İtalyanlara İstanbul'un alternatif mekânlarını gezdirdik

Hafif Müzik geçen hafta İtalya'dan gelen yüksek basıncın etkisindeydi. Yabancı misafirlerini, Beyoğlu'nun arka sokaklarında ağırladı. Bu fiyakalı cümlenin ardından söyleyeyim, hâlâ yorgunum bitkinim. Cumartesi, hem de üç kadın ile Beyoğlu'nu dolaştım. Bunu yapmam için normalde deli olmam gerekiyor. Yani 'üç kadın' değil, ama cumartesi Beyoğlu felaket. Benim gördüğüm Beyoğlufobia giderek yayılıyor. Pek çok insan artık bırakın hafta sonunu, hafta içi, gece, gündüz fark etmez, Beyoğlu'na adım atmak istemiyor. Tramvay görünce ıyyy' diye kafasını çeviren bile gördüm. Çünkü tam bir kaos ve kalabalık. Bütün gece maç çıkışı gibi düşünün, öyle. Neyse ama, benim iyi bir nedenim vardı. Glamour dergisi İtalyan edisyonundan iki kişilik bir ekibi dolaştırmam gerekiyordu. "Biz bir İstanbul haberi yapma niyetindeyiz. Tarihi turistik yerleri artık ezberledik, gezdik ama asıl bize sizin gibi birinin şehrin alternatif gece hayatı konusunda rehberlik etmesini istiyoruz..." bunun gibi bir şey. 'Sizin gibi' kısmı, Glamour dilinde şu anlama geliyor olabilir: "Siz paçoz yerleri biliyorsunuzdur kesin..." "Gelin," dedim, "sizi gezdireyim, memnuniyetle". İçgüdüsel olarak dostum Melis Alphan'ı aradım. Melis hem moda editörüdür, yani hem modadan anlar, hem alemleri bilir. Sıkılırsam topu ona atarım. Yani değerli tanıdıklar ve o gece bizi yolda görüp "Ne alaka ya, Glamour bula bula seni mi bulmuş" diye endişelenen dostlar. Hadise böyledir korkacak bir şey yok. Şöyle notlarım var:
* Beyoğlu kaosunun en az hissedildiği yerlerden biri Urban. Hem dışarıda oturma imkanı var, hem kalabalık değil.
* Simonetta tanıştığımız an Melis'e "Küpen çok güzel, nerden aldın?" dedi. Ne akıllıca bir iş yaptığımı o dakika anladım. Latince bir atasözünü hatırladım: Tres Mulieres Nundinas Faciunt: "Üç kadının olduğu yerde pazar olur". Roma haybeye imparatorluk olmamış tabii.
* Yanınızda bir fotoğrafçı varsa ve sürekli doğru kareyi arıyorsa çok sıkıcı olabiliyor.
* Yakup'ta yediklerimden memnun kalmadım. Burada insanlar ne buluyor bilmiyorum. Servis desen, değil, yemek desen değil, mekan desen değil. Her taraf floresan... Biri bana anlatsın.
* Siena'da ev almayı düşünüyorsanız bir daha düşünün. Napoli tarafları daha modaymış.
* Jovanotti'ye benziyormuşum. Burcum kesin Boğa olmalıymış. Akrep ile acayip iyi anlaşırmışım.
* Peyote'de Proud Pilot ve Kafa Bin Dünya vardı. Buranın adını meğer duymuşlar. Kalabalığına ve insan profiline acayip şaşırdılar, nedense. Çok beğendiler. Bence de, Yakup'tansa...
* Simonetta, Ceza hayranı. Türkçe'nin iyi bir rap dili olduğunu düşünüyor.
* Eurovision muhabbeti açayım dedim. Güldüler. Türk olmak ne acayip bir şey işte o zaman anladım.
* İkisi de Tarkan'ı tanımıyor. Fazıl Say'ı hiç duymamışlar. Kenan Doğulu'yu sormadım.
* Milano sıkıcıymış.
* Dogzstar orta kat 02:30 itibarıyla çok korkunç bir yer. Hipnotize olmuş gibi dans ediyor herkes.
* Glamour dergisi ekibiyle Slayer dinlemek de varmış kaderde. Tezgah çok kopuktu.
* Indigo'ya bakalım, Mojo'ya uğrayalım, oradan da bir pavyon yapar, ardından karakolda çorba içer dağılırız diye düşünürken insanların uykusu geldi.
* Yurtdışında ünlü birisiyim. Çok alternatifim.
* Simonetta'ya Duman'ın İstanbul isimli şarkısının sözlerini tercüme ettim.
* İtalyancam feci gerilemiş.
* O kadar yeme içmenin ardından canım Kızılkayalar hamburgeri çekti ama söylemeye utandım.
* Bu şehir kanımızı emer.
* Çok kalabalık, çok...