Bu satırları yazarken, GalatasarayFener maçına 10 saat var.. Ve de inanın zerre umurumda değil.. Zerre heyecanlanmıyor, zerre ilgilenmiyorum. Boş bir gün gibi geliyor bana..
Akşam dostlar bize gelecek olmasalar, pazartesi gecesi NTV'de konuşmam gerekmese, seyir bile etmem.. Sinemaya giderim, "İhtiyarlara Yer Yok" filmini izlemeye.. Böyle bir şey olur mu?.
Olur!..
Kendimi Galatasaraylı hissetmiyorum.. Ben, anadan doğma, aile akraba baskısı ile Galatasaraylı olanlardan değilim..
Ben tanıdıkça Galatasaraylı oldum.. Baba Gündüz ve onun takımının bana verdiği duygular inanılmazdı..
"Ben Galatasaraylıyım" demedim günün birinde.. Ben Galatasaraylı olduğumu içimde hissettim, 50 sene önce, 19 yaşımda..
Şimdi hislerim buz gibi.. Namık Kemal yazmamış olsa ben yazacağım manzaraya bakıp..
"Galatasaray'ın bağrına içindekiler dayamış hançerlerini
Yok imiş kurtaracak baht-ı kara maderini.."
Özhan Canaydın, takım Kasımpaşa'ya yenilirken bendeydi. Bir gün evvel artık aday olmayacağını açıklamış, ben dahil kimseleri inandıramamıştı.
O gün bizde konuyu ne biz sorduk, ne o açtı.. Tek kelime konuşulmadı. Ama 30 yıllık dostumu saniye saniye izledim..
Bu defa hissettim ki, dedikleri samimidir. Kongre taktiği değildir. Özhan Canaydın gidiyor. Hem kendisi, hem ailesi, hem de Galatasaray için en güzel kararı almış gidiyor.
Peki kim gelecek?.
Daha "Terbiye özürlü adam" olmadan önce, bir gün Abdullah Acar, beni rica minnet Bodrum'daki evine götürmüştü Ali Şen'in.. Kulağıma fısıldadığı bir sözünü hiç unutmam..
"Galatasaray'da gıpta ettiğim bir şey var.. Bir kongre olsa, kulübü yönetebilecek en az on güvenilir, yetenekli adam çıkıyor. Bir de bize bak.. Ben bu kulübü kime bırakıp gidebilirim şimdi?.."
İşte o gıpta da bitti sonunda..
Özhan Canaydın gidiyor.. Görünen en aydınlık gelecek, onun kararından vazgeçip geri dönmesi.. Bunu da ben söylüyorum, anlayın ötesini.. Daha dün bana, hem de 10 kişinin içinde "Ben bu dönem yokum" diyen, bunu da on kez tekrar eden Adnan Polat, anında açıkladı adaylığını..
Şimdi bu Adnan'a nasıl güvenirim ben?..
Kongre de güvenmez zaten.. Liseciler kulüp batsa oy vermezler. Galatasaray'ı sevenler de vermez..
2000 yılında Avrupa Şampiyonu olan takımdan daha güçlü bir kadroyu darmadağın eden, birbirine düşüren, takım aşkı ve ruhunu sıfırlayan, Kasımpaşa, Leverkusen önlerinde şamar oğlanına
çeviren Kalli-Ahmet Akçan ikilisini her şeyi gördüğü, bildiği halde iş başında tutan Adnan Polat değil mi?. Leverkusen maçı sonrası moralman çökmüş takımı toparlayacağına "Biz iyi takım değiliz" diyerek tüm suçu futbolculara atan adama "Tamam bitti işin" diyemeyen ve Kasımpaşa maçında takımı hala ona emanet eden Adnan Polat değil mi?.
İbrahim Polat "Benim oğullarım on para etmez" dese ve manşetlere geçse, sen bırak gökdeleni, gecekondu yapabilir misin Adnan?.. Kendini o genç adamların yerine koysana..
"Adnan Polat başkan.. Galatasaray şampiyon" diye bağıran kitleler şimdi yuhalamakla meşguller.
Adnan da olmaz..
Kim olur?..
Başta Selahattin Beyazıt yaşayan tüm eski başkanların üzerinde ölü toprağı serpili.. Bir araya gelip bir tavsiye kararı bile almıyorlar.. Alp Yalman yok.. Faruk Süren yok.. Ali Tanrıyar, Ali Uras yok.. Mehmet Cansun yok.. Yok oğlu yok..
Kim var?..
Suların her bulandığı anda, aslında bu bulanmada payı da olan ve balık avlamaya, kulübün başına kuklasını getirmeye kalkışan gizli başkanlık heveslisi İnan Kıraç.. Elini taşın altına sokmadan kulüp yönetmenin yolunu bulmuş ya, yıllardır.. Şimdi yeni kuklasını sürecek, hazırlanıyor.
Kongre üyeliğinden istifa ettirmişti bunlar beni.. İçimde kalan Galatasaraylılık duygularını da yok ediyorlar..
Yazıklar olsun!..
Bugünkü Tüm Yazıları
Galatasaray'ı bitirdiler.. Tümüne alkış..
Yayın tarihi: 28 Şubat 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/02/28//haber,5C28D6D534E14ED1B5BF88C9CA5C9175.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.