Her şeyin erkek egemenliğine göre düzenlenmiş olduğu bir dünyada, özellikle Fransa'da, bir kadın bakan olduğunda çok şaşırmışlardı... Ne diyeceklerdi şimdi bu kadına?
"Madame" diyeceklerdi, orası tamam da, eskisi gibi
"le ministre" mi yoksa
"la ministre" mi?
Neyse ki Türkçe'de cins isimlerde kadın ve erkek ayırımı yok, üstelik
"sayın" gibi
"Ecevitçe" bir saçmalık da yaratılmış,
"sayın bakan" deyip geçiyorsun, isterse hünsa olsun!
Bu özellik, bizim feministleri de, diyelim Amerikalılar gibi
"Miss" ile
"Mrs" arasında kalıp
"Ms" gibi bir yapaylık üretmekten koruyor. Köylü ağzıyla ya da Kemalist ağzıyla
"bayan" deyip geçiyorsun.
"Bey" ya da
"hanım" dersen AKP'li sayarlar ha, ona göre!
İmdi... Biz bu lafı neyin üstüne getirecektik?
İspanya'da sosyalist bir hükümet var, başbakan Zapatero, biliyorsunuz. (
"Ayakkabıcı" demek, Schumacher gibi yani.)
Bu adam, savunma bakanlığına, tuttu bir kadın atadı!
Bayan Carme Chacon Piqueras.
Hükümette ondan başka yedi kadın bakan daha var üstelik.
İspanya tarihinde bir ilk.
İspanyol faşistleri hırslarından tırnaklarını yesinler diye mahsus yaptı galiba...
Üstelik bakan hanım yedi aylık da hamileymiş!
Franco başta olmak üzere Millan Astray, Queipo de Llano, Sanjurjo, Goded, Mola, Yague falan bütün iç savaş pezevenkleri mezarlarında fırıl fırıl dönüyorlar...
Fakat İspanya bunu tartışmıyor. Birkaç çatlak ses çıktı ve sustu.
İspanya şimdi, bakan hanımın ordu bilgisayarlarından seks sitelerine girmeyi yasaklamasını tartışıyor.
Hadi bunu da anlamışlar da, bakanın bir de spor sitelerine girişi yasaklaması tepki yaratmış!
İspanya bir cumhuriyet değil, bir krallık. Fakat hükümet solcu.
İspanya'da her bölgenin ayrı meclisi ve ayrı hükümeti de var.
İspanya'da yerel diller, yani Katalan ve Bask dilleri de dibine kadar serbest.
Biz hep kendimizi İtalya'yla kıyaslarız ya, İtalya'nın 1995'teki düzeyine 2030 yılında geliriz, İtalya'nın bugünkü düzeyine 2050 yılında ulaşırız, falan diye...
Haddimizi biliriz ve kendimizi İspanya'yla kıyaslamaya hiç kalkmayız.
Niçin? İspanya üç yıl süren çok kanlı bir iç savaşta kadınlar ve çocuklar da dahil bir milyon ölü vermiş olduğu için mi? Yoksa kırk yıl kadar berbat bir faşizm dönemi yaşamış olduğu için mi bugün bu noktadadır? Demokrasinin
"kıymetini" çok acılar çekerek de olsa sonunda öğrenmiş olduğu için mi?
Biz bunları yaşamadığımız için mi oralarda değiliz? Yeterince acı çekmediğimizden mi?
Yoksa tam tersine, hırlaşma ve faşizm bizde bir dönem değil
"her daim" yaşandığı, hiç eksik olmadığı için mi?
Yayın tarihi: 28 Nisan 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/28//haber,51FCAF67B6F04E559BD4EF0F1EC33ADA.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.