Leyla Akçağlılar, protein almadan ve su içmeden yaptığı bilinçsiz diyetin bedelini sağlığından olarak ödediğini söylüyor.
İLİŞKİLİ HABERLER
21 sene diyet yaptım böbreğimi kaybettim
21 sene diyet yaptım böbreğimi kaybettim
Ünlü işkadını Leyla Akçağlılar, bu yıl ikinci hayatına başladı. Amerika'da böbrek nakli oldu. Onun böbreklerini iflas ettiren yaptığı bilinçsiz diyetlerdi. 21 yıl boyunca diyet yapan ve hiç et yemeyen Akçağlılar, yeni hayatında önce etin tadını öğrendi.....
* 21 yıl boyunca sadece sebze ve salatayla beslendim.
* Kilo almak en büyük kabusum...
* Böbrek hastaları için sağlıklı beslenmeye yönelik bir kitap yazdım.
* Sağlıklı yaşamanın nasıl bir şey olduğunu, ikinci hayatımda anladım.
Leyla Akçağlılar, Tekfen Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve çikolata markası Butterfly'ın sahiplerinden biri. Yani çok yoğun bir işkadını... Üç yıl önce hayatı bir anda değişti. Böbrek yetmezliği teşhisiyle diyalize bağlı yaşamaya başladı. Ülkelerarası iş temposunda, onun için her gece 12 saat diyalize bağlanmak ve sabaha kadar makineyle yaşamak kabullenilemez bir durumdu. Her gece evinde olsun, iş toplantıları için gittiği şehirlerin otellerinde olsun, diyaliz makinesini yanından hiç ayırmadı. Bu süre içerisinde hep konuştuk. Kendisini çok iyi anlıyordum çünkü bundan 5 yıl önce aynı şeyleri ben de yaşamıştım.
TATLIYI BİLMİYOR
İlk konuştuğumuzda, Leyla Hanım ameliyattan korkuyordu. Sonra kendisi için en doğrusunun nakil olduğuna karar verdi ve 7 Aralık 2007'de yeni hayatına başladı. Kuzeninin böbreğiyle sağlığına kavuşan Akçağlılar, geçen hafta Türkiye'ye döndü. Kendisiyle yarattığı ünlü çikolata markası Butterfly'da buluştuk. Yıllarca diyet yapan ve tatlının tadını unutan Akçağlılar'ın anlattıkları çok ilginçti...
* Neden böbrek yetmezliği yaşadınız?
Yaptığım diyetler ve vejetaryen beslenmem yüzünden! Çok gençtim. Paris'te ekonomi okuyordum. O yıllarda çok zayıflık yeni yeni moda oluyordu. Yemek yememeye başladım. Et ve balığı ağzıma koymazdım. Bilerek proteinden uzak yaşadım. 1978'lerden 1999'a kadar 21 sene bu şekilde zayıflayarak yaşamımı sürdürdüm. Hiç su içmiyordum. Canım istemiyordu ki! Ben vejetaryen yaşıyordum. Kendimi sağlıklı zannediyordum. Bu yaşam biçimimden de son derece memnundum.
DOKTORLARIMI DİNLEMEDİM
* Kendinize, özellikle de böbreklerinize zarar verdiğiniz hiç aklınıza gelmedi mi?
Doktorlar beni devamlı uyarıyordu. Fakat ben, "Gencim, bana bir şey olmaz" diyerek hayatıma, sadece sebze ve salata yiyerek devam ediyordum.
* Hastalığınız nasıl ortaya çıktı?
Bu yaptığım sıkı diyetler sayesinde yeteri kadar beslenemedim. Su içmediğim için artık böbreklerim görevini yerine getiremeyecek hale gelmişti. Kısacası böbreklerim büzülmüş ve küçülmüştü. 1999 yılında kan değerlerim, durumun kritikliğini açıkça gösteriyordu. Doktorlarım su içmem ve et yemem konusunda beni uyardı. Ama ben bildiğimi okudum, onları dinlemedim. Sadece doktorlarımın verdiği ilaçları içmeye başladım. Ama bir yandan da tuzsuz, kalsiyumsuz ve fosforsuz diyete devam ettim.
* Diyalizdeyken de, kilo almama konusunda ısrarcı mıydınız?
Evet. Diyetime devam ettim. Hiçbir zaman sebze ve salatadan vazgeçmedim. Diyalizde ise sodyum, kalsiyum, potasyum ve fosfor oranlarıma dikkat ettim.
YAŞADIKLARIMI KİTAP YAPTIM
* Ne kadar diyalizle yaşadınız?
2.5 yıl periton diyalizi yaptım. Periton diyalizinde her gece 12 saat makineye bağımlı yaşıyorsunuz. Bu benim için önceleri tam bir kabustu. Makinedeyken evden dışarı çıkamıyorsun, yemeğe ya da sinemaya gidemiyorsun. Aktif olamamak çok canımı sıktı. Ben de oturdum, benim gibi böbrek hastaları için 'Böbrek Yetersizliğinde Doğru Beslenme' adlı bir kitap yazdım. Ayrıca periton diyalizi makinemle tatile, iş seyahatlerine gittim. Paris'i ve Amerika'yı gezdim. İki defa karın zarı iltihaplanması geçirdim. Karın ağrısı ile hastaneye kaldırıldım. Üç gün yoğun bakımda kaldım. Serumla beslendim. Ne yazık ki karnımdaki hortumları çıkardılar. Kolumdan damar yolu açıldı ve ben hemodiyalize girmeye başladım. 6 ay da hemodiyaliz yaptım.
* Bu süreçte nakil olmayı düşünmediniz mi?
Açıkçası nakil olmayı çok istiyordum. Ancak vücudumun bu ameliyata hazır olmadığını hissediyordum. Bu süreçte yurtiçinde ve yurtdışında araştırmalar yaptım. Organ nakli merkezlerini gezdim. Kendimi kilo almaya adadım. Kan değerlerim düzelmeden ve kilo almadan ameliyat olamayacağımı anladım ve kabul ettim.
TAM ÜÇ KEZ BİYOPSİ OLDUM
* Türkiye'deki merkezler organ nakli konusunda çok başarılı. Niye Los Angeles'ı tercih ettiniz?
Kız kardeşim orada yaşıyor. Yıllardır ailece check-up'larımızı orada yaptırırız. Kardeşimin tanıdığı doktorlar sayesinde, iyice araştırma yaptım. 'Cedars Sinai Hospital' çok bağış alan bir hastane. Bütçesi geniş, çok büyük bir araştırma merkezi var. Neyi istiyorlarsa, onu araştırıyorlar. Bu, beni en çok etkileyen nokta oldu. İkincisi; oranın Organ Nakli Merkezi Başkanı Dr. Stanley C. Jordan küçüklüğünde çocuk felci geçirmiş. Sonra, çocuklara yönelik araştırmalar yapmaya başlamış. Özellikle bağışıklık sistemi ile ilgili araştırmalar yapıyor. Ben zaten nakilden değil, nakil sonrasında olabileceklerden korkuyordum. Erken müdahale edilmesi gereken bir durumla karşı karşıya kalırsam, ne olacağını düşünüyordum. Bu sebeple Los Angeles'ı tercih ettim.
* Nakil sonrası korktuklarınız başınıza geldi mi?
Evet. Üç kez biyopsi oldum. Böbreğim ilk üç hafta yeterli çalışmadı; diyalize bağlandım. Vücudum böbreğimi reddedecek diye korktum. Her gün internetten İstanbul'daki terapistimle konuştum. Zaten Dr. Serhat Azizlerli ve çok sevdiğim hemşirem yanımdaydı. İçim rahattı ama kalbim küt küt atıyordu. Böylece ikinci hayatıma, organ nakli ile başladım.
İLİŞKİLİ HABERLER
21 sene diyet yaptım böbreğimi kaybettim
Yayın tarihi: 14 Nisan 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/14/gny/haber,5F11564E881B44CB812957BF3E16A69E.html
Tüm hakları saklıdır.