kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 6 Mart 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

Ben hatta "Yokini" giyerdim!..

Ahmet Çakar'ın şirin şakası, aslında maç öncesinin futbol gerçeğiydi. "Fener tur atlarsa programa bikiniyle çıkarım.."
O programda olsam "Az" derdim, Çakar'a.. "Fener tur atlasın, ben yokiniyle çıkarım!.." AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Fırat açıklamadı mı?. Anayasamıza göre çırılçıplak üniversiteye gitmek serbestmiş, yayına niye çıkılmasın..
Bir yanda son iki yılın UEFA Şampiyonu, Avrupa'nın sayılı takımlarından, kendi sahasında fırtına gibi esmesiyle ünlü Sevilla.. Öte yandan, sıranın sırası bir Ankaragücü önünde hezimetten kalecisinin bir biri ardına yaptığı muazzam kurtarışlarla sıyrılan, son üç maçının ancak birinde berabere kalmayı başaran Fenerbahçe..
Daha ilk on dakikada yenen iki gol Çakar ve benim gibi "Mucize" diyenleri haklı çıkaran bir görüntü ortaya çıkardı. Yeni bir Leverkusen-Galatasaray faciasına doğru gidiyorduk..
Sonra tablo birden değişti.. Hem de ne değişme.. O iki golü çok hatalı yiyen ve izleyen herkeste "Ey Zico Efendi.. Serdar o kadar harika oynamışken, bu şaşkın, bu morali bozuk bu adam kaleye konur mu" şikâyetlerini başlatıp, hatta "Çabuk kaleciyi değiştir" çığlıklarını hem de haklı olarak attıran Volkan turu getiren kahraman oldu, üç penaltı kurtararak.. Bir adam, bir maçın içinde bu kadar mı değişir?.
Aslında bir takım bir maçın içinde bu kadar mı değişir, diye sormak gerek soruyu..
Fenerbahçe'de panik görüntüsünü yaratan yer, savunmanın sağ tarafıydı. İlk maçta oynamayan Capel bu defa müthiş hareketli bir futbolla Gökhan'ın karşısına çıktı. Genç Gökhan, tam da İspanyol boğası gibiydi. Hırs ve öfkeyle gidiyordu rakibinin üzerine.. Capel de, onu bu dengesiz gelişinden yararlanıp, çok kolay ekarte ediyor ve topu hızla hücuma sokup, çok tehlikeli gol akınları yapıyordu. Kontrolsuz hırs bir de sarı kart getirdikten sonra, Gökhan sakinleşti. Bildiğimiz Gökhan oldu, Capel'i önce durdurdu, sonra oyundan sildi ve Sevilla, Fener savunmasını bayıltan akınları yapamaz oldu. Giderek azalan İspanyol akınlarını ortada durduran adam da, Fener'e geldiğinden beri en mükemmel maçını oynayan ve adeta "Ben Brezilya milli takımı formasını bal gibi giyerim" şovu yapan Edu'ydu.
Sevilla'nın hızı kesilince, sazı Fener eline aldı. Alınca da, İspanyol savunmasının ne kadar teneke, kalecisinin ne kadar zavallı olduğu ortaya çıktı. Rakip 18'e ortalanan her top, Sevilla'da panik yaratıyor ve gol pozisyonuna dönüşüyordu.
Fener orta sahasının iki adamı, giderek artan bir tempoda oyuna ağırlıklarını koymağa başladılar.. 70 metre üzerinde, körük gibi gidip gelen, sayısız top kesip, top çalarak, en akıllı şekilde hücuma yerleştiren Deivid, başlattığı akınların sonunda da bulunuyor ve gol pozisyonlarının içinde de yer alıyordu. Deivid tek başına bir takım gibi oynuyor ve Jimenez, bu Deivid'i sadece seyredebiliyordu kenardan, bizim gibi..
Sol tarafta ise Zico'nun yıldızının bir türlü barışmadığı, adeta zorla oynattığı Uğur Boral harikalar yaratıyordu. Rakibi moralman çökerten diriplingler, adam eksiltmeler.. Müthiş bir hızla yaptığı ataklar, Sevilla savunmasında sonun başlangıcı oldu.
Çökertme işlemini tamamlayan ise, her zamanki "Kirli" futboluyla Kezman'dı. Kezman sık sık dirseklerini kullanarak, vücudunun mümkün olan her yeriyle rakibe çok profesyonel darbeler vurarak rakip stoperleri çok ama çok yıprattı.
İşi bitiren de Alex'in o çok usta duran topları oldu. Böylesi atışlarda ilerde çıkan Fener savunma adamları, ustaca falso ile gelen her duran top atışının paniğe dönüşmesini sağladılar. Sevilla yıkıldı.
Aslında Alex, Fener'in sahada en olmayan adamlarındandı. Oyun kuramıyor, forvet arkası olarak girdiği pozisyonları değerlendiremiyor, savunmaya çok az yardım ediyor, takımı adeta 10 kişi oynatıyordu.
"Bir teknik direktör için en kötü şey, elinde Alex gibi birisinin olması" dedim, Fener'de oyuncu değişikliği beklenir ve gerekirken.. Alex dışında hiçbirisi oyundan alınmayı hak etmiyordu, ama Alex'i almak da zordu. Çünkü o, en umulmadık anlarda tek hareketle skoru ve kaderi değiştirecek bir oyuncuydu.. İşte duran top atışları örneğin.
Ama Zico, üstelik maçın penaltılara kalacağı nerdeyse ortaya çıkmışken Alex'i alma cesaretini gösterdi. Fener penaltılarla kaybetse, bugün Zico nerdeydi bir düşünün.. Zico düşünmedi mi sanırsınız?..,
Ama adamı adam yapan budur.. "Ne derler" diye düşünüp eyyam kararı almak değil, kendi düşündüğü, inandığını yapmak. Sonunda ortaya kellesi konsa da..
Son zamanlarda Zico'da bunu görüyorum. Bunu gördüğüm için de yürekten alkışlıyorum..
Bu Zico ve bu Fenerbahçe, Avrupa'nın son sekizine adlarını yazmayı hak ettiler..
Tebrikler ve teşekkürler!..