AK Parti son seçimde yüzde 47 oyu muhafazakâr bir parti olduğu için almadı.
Avrupa Birliği vizyonu, tam demokrasi iddiası ve demokratik sisteme müdahale tehdidi sayesinde aldı. Bugünkü iktidar aslında seçmen koalisyonudur.
Türkiye'nin çağdaş, demokratik bir hukuk devleti olmasını, farklı renklerin uyum içinde bir arada yaşamasını isteyenlerin oy verdiği bir partidir. Toplumsal dayanağı budur.
Bu nedenle, bürokrasinin hedefidir, onun için hakkında kapatma davası vardır.
Belki de bu AK Parti'nin zoraki üstlenmek durumunda kaldığı bir roldür ama varlığı bu rolü devam ettirmesine bağlıdır.
Eğer geçmişin partileri gibi davranırsa altındaki zemin hızla kayar. Çünkü baskıcı, kıyıcı parti rolünü oynamaya hazır, bu işi AK Parti'den daha iyi yapabilecek adaylar kenarda hazır bekliyor. Onun için ya kendi farkını ortaya koyacak veya ötekiler gibi olup eriyecektir.
AK Parti'nin kimliğini ispat yükümlülüğü seçmene karşı vardır, bürokrasiye karşı değil.
Kapatma sürecinde anayasa değişikliğinden vazgeçilmesi de yeni dönem kimliği açısından sorularla doludur.
Çünkü iktidar bu dava sürecini bir demokratikleşme fırsatına çevirip Türkiye'nin önünü tıkayan birçok yasal değişimi birbiri ardına gerçekleştirebilirdi.
Buna önümüzdeki dönemin yeni anayasası da dahildir.
Türkiye'de bir daha bu çoğunluğa sahip olan ve demokratik bir anayasa amaçlayan bir parti iktidara gelir mi bilinmez.
Onun için kapatma davasından bağımsız olarak Türkiye'yi 12 Eylül anayasasından kurtarmak gerekir.Statükocu güçlerle işbirliği yapıp geri adım atan siyasilerin akıbetleri gözümüzün önünde. Yakın tarihimiz statükocu siyasetçi mezarlığı gibi.
Onun için AK Parti'nin tavrını hemen belirlemesi gerekiyor, yarın çok geç olabilir.
Yayın tarihi: 3 Mayıs 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/03//haber,50B61ED1A258453A95F1FD9673A02513.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.