Perşembe akşamı milletçe televizyon karşısında pek eğlendik. Uri Geller sayesinde. Gerçi Sevgili Sinan Çetin'in her yapımı gibi bunda da "Görüntü var, ses yok!"tu, ama olsun. Yani görsel malzeme, özellikle yarışmacı tanıtımlarında pek afiliydi ama lastik stüdyoda fena patladı! 'Call center' pek yapaydı, Tuğba Ünsal'ın ne işe yaradığı bir türlü anlaşılamadı. Neyse bunlar Yüksel Aytuğ'un uzmanlık alanı... Hem gözümüzün önünde yaşanan tüm o aksaklıkları ilk yayın acemiliğine verelim, hoşgörülü olalım, sevgi, barış, ışık vs... Bir Mehmet Ali Erbil vakası daha yaşamamız da an meselesiydi. Çünkü Sinan Çetin'in mikrofonunun kapatılması hep unutuldu. Bize de Çetin'in "Benim burada bir içkim olacaktı yav," gibi cümleleri duymak düştü. Allah'tan aksayan yayın için sinirlendiğinde küfür falan etmedi de
Fenomen'in daha ilk yayınında RTÜK tarafından ağzına kırmızı biber sürülmedi. Neyse işte, programdan sonra duyduk ki evlerde bir faaliyet bir faaliyet varmış, öyle böyle değil. Tabii benimkinde de... Nasıl olmasın? Adam çıktı "Bozuk ev aletlerini ekranın önüne getirin, çalıştıracağım," dedi. Banyodan çamaşır makinesini salona sürükleyen oldu mu bilmiyorum, ama bir arkadaşımın nişan yüzüğünü televizyonun önüne koyduğunu, ben kendi gözlerimle gördüm! - Bu ne? - Tek taaaş! - Onu görüyoruz, beş aydır parmağında zaten. Adam 'Bozuk aletleri getirin,' dedi, yüzüğü n'apıcaksın? - Eee, bizim de aramız bir haftadır bozuk ya... Belki düzelir dedim! Biz kadınlar zaten bayılırız değil mi, böyle doğaüstü deneyimlere katılmaya ve tanıklık etmeye... Çünkü hem inanırız metafiziğe hem de hiç korkmayız, sadece acayip meraklıyız. "Bilmem nerde 'bağarası'nda bi falcı varmış, insanın yüzüne bakıp her şeyini söylüyomuş," cümlesi, akan suları dudurur, kanı damarda dondurur, topukları popoya vurdurur. Ama erkeklerin fal, büyü, ruh çağırma konuları açıldığında ödleri patladığından, "Tamam yaa kapatın şu mevzuyu, saçmalık, safsata," der, akılları sıra doğaüstü güçleri reddederek, aslında ne kadar korktuklarını saklamaya çalışırlar. Eminim Uri Geller için de pek çok erkek izleyici "Adam bildiğin sihirbaz işte kardeşim, hepinizi ayakta yiyor," çamurunu atmıştır. Onlar ister inansınlar ister inanmasınlar! Kadın mileti bilir: "Mucizelerin doğal olduğunu, olmazsa garipsemek gerektiğini!" Bu arada eş dostla program sonrası yaşanan heyecanlı telefon trafiğinden öğrendiğim kadarıyla, bozuk saatler gerçekten de çalışmış. Pili bitikler içinse maalesef 'enerji' yetmemiş! Ha, bir de kaşık sapı eğme meselesi vardı ya, aranızda bu acayipliği de yaşayan var mı bilmiyorum ama benim televizyonun üzerine koyduğum çay kaşığı, çekmecesine sapasağlam geri döndü. Ve son olarak, arkadaşımın nişanlısı, ben bu yazıyı bitirene kadar henüz aramamıştı. Hay safım benim yaa! Barışırsa Uri'yi de nikâh şahidi yapar artık.
Yayın tarihi: 20 Nisan 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/20/pz/ozicer.html
Tüm hakları saklıdır.