İlk haber, günümüz İtalyası'ndan... Verona Üniversitesi'nden bir araştırma haberi bu. Yüksek topuklu ayakkabılar, kadının cinsel gücünü artırıyormuş. "O topukları ne yapıyormuşuz da gücümüz artıyormuş?" gibi manasız bir soru soran yok herhalde içinizde, diye düşünüp devam ediyorum. Efendim, biz kadınlar yüksek ökçelerle yürüdükçe, 'pelvik' kasımız güçleniyormuş. Bu kasın güçlenmesi demek de kadının cinsel gücünün 'maşallah'ının olması demekmiş. Hekimden sorma çekenden sor misali, bu işte de kerametin nerede olduğunu, Verona'daki o adamlar değil, biz kullanıcılar yani kadınlar biliriz. Yani pelvik melvik hikâye! Çünkü kadın kısmısının, incecik yüksek topuklu ayakkabıları ayağına geçirdiği zaman, bir anda haleti ruhiyesi de değişir. Birden kendini seksi, çekici, "Kadın kelimesinin karşılığı benim," inancına bürünmüş olarak bulur. Ve de öyle bir havaya girer ki o kadar olur. Yürüyüşü (ister istemez) değişir. Birden kendini kırıtırken yakalar. Ki bu, normal de yani kendisi düz topuklarla ve deve adımlarıyla koşuştururken, başka kadınlarda gördüğü ve hafiften burun kıvırdığı bir özelliktir. Ayrıca kendini 'kadın kadın' hisseden topuklu giymiş bir dişi kişiye yönelen bakışlar da doğal olarak artar. İltifatlar da... Bu da kadını ikinci kez kamçılar... Artık kendini bir ilahe gibi hissetmeye başlar. Eh, takdir edersiniz ki, doğal olarak bu ruh hali de 'başka alanlarda' çok rahat ve yoğun bir şekilde 'havaya girmesini' sağlar. Bu son satırı başka bir şekilde de yazmam mümkündü, ama sonuçta dostlar arasında muhabbette değiliz değil mi? Hem çoluk çocuk da okuyor bu yazıları... Ayıp olur. Ben en kibar şekilde açıkladığımı zannediyorum. Uzun lafın kısası, yüksek ökçenin asıl etkisi pelvik'e değil, kadının ruhuna yarıyor. Gelelim ikinci İtalya haberine... Ki bu haber, geçmişten günümüze... Bu hafta gazetelerde bir otomobil ilanı vardı. Audi'nin ilanı... Fotoğrafta bir çift yüksek topuk ve bir başlık: "Bazen 11,7 cm. çok şey değiştirir." Altında da kısa bir hikâye... Meğer biz kadınların (ve de asıl, adamların) vazgeçilmezi yüksek topuklar, her taşın altından çıkan Leonardo da Vinci'nin icadıymış. 1533'te Floransa'da kızını evlendirecek olan bir dük, gelin damattan çok kısa göründüğü ve bu görüntünün de düğünün ihtişamını bozacağını düşünüp bir çare bulunmasını istemiş. Da Vinci de hemen olaya müdahil olup gerekeni yapmış. Böylece biz kadınların biraz da başını yakmış. Yani tamam çok seksi, çok şık, çok zarif oluyoruz o şeylerin içinde... Ama resmen Çin işkencesi çekiyoruz yahu... Yani nimeti erkeğe, külfeti de bize!
Yayın tarihi: 17 Şubat 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/02/17/pz/haber,B2FB3D97544F4754A07447F68C37DF73.html
Tüm hakları saklıdır.