye...
Eğer Türkiye enflasyon hedeflemesi rejimini takip ediyorsa, o hedefe ulaşmak için yasaların da belirlediği gibi Merkez Bankası ve hükümet birlikte hareket etmeli.
Aksi takdirde, fay hattındaki ekonomide büyük bir kırılma yaşanır.
İşte o zaman kapatılsa dahi halkın gönlünde açık kalacak olan AK Parti'nin gerçek kapanmasına tanıklık edilir!
Yayın tarihi: 4 Mayıs 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/04//sarikaya.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.