kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 26 Nisan 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERGUN BABAHAN

Yüksek yargıdan asıl beklentimiz

Anayasa Mahkemesi, Türkiye'de günlük siyasetin göbeğinde yer alan bir kurum. Özellikle parti kapatma davaları sayesinde gündemden hiç düşmüyor.
Bu nedenle, tartışmaların içinde olması, Cumhurbaşkanlığı seçiminde 367 şartı kararında olduğu gibi eleştirilerin odağında bulunması, üyelerinin bürokratlarla ilişkilerinin sorgulanması kaçınılmaz.
Yüksek yargının üyeleri bundan rahatsız olabilir ama kaçınamaz; çünkü verdikleri her karar ülkenin geleceğini etkiliyor, siyasetin yapısını oluşturuyor. AK Parti ve DTP ile ilgili kararları da bu nitelikte.
Onun için öncesi ve sonrası sadece Türkiye'de değil, Türkiye ile ilgilenen tüm ülkelerde sorgulanacak, eleştirilecek ve tartışılacak.
Anayasa Mahkemesi'nin misyonu sadece parti kapatmaktan ibaret değil elbette.
Özellikle Türkiye'de.
Muhalefetin Meclis'ten geçen her yasayı Anayasa Mahkemesi önüne götürmek gibi bir alışkanlığı var ülkemizde.
Verdiği kararlar da, siyasetçinin seçim ve oy kaygısı nedeniyle gözden kaçırdığı temel sorunlara biçim verme şeklinde tecelli edemiyor.
Oysa Amerika'da yüksek mahkeme kararları toplumun önünü açıcı, eşitliği sağlayıcı, kişi hak ve özgürlüklerini genişletici niteliktedir.
Kürtaj yasası, siyah ve beyazların eşitliğine ilişkin kararları bunun örnekleridir.
Tıpkı Miranda kararı gibi.
Hepimizin Amerikan filmlerinden bildiği bir uygulama vardır, polis bir şahsı gözaltına aldığında haklarını sıralar. "Avukatın gelmeden konuşmama hakkına sahipsin" gibi.
Bu Amerikan yasama meclislerinin hazırladığı yasalar sonucu gelen bir uygulama değildir. Bunu sağlayan Amerikan Yüksek Mahkemesi'nin 13 Haziran 1966'da verdiği bir kararla gerçekleşmiştir.
Arturo Ernesto Miranda, 1963'te polis tarafından tecavüz iddiasıyla yakalanır. Sadece ifadesine dayanılarak yapılan yargılama sonucunda mahkum edilir. Kararı Arizona Yüksek Mahkemesi onaylar ve sonuçta hüküm Anayasa Mahkemesi'ne gider. Yüksek mahkeme de ünlü "sessiz kalma" hakkıyla ilgili tarihi kararını verir.
Ülkemizde yüksek yargının bu tip kararlarına pek rastlamıyoruz. Oysa AB hedefini koymuş, Gümrük Birliği anlaşmasını imzalamış ülkemizde yabancıya mülk satışı kısıtlamaları gibi anlamsız birçok uygulama var.
Yüksek Mahkeme'nin böyle konularda Türkiye'ye öncülük yapacak kararlarına ihtiyaç var.