Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, AK Parti hakkında açılan davayla ilgili, ''Hep beraber bu süreci göreceğiz. Biz kendi işimize bakıyoruz. Bu iş mahkemenin işidir'' dedi.
Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısına ilişkin açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.
AK Parti hakkında açılan davanın iddianamesinin Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edildiği anımsatılarak, sürecin sorulması üzerine Çiçek, şu değerlendirmeyi yaptı:
''Bir hukukçu olarak konuya şöyle bakarım: Bu parti kapatma davası Anayasa Mahkemesine ilk defa açılıyor değil. Daha evvel de Anayasa Mahkemesine sayısız dava açılmıştır. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi, hem Anayasa, hem de kuruluş yasasına uygun olarak bu tip davalarda hangi usulü takip ediyorsa o üsul çerçevesinde bugün AK Parti'yle ilgili de bu süreci değerlendirmiştir.
Dolayısıyla bize ayrık, bize mahsus bir uygulama söz konusu değildir. Hep beraber bu süreci göreceğiz. Biz kendi işimize bakıyoruz. Bu iş mahkemenin işidir. Yüksek Mahkeme bu süreci işletecek. Parti olarak da hukuken kendimiz için ne söylenmesi gerekiyorsa uluslararası hukuk açısından, kendi hukukumuz açısından, ortaya konulan iddialar açısından söylenmesi gereken ne varsa Anayasa'nın ve yasanın yetki çerçevesinde mahkemeye bildireceğiz.''
Çiçek, hükümet olarak kendi işlerine baktıklarını ifade ederek, ''Emin olun şu anda EXPO 2015 konusu bizim için en öncelikli konudur. Ekonomik gelişmeler en öncelikli meselelerimizdir. Yapılacak reformlar en öncelikli konular arasında bulunmaktadır'' dedi.
Bakan Çiçek şöyle devam etti:
''AB süreci... Hep söylüyoruz ama buna rağmen 'bu süreç yavaşladı, yavaşlıyor' tarzında bütün anlatımlara rağmen bir kısım değerlendirmeler var. Bu sürecin en iyi şekilde işletilmesi, müzakere sürecinden başarı ile çıkmamız en öncelikli konularımızdır. Biz hükümet olarak kendi işimize bakıyoruz, öbür konu da Yüksek Mahkeme'nin işidir. Bunları birbirine karıştırmamak lazım. Doğrusunu isterseniz, biz karıştırmayalım ama başkaları da karıştırmasın. 'Yargıyı serbest bırakalım, rahat bırakalım' diyorlar, 'Yargıyı rahat bırakalım' diyenler de rahat bıraksın. Televizyon televizyon oralara koşup ikide bir bu konularda mütalaa sarf etmesinler. Dolayısıyla hepimiz hukuka ve yürürlükteki yasalara bu manada saygılı olalım. Biz kendi işimize bakalım, mahkeme kendi işine baksın.''
EKONOMİK KONULAR DEVAMLI GÜNDEMDE
Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, toplantıda TBMM'ye gönderilecek kanun tasarılarını görüştüklerini, bunların başında 9 ilde daha üniversite kurulmasıyla ilgili kanun tasarısının yer aldığını belirtti.
Son yıllarda eğitime verilen özel önem nedeniyle orta öğretimde okullaşma oranı yükseldikçe üniversiteye talebin de arttığını kaydeden Çiçek, geçen yıl yaklaşık 2 milyon gencin üniversiteye girebilmek için başvurduğunu, bunların ancak dörtte birine üniversitelerde yer bulunabildiğini belirtti.
Üniversiteye giden öğrencilerin sayısının artırılmasının önemli olduğunu, buradan yola çıkarak geçen dönem 32'si devlet, 9'u vakıf üniversitesi olmak üzere toplam 41 üniversitenin kurulmasına imkan sağlandığını belirten Çiçek, şimdi Ardahan, Bartın, Bayburt, Gümüşhane, Hakkari, Iğdır, Şırnak, Tunceli ve Yalova'da üniversite kurulmasına karar verildiğini, bununla ilgili kanun tasarısının imzaya açıldığını bildirdi.
YABANCILARA MÜLK SATIŞI
Anayasa Mahkemesince iptal edilen Tapu Kanunu'ndaki yabancılara mülk satışında ''bir ilin arazisinin toplamının binde 5'ini geçmemek üzere'' olan kriterin iptal edildiğini anımsatan Çiçek, bu konunun da ele alındığını, konuya ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanlığının bir çalışmasının bulunduğunu ifade etti.
Son yıllarda Türkiye'ye bu anlamda önemli talep artışlarının olduğunu, bunun sağlam bir yasal zemine kavuşturulmasının gerektiğini vurgulayan Çiçek, bununla ilgili değerlendirmelerin yapıldığını, değerlendirmeler ışığında kanun tasarısının bu hafta gözden geçirilerek gelecek hafta Bakanlar Kuruluna getirileceğini kaydetti.
DÜNYADAKİ EKONOMİK KRİZ
Toplantıda Devlet Bakanı Mehmet Şimşek'in de ekonomik konularla ilgili kurula bilgi sunduğunu belirten Çiçek, şöyle devam etti:
''Dünyada yaşanan bir ekonomik kriz var. Küreselleşen dünyada, neresinde olursa olsun bu çapta bir kriz söz konusu olduğunda ister istemez milli ekonomileri de uygulanan politikaları da büyük ölçüde etkilemektedir. Dolayısıyla Türkiye'nin bu krizden en az hasarla etkilenmesi noktasında ekonomik konuları devamlı Hükümet'in gündeminde tutuyoruz. Bazen Bakanlar Kurulu seviyesinde, bazen ilgili bakanlar arasında, bazen de Sayın Başbakan'ın başkanlığında yapılan toplantılarla bu konuyu devamlı gündemde tutmaya çalışıyoruz. Ve istiyoruz ki böyle bir dönemde Türk ekonomisi en az hasarla bu sıkıntıyı atlatmış olsun. Şu ana kadar, geçtiğimiz 5 yıl içinde yaptığımız bir taraftan demokratik reformlar, öbür taraftan ekonomiyle ilgili yapısal reformların sonucu olarak bu etki olabildiğince az hissedilmeye başlanmıştır. Bundan sonra da bu politikaların kararlı bir şekilde sürdürülmesi ve mali disiplinin aynen sürdürülmesi gerekmektedir. Bu toplantıları sık sık yapıyoruz ve yapacağız. Değişen durumlara göre alınması gereken kararlar varsa bunları da vakit geçirmeden almak gerekmektedir. Bugün aldığımız kararlarla bu yapısal reformlara biraz daha hız vereceğiz.''
Cemil Çiçek, İzmir'in EXPO 2015 adaylığı konusunun da toplantıda değerlendirildiğini kaydetti.
"MÜZAKERE GÖZDEN GEÇİRİLEBİLİR"
AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Oli Rehn'in, ''AK Parti kapatılırsa müzakere süreci yeniden gözden geçirilebilir'' yönünde açıklama yaptığı anımsatılarak, Avrupa'da parti kapatma sürecinin ''Venedik Kriterleri'' ile belirlendiği ve bunun bir anayasa değişikliği ile Hükümet'in gündeminde olup olmadığına ilişkin soruya Çiçek, ''Buna cevap verirsem önce verdiğim cevapla ters düşerim. AB adına da bu açıklamalar yapılmış olsa doğrusu artık bu saatten sonra bu işin üzerinde fazla durmanın doğru olmadığı kanaatini taşıyorum. Buna birileri cevap verecekse bizim dışımızda birileri versin'' yanıtını verdi.
Çiçek, yarın yapılacağı duyurulan iş bırakma eylemiyle ilgili soruyu ise şöyle yanıtladı:
''Şu an hem AB ile ilgili hem IMF ile yürütülen para politikaları, istikrar politikalarıyla ilgili hem de Türkiye'nin geleceğini doğrudan ilgilendiren bir yasa TBMM'de görüşülüyor. Sosyal Güvenlik Reformu Yasası. Gerçekten önemli bir yasa. Bu yasa bir gecede hazırlanmadı. Bu yasa hem Sayın Başesgioğlu hem Sayın Faruk Çelik döneminde ilgili sosyal taraflarla o kadar çok konuşuldu ki geçtiğimiz bir kaç gün evvel, 'taraflar anlaşmaya vardı' diye bir açıklama yapıldı.
Demek ki Hükümet işin bu sürecinde her kesimle bir uzlaşma arayışı içinde oldu. Sendikaların bildiğim kadarıyla itiraz ettiği 19 ayrı konu vardı. 19 konuda ufak tefek eksiklikler dışında bir genel mutabakata varıldığı ifade edildi.
Ortada bir anlaşma varken şimdi bazı sendikalar genel çoğunluğun hilafına anlaşılıyor ki yarın bir protesto eylemi yapacaklar. Biz yasalar çerçevesinde olmak kaydıyla kimsenin demokratik hakkını kullanmasına karşı olmayız. Bu ülkede herkes, her grup yasalara uygun olmak kaydıyla, gerekli izni almak kaydıyla istedikleri şekilde, beğendiklerini ya da beğenmediklerin herhangi bir konuda ortaya koyabilirler. Ama hak ararken kimse kanunsuz bir iş yapmamalıdır. O taktirde haksız duruma düşerler. Biz kimsenin haksız duruma düşmesini, yasalar karşısında suçlu duruma düşmesini de arzu etmeyiz. Kaldı ki bu türlü eylemlerde çoğu zaman marjinal gruplar iyi niyetli katılanları da provoke ederek yasalarla karşı karşıya getiriyor.
Türkiye bir hukuk devletidir, eksiği de olsa. Yasaları var. Kanunsuz olarak işi bırakanlar varsa herhalde bu kanunlar da uygulanmak için çıkarılıyor. Herkesin buna azami hassasiyeti göstermesi, bu ülkede hak talep edenlerin yasalar çerçevesinde hakkını talep etmesi lazım gelir. Aksi durumda haksız duruma düşerler.
Bir başka şeyi görüyoruz; bu tür eylemlerde, izin verilen yerin dışında gelişi güzel eylemler yapılıyor. Oradaki esnaf bundan rahatsız oluyor. Kanunsuz eylemlerin olduğu yerlerde insanların kepenkleri kapatılıyor. Geçmişte gördük, sağı solu taşlıyorlar. Vatandaşların dükkanları, vitrinleri kırılıyor, müşteriler o saatlerde oraya gitmiyor. Dolayısıyla müşteri kaybı oluyor, menfaat kaybı oluyor. Mal ve can emniyeti bakımından da oradaki insanlar rahatsız ediliyor. Demek ki bununla şunu söylemek istiyorum; Kimsenin hakkını aramak noktasında bu ülkede bir eksiklik yok, bu noktada bir noksanlık yok. Protesto da yapar, miting de yapar, başka türlü demokratik protesto şekillerini de ortaya koyabilir ama bunun şartı kanunlara uymaktır. Kanunlara uymazlarsa devletin gücü neyse gereğini yapacaktır. Bunu hatırlatmak isterim.''
''HERKES SOĞUK KANLI OLMALIDIR''
Çiçek, ''FP davasında savunmayı siz yapmıştınız. Bu kez de siz mi yapacaksınız?'' sorusunu yanıtlarken, bu konuyu toplantıda konuşmadıklarını söyledi.
Hükümet'in yapması gereken işleri Bakanlar Kurulu toplantısında konuştuklarını dile getiren Çiçek, şöyle dedi:
''Bu işlerin konuşulacağı yer partidir. Tabiatıyla parti de demokratik hakkını kullanacak, savunmasını yapacaktır. Dolayısıyla bunların konuşulacağı yer hükümet değil, partinin ilgili organlarıdır. Bu süreçte bize mahsus bir yasa, özel bir uygulama söz konusu değil, daha evvelki partilerle ilgili hangi süreç işlediyse hangi yollardan geçildiyse bugün de yapılacak odur. Herkes bu konuda soğukkanlı olmalıdır, serinkanlı olmalıdır. Biz kendi işimizi yapacağız. Biz Hükümetiz, milletin işleri neyse onu yapmak bizim en öncelikli görevimiz. Biz de görevimizin başındayız'' diye konuştu.
SAĞDUYU ÇAĞRISI
''Sivil toplum örgütlerince, herkesin bir adım geri atması istenmişti. Anayasa değişikliği gündemdeydi. Acaba bundan vazgeçilmesi gündemde olabilir mi?'' sorusuna Çiçek, sivil toplum kuruluşlarının bu konuyu açıkladığı günden bu yana bunun ne anlam ifade ettiğini, nasıl karşılanması gerektiği konularında Başbakan Erdoğan'ın açıklama yaptığını belirterek karşılık verdi.
Çiçek, her tartışmayı günlerce tartışmak yerine bir nokta koymak gerektiğini kaydeden Çiçek, tartışmayı bitirmenin de en az tartışmak kadar önemli olduğunu ifade etti. Çiçek, şöyle devam etti:
''Bu konuların yeteri kadar tartışıldığı kanaatindeyim. Sivil toplum kuruluşları demokrasinin en az partiler gibi vazgeçilmez unsurlarıdır. demokratik sürece, fikir, düşünce ve projeleriyle, eylemleriyle katılırlar. 7 tane sivil toplum kuruluşu, bu sürece açıklandığı şekliyle bir katkı sağlamak istemiştir. Dolayısıyla bunun değerlendirmesini herkes yapmıştır ve yapmalıdır.
Bir de şöyle bir yanlış yapıyoruz, bu yanlışı yapmamak lazım; sanki toplumdaki sağduyu çağrısının muhatabı sadece siyasetçiler. Bu toplumda demokratik gücü sadece sanki siyasi partiler kullanıyor da onun dışındaki kimse kullanmıyor. Televizyonlar, basın organları da bir kamu hizmeti yapıyor, onlar da bir güç. Herhalde bu çağrının muhatabını sadece iktidar partisi olarak mütala ederseniz, herkes kendini bir başka konumda mütala ediyor demektir. Bu da demokratik sorumlulukla pek bağdaşmıyor. Herkes bunun gereğin yaparsa Türkiye, daha rahat bir ülke haline gelebilir.''
KAPATMA DAVASININ EKONOMİYE ETKİSİ
AK Parti hakkındaki kapatma davasının ekonomiye etkisinin sorulması üzerine de Çiçek, küresel bir dünyada iç ve dış gelişmelerin ekonomik gelişmelere büyük tesirinin olduğunu söyledi.
Çiçek, doların 10 YKr artması durumunda borcu olanın borcunun da bu nispette artığını, bunun iyi hesap edilmesi gerektiğini dile getirdi. Bu nedenle Hükümet olarak kendilerine düşeni yaptıklarını anlatan Bakan Çiçek, şunları söyledi:
''Ama bizim dışımızda başkaca sorumlu olanlar ve olacaklar varsa onların da bu sürece dikkat etmesi lazım. Beyanlarıyla, tavırlarıyla dikkat etmesi lazım. Çünkü olumsuz bir gelişme herkesin mutfağına da özel hayatına da yansır. İç ve dış gelişmelerden doğabilecek olumsuzluklar en asgari düzeyde olsun diye biz üzerimize düşeni yapıyoruz, ama sonucun daha kötüye gitmesi söz konusu olduğunda buna sebep olanların da herhalde bir tarihi ve vicdani sorumluluklarının olması gerekir. Onu da milletimiz takdir eder. Şu an bizim için en önemli mesele ekonomik konulardır.''
YÖK BAŞKANININ MAAŞI
Çiçek, bir soru üzerine, YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın maaşının artışıyla ilgili konunun gündeme gelmediğini bildirdi.
İyice soruşturulmadan, araştırılmadan yapılan haberlerle bir yere varılamayacağını belirten Çiçek, bir gün sonra tekzip edilecek bilgilerin gündeme getirilmemesi gerektiğini ifade etti.
Cemil Çiçek, bu konuyla ilgili açıklamanın Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik tarafından yapıldığını anımsattı.
KAPATMA DAVASI
Siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıracak Anayasa değişikliği konusunda AK Parti'nin muhalefet partileriyle görüşüp görüşmeyeceği ya da referandumu göze alıp almayacağı sorusuna da Çiçek, ''Önce bir kabulünüz var. Sonra ondan yola çıkarak biz ne yapmaya düşünüyoruz onu soruyorsunuz. Anayasa değişiklikleri Hükümet'in işi değil. Ben Hükümet adına buruda açıklama yapıyorum. Bu Hükümet'te konuşulan konulara ilişkin açıklamalar yapıyorum. Dolayısıyla partide sorarsanız, bu sorunun cevabını biliyorsam söylerim, ama bugün biz bu konularla ilgili bir görüşme yapmadık. Yapılmayan bir görüşmeyle ilgili de bilgi veremem'' yanıtını verdi.
Yayın tarihi: 31 Mart 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/31//haber,8056F66F05A74E289D4CA0C71E97C505.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.